cumhuriyet tarihinin en acıklı olaylarından biridir. daha da acıklısı hala günümüzde bu elzem olayı ''düzen kuruculularının düzmecesi'' diye geçiren haysiyetsiz piçlerin olmasıdır.
bir grup şeriatçı köpek adını anmak istemediğim bir köpekoğlu köpek islamcı tarafından kışkırtılır kendilerine katılmayackların kılıçtan geçirileceği ve cumhuriyeti savunanların kafir olduğunu söyler. izmir menemen'de şeriat adı altında isyan ederler. şehit teğmen kubilay ve birlikleri olay yerine gelir ve teslim olmalarını emreder. ancak islamcı köpekler ateşle karşılık verir ve teğmen kubilayı yaralarlar. yaralı kubilay şeriatçılar tarafından yakalanır ve başı kesilir. kesik başı yeşil islam bayrağının ucuna dikilir. ek kuvvetlerin gelmesiyle olay çatışmaya dönüşür. islamcılar yenilir bazıları geberir gider bazıları teslim olur bazıları yaralı ele geçirilir.
bu isyanı başlatan adını anmak istemediğim köpekoğlu köpek ve yanındaki 28 kişi mustafa kemal paşamın emriyle idam edilir ve ve bu orospu çocukları başlarındaki itoğlu itle beraber hakettikleri cehennemin dibini boylar. siz misiniz ulan laik rejime kasteden?
Derviş Mehmet isminde bir yobaz ve altı silahlı arkadaşı 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmişler ve camiye girerek üzerinde dini ibareler yazılı bir bayrakla, camide bulunanları ve merakla cami önüne toplananları, kendileriyle birlik olmaya davet etmişlerdir. Derviş Mehmet halka hitap ederek; "Ey Müslümanlar, ne duruyorsunuz; Halife Abdülmecit hududa geldi, Sancak-ı Şerif çıktı, gelin altında toplanalım, şeriat isteyelim" diye bağırmıştır.
Gösteriler ve tekbirlerle dini ibareler bulunan bayrağı Hükümet Konağı önündeki meydana dikmişlerdir. Toplanan halkı dağıtıp bu yobazları yakalamaya mesleği öğretmen olan Yedek Asteğmen Kubilay Bey'in askeri müfrezesi görevlendirilmiştir. Kubilay Bey, şakilere nasihatta bulunarak; yaptıklarının hatalı, sakıncalı ve kötü bir şey olduğunu belirterek vazgeçmelerini ve dağılmalarını söylemiştir. Şakiler buna mavzer kurşunu ile cevap vermişlerdir. Kubilay Bey kendisini korumak için tabancasını çekmiş ise de, bir kurşunla yaralanarak yere düşmüş ve gözleri dönmüş canilerden biri, yaralı Kubilay Bey'in üstüne atılarak boğazından kesip başını gövdesinden ayırmıştır. Bu arada Hasan adlı fedakar bir mahalle bekçisini de şehit etmişlerdir.
Olay yerine yetişen askeri birlik ve jandarmalar şakilerin teslim olmalarını istemiştir. Bu isteği reddeden yobazlar ateşle karşılık vermişlerdir. Çatışma sonucu Derviş Mehmet ve iki arkadaşı vurularak, ikisi de yaralı ele geçirilmiştir. Diğer ikisi de iki gün sonra yakalanmıştır. Araştırma sonucu; olayın bölgesel bir nitelik taşımadığı, organize bir şebekenin düzenlediği, Cumhuriyet'i yıkmak amacını güden irticai ve siyasi bir hareket olduğu ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Hükümet, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir illerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan etmiştir. Yakalananlar muhakemeleri sonunda ağır cezalara çarptırılmışlardır.
şehit kubulay' ın başı kör bıçak ile kesildikten sonra mızrak ucuna takılmıştır. başın mızrakta sağlam durması için esnaf bir yahudi de ip tedarik etmiştir.
bir diğer ismi de kubilay olayıdır. 23 aralık 1930 tarihinde, izmir'in menemen ilçesinde, yedek subay mustafa fehmi kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler hasan ve şevki'nin, şeriat isteyen geri kafalı bir grup tarafından canice öldürülmesiyle gerçekleşmiştir.
menemen olayı bir son değil, tam aksine bir başlangıçtır. cumhuriyetin bekçisi şehit kubilay, türkiye cumhuriyeti tarihinin en önemli sembollerinden biridir. halkçılığın, ulusalcılığın, milliyetçiliğin, devrimin, vatanseverliğin, cumhuriyetin sembolüdür şehit kubilay. gurur kaynağımızdır, bize çok şey öğretmiştir. günümüzün cahil ve yobaz kesimine, bizi karanlığa sürüklemeye çalışanlara, cumhuriyetimizi, milli değerlerimizi, atamızı unutturmaya çalışanlara en güzel cevaptır o. yılmamanın cevabıdır şehit kubilay. direnmenin cevabıdır. pes etmemenin cevabıdır. cesaretin, bağlılığın cevabıdır.
bugün menemen olayının 83. yıldönümü. üzerinden koskoca 83 yıl geçmesine rağmen acısı hala kalbimizde, öyle de olacak. unutmayalım, unutturmayalım. saygıyla anıyoruz.
ne alakası var atatürk halkı baskı altına almak için kubilayı bizzat oraya göndermiştir genç ve tecrübesiz. başı çekenler esrarcı, halka galeyena getirmiş ve bu kişilerin devletten para aldıkları anlaşılmıştır.
%50lik kafanın sivas katliamına sivas olayı demesi gibi bir şeydir.. abi sizin beyninizi kim yıkıyor. kütle gibi dinci köpeklere