adıyamdaki nahşibendi tarikatına bağlı, tasavvuf kültürünün yaşandığı, hiçbir siyasi kurulus, partı vs ile ilgisi olmayan, hayattan farklı bir köşe, sofilerin uğrak noktası.
sabahı ayrı akşamı ayrı gecesi ayrı bir köy.
cümlelere allah razı olsun olsun diyerek başlamayı öğreten yer.
herkesten ve herşeyden tat almanın ana kaynağı.
her gittiğimiz yerde ve her yaptığımız işte rahatlığı ön plana alırken ne gidilen otobüsü ne kalınan yeri umursamamayı öğreten sade huzur mekanı.
adıyaman'ın kahta ilçesine bağlı durak köyünün diğer adı.*
Kalem alsam yazsam dividim yetmez
maneviyat kokan ufacık bir köy.
tecrübe etmiş olduğum kadarıyla gidenlere yarı hacı diyorlar.
yaklaşık beş kadar hediyelik eşya dükkanına,iki lokanta vari yemek yenilecek mekana sahip kahta ilçesine baglı bir köy.
aslında köy de değil bulunan mekan diyelim.köy erkekler ve kadınlara ayrı hizmetler sunuyor. yukarıda saymış olduğum mekanlara bayanların girmesi yasak,aslında girene direk bir şey denmiyor ama bu bayanlar adapsız olarak nitelendiriliyor.
muhammed bahauddin nakşibendi* ekolünde ilerleyen ehli sünnet ve'l cemaat bir tarikatin külliyesinin bulunduğu adıyaman ili sınırlarında bir köyün * sıfatıdır menzil.
--spoiler-- kitabi bilgi: Kâhta ilçe merkezinden 50 km. mesafede bulunan Durak Köyü toplam 210 haneli 650 * nüfusludur. Yerleşim yeri dere yatağı üzerinde kurulu olan köy, etrafı Atatürk Barajının kollarıyla sarılıdır. Köyün doğusunda Tuğlu Köyü ve Akıncılar Beldesi, batısında Göçeri ve Süsik köyü, Kuzeyinde Büyükgöl, güneyinde Ortaköy ve Elbeyi köyleri bulunmaktadır.
Bir adı da Menzil olan Durak Köyünde en büyük aile Erol ailesidir. Bunun dışında Bozan, Günül ve Alp aileleri de bulunmaktadır. Erol ailesi ve diğer aileler 1970 yılından sonra bu köye yerleşmişlerdir. Daha önce ise Bitlis Bilvanis, Siirt- Kozluk beldelerinde yaşamışlardır. Akrabalarının birçoğu halen orda yaşamaktadırlar.
Köyün başlıca geçim kaynağı seracılık, meyvecilik, hayvancılık, tarım ve ticarettir.
Köyün tarihi ile ilgili kesin bir bilgi bulunmamaktadır.
Durak Köyünde 4 derslik ve 1 anasınıfı bulunan 4.-5. sınıfların birleştirilmiş sınıf olarak okutulduğu bir ilköğretim okulu bulunmaktadır. Okulda internet bağlantısı Bilgi teknolojileri sınıfı ve 13 bilgisayar bulunmaktadır. Ayrıca 6 daireden oluşan lojmanı bulunmaktadır. Okul ve lojman kalorifer ile ısınmaktadır. Şebeke suyu da bulunmaktadır. Köyün 6, 7 ve 8. sınıfları Göçeri i.Ö. Okuluna taşınmaktadır.
Köy yolu Kahtaya kadar asfalttır. Sağlık ocağı bulunmayan köyde sağlık hizmetleri Akıncılar Sağlık ocağı ve ilçe merkezindeki sağlık kuruluşlarından sağlanmaktadır.
Köyde özel ağaçlandırma alanları bulunmamaktadır. Köylülerin kendi imkânlarıyla oluşturdukları üzüm bağları ve çeşitli meyve bahçeleri bulunmaktadır.
Köy yurtiçi turizm yönünden de dikkat çekmektedir. Köyde Lokanta, çay ocağı, fırın bulunmaktadır.
