Aklıma şey geldi, Muaviye şam valisiyken kendine bir taht yaptırıyor, sonra hz Ömer duyuyor bir elçi gönderip tahtı yaktırıyor. islamda saltanat israf lüks yoktur.
yalan haber. zira o fotoğraf 2013 yılına ait ve o kişi Menzil şeyhinin torunu değil. Dıdısının dıdısının dıdısı. Ayrıca koltuk süslemesi altından değil, ablaları tarafından el emeği ile işlenen taşlardan yapıldı.
FETÖ'nün cemaatleri karalama oyunundan başka bir şey değil. inanmayın, gelmeyin bu oyunlara.
Beni benden almış ihtişamlıkta tahttır.
Gözlerimi alamadım resmen. Annem bana hep tahtın güzel olsun diye dua eder. Acaba bahsettiği taht böyle büyüleyici mi? Umarım öyledir ya. Yoksa üzülürüm.
Bülent Ersoy' un tarzına daha uygun gibi görünen görgüsüzlük abidesidir.
Bu herifler, allah, din, iman deyip, onlara biat ederek kendi aklını klozete atıp sifonu çeken gerzek tayfadan söğüşledikleri paralarla, arsalarla, mülklerle, debdebeli hayat sürerler.
Kuru ekmeğin faziletinden, yoksulluğun erdeminden söz edip, lüksü, şatafatı allahına kadar yaşayan, kuldan utanmaz, allah' tan korkmaz canlılardır.
Bu performansla ilerlemelerine seyirci kalınırsa, bu hak hukuk tanımaz beyin yiyiciler, ülkenin başına musallat olup, altını oyan fetöyü bile mumla aratacaktır.
Demedi denmesin!
o taht hakkında kurup duran, atıp duran şirofrenler var.
hayır! o üstünden prim yapmaya laf söyleme çalıştığız taht, yalnızca düğün için yapılmış bir damat tahtı.
fetoşdan sonra gelişen oluşum, şuan fetöden boşalan boşluğu dolduruyorlar ve çok daha tehlikeliler... malesef bizim toplumun en büyük sorunu çobansız olmuyor illa kendilerini öpecek bir çoban olacak bu sefer menzil.
menzil tarikatını ve dolayısıyla tasavvufu her fırsatta lanetleyip bu tür oluşum ve öğretilerin islam dışı olduğunu sürekli söylüyorum. Fakat islam'da süs ve lüksün olumsuz bir şey olduğuna katılamam. çünkü bu konuda süleyman peygamberin sarayı konuyu kapatmaya yeter.
menzil tarikatı gibi tasavvufi oluşumların islam ile taban tabana zıt oldukları doğru. Bu görselin aşağılıkça olduğu da doğru. çünkü bu rezil herifler kendi "bir lokma bir hırka" prensiplerine uymuyolar.