bazen aklıma takılan bir şey var. mesela orta çağ da bir devlette askersiniz ve savaşa gidiyorsunuz. iki ordu karşılıklı birbirini görüyor ve savaş biraz sonra başlayacak. burada yer alan ve birazdan birbirine saldıracak askerler ne düşünüyorlar ve nasıl hissediyorlar? birazdan ölecek ya da öldüreceksin. bana nedense çok ilginç gelir.
ya da o askerlerden birinin yerinde biz olsaydık. ve ya yakın tarihimizden çanakkale savaşı. siperler arası mesafenin 3 4 metreye düştüğü anlar. birazdan ölecek olmak. gerçekten çok ilginç.
resmi hesap -hani şut mavi tikli olanlardan- olma ihtimali bulunan, ancak türkiye'de çok fazla bilinmeyen yabancı bir futbol kulübünün twitter hesabını yönetiyorum.
böyle bir durumda sadece takipçi sayısını arttırmanın ötesinde, bu kulübü türkiye'de, hatta azerbaycan'da nasıl iyi bir şekilde duyurabilir ve bilinirliğini arttırabilirim?
nasıl oluyor da uludağ sözlük bunca yıldan sonra dahi halen tema güncelleyemiyor. ulen koskoca sözlüksünüz, neyiniz eksik alalsen yığınla reklam çevirip paralar kazanıyorsunuz.
nasıl oluyor da dünya sözlük teması bizim temadan iyi olabiliyor aklım almıyor.
şimdi bir önermeyi alıyoruz azizim, evet ve bu önermeyi de onayladık. bu önerme diğer önermelerimizi etkiliyor mu? evet, etkiliyodur da haddizatında. ama etkiliyorsa da ne kadar, ne mahiyette etkiliyodur. çok şey bilmek iyi midir? iyi değilse de niye öyledir? hülasa; bunun gibi kafayı tırmalayan felsefi sorulardır...
yine de çok şey etmemek gerek tabii. teori pratik dengesi asıl mes'eledir.
sevilen rapçinin amerika'da, ispanya'da, italya'da ve tayland'da klip çekmesi ama hiçbir kamera arkası ya da vlog tarzı bir video yayınlamaması üzerine oralarda neler yaşadığını merak etmek. adam sanki gidip 1 gün içinde klibini çekip apar topar memlekete geri gelmiş gibi. çok yüzeysel.