--spoiler--
seyyid abdulhekim el-hüseyni * tarafından kurulmuştur. seyyid muhammed raşid erol* zamanında dünyaca ünlenmiş, her ülkeden ziyaretçi ve duacı kabul eder hale gelmiştir. tarikat üyelerinin gösteriş ve aşırılıktan kaçınması, sosyal ortamda çığırtkanlık yapmaması, ibadetlerinde, hoşgörülü olmalarında ve her sisteme uyumlu sakin bir öğreti olması sayesinde yüzyıllarca devlet(ler) tarafından ses çıkarılmadan desteklenmiştir. tarikatin en önemli maddesi gizliliktir. ibadetin de kabahatin de gizli yapılması gerektiği savunulur.
----
yalnız,
hiç araştırmadan menzil'e kula kulluk niyetiyle gidenin de, hiç araştırmadan bu ehli sünnet müslümanlara iftira edenin de hesabı allah'ın elindedir. demek ki neymiş,
araştırmadan, akıl sahibi olmadan fikir sahibi olmamak lazımmış.
menzil adındaki köye gitmek isterseniz yola çıktınız, menzil köyünün yol ayrımına kadar mucurlu yolardan gidersiniz kah duble yoldan kah tek gidiş geliş yoldan ama menzile giden sapaktan döndüğünüz an otobanlarımızda bile bulunmayan kaliteli sıcak bir asfalt size eşlik eder.
köyde su sıkıntısı çekildiği doğrudur fakat bu köydeki insanların kullanmalarından değildir ciddi sulama ihtiyaçlarından dolayıdır. köye 50 km uzaktan yani atatürk barajının havzasından getirildiği doğrudur ancak o suyu köydekiler kendi imkanları ile getirmemektedir il özel idaresi tarfından getirtilmektedir. ancak bu riyakarlar oraya gelen cahil sofilerden para toplamaktadırlar.
orada kendisine şeyh veya seyid kimseye itibar edilmemelidir. ancak burada bir sorun daha var "markat" denilen yerde yatan kişilerin kabirleri öyle bir ihtişamla süslenmiştir ki herhalde böyle bir süsleme ve şatafat dünyanın başka hiç bir yerinde yoktur. peygamber efendimizin bile kabri böyle değilken bu insanın itikatını zorlamaktadır.
ve tekrar cahil sofilere gelince eğitim seviyeleri oldukça düşüktür, kitap okumak ile ilgili en ufak bir fikirleri bile yoktur. eğer menzil köyünün ortasında haşa allaha bile kötü konuşsanız size kimse bişey yapmazken eskaza bir seyide küfür etseniz sizi orada linç eder öldürürler zira oradakiler allah'a değil oradaki kendilerine seyit diyenlere tapmaktadırlar. 10 yaşındaki seyit olduğunu iddia eden çocukaların bile ellerini öperler önlerinde ellerini kavuşturup el pençe divan dururlar.
tövbe meselesine gelince orada kendine şeyh diyen kişi bol tüylü minderin üstünde oturur sonra yanındakiler bir bez parçası getiriler şimdi bunu gözünüzün önünde canlandırmaya çalışayım şeyhin elinde tuttuğu kasnak benzeri ama bezden yapılma bir kısım vardır ve buraya dikilmiş yaklaşık 12 tane 3 metre uzunluğunda kolar vardır aynı ahtapot kolları gibi sonra tövbe ederek günah çıkartmak isteyenler bu bez parçasına sarılırlar yani yaklaşık 30-40 kişi bu bezleri tutar ve şeyhin sölediklerini tekrar etmeye başlarlar. "yarabbi ben pişmanım bütün yapmış olduğum günahlardan keşke yapmasaydım inaşaallah bir daha ben yapmayacağım kendime şeyh kabul ettim seyda hazretlerini" diye bir replik herkes tarafından tekrar edilir. yukardaki replik nasıl devrik cümle kurmuşsun falan demeyin aynen böyle söylüyorlar.
işte bunu söyleyip onların adap dediği şeyi yapınca bu tarikate girmiş oluyorsun ve günahlarından arınıyorsun. halbuki tövbe allah'a edilir ve tövbeleri kabul eden allah tealadır.
birde bunların adına hatme dedikleri bir zikirleri vardır,8 tane büyük taş ve 99 tane küçük taş miktarınca sureler, salavatlar okunarak yapılır buraya kadar sorun yok ama burada en önemli nokta o sofi denen cahillerin hiç birisinin o hatme duasını bir kere bile ne olduğunu merak edip okumamasıdır resmen allaha şirkin metni'dir ki akşam namazlarından sonra yapılan rabıtayı da buna örnek gösterebiliriz şöleki; 25 estağfirullah çekilerek gözler kapatılır, daha sonra şeyhin alnının ortasından bir nur hüzmesinin çıktığı düşünülür bu nur sofinin ağzından girer önce kalbine ulaşırmış daha sonra vücudundaki tüm günahları yere akıtarak vücudu allahın nuru ile nurlandırırmış. bu orta asya, hint, çin dinlerinden kalma ritüellerden daha fazlası değildir burada şeyh allahın nuruna aracı vasıta kılınmaya çalışılarak şeyh olmasa siz hiçsiniz mesajı verilmeye çalışılır.
gelelim yaşantıya köyde yaşam ikiye ayrılır kadınlar ve erkekler'in yaşam alanı olarak erkeklerin yaşam alanında merkezde cami yoktur tam tersi oradaki çay ocağı ve pastane vardır. sofiler yerler içerler çay içerler sigara içerler namaza durulduğu zaman hepsi leş gibi sigara kokar. ibadete pek öyle meyilli değillerdir genelde turistik gezi maksadı ile gelirler menzil'e. ezan okunur namaz vaktinde hala çay ocağı, pastane ve diğer hediyelik eşya satan mağazalar tıka basa doludur.
oradaki adına hizmet market, markat market, seyyid mazhar hediyelik eşya gibi satıcılar coca cola satmazlar ancak marlbora, parlıament gibi sigaraları hatta parası direk pkk'ya giden kaçak sigaralarıda satarlar gayet güzel, kaçak telefonları gayet güzel satarlar yani yine gırtlaklarına kadar riyaya batmışlardır.
daha önceki entry'de zikretmiştim ama tekrar edeyim evleri genelde iki katlıdır ve kadınlar kısmında bulunur evleri, bu iki katlı evlerde asansör bulunur yani evlerinin ikinci katına merdivenle değil asansör ile çıkarlar sakatlıkları falan olduğu için değil zaten o seyyid dediklerine bakın hepsinin göbekleri kendilerinden önce giriyor kapıdan...
kadınları ise artık altınlarını nereye takacaklarını şaşırmışlardır ayak bilekleri, belleri, saç tokaları, eşarplarının sol tarafları işlemeli altınlarla bezelidir, ancak ben peygamber efendimizin eşlerine bakıyorum bir tane altınları olmadığı gibi ellerinde ne kadar paraları varsa fakirlere dağıtırlardı.
arabaları ise ikiye ayrılır, seyit mazhar, seyit tacettin, seyit fettah gibilerin bindiği arabalar cadillac escalade, lincoln navigator gibi suvlar, kücük 18-30 yaş arası seyitler ise bmw x, audi q gibi suvlara binerler, ancak benim peygamberim bu riyakarlar gibi değildi elindeki bir devesini bile bir mümine hediye edecek kadar cihan peygamberi idi.
çok uzun yazdım ancak benden önceki cahil sofu yine bana salyalar saçarak gibi bir ifade kullanmış ancak ben bunların ciğerini bile bilirim, bunlar herkesi kafir olarak niteleyecek kadar sapkınlığa düşmüşlerdir hiç birisinin islamla bir alakası yoktur.
eğer çok daha detayını merak eden olursa oturur anlatırım. şimdilik bu kadar ama sonra yine riyakarlıklarını anlatmaya devam edeceğim.
benim peygamberim bunlar gibi yaşamazdı o yüzden bunlar peygamberin yolundan gelenler değillerdir...
bizzat gidip gördüğüm adıyamanın kahta ilçesinde bir köy maneviyat açısından gidip görülmesi gereken bir yer insanları çok mütevazi ve gayette misafirperver , etrafta bir takım yazılar yazılıyor ama alakası çok gidip gördüğünüzde anlarsınız diyebilirim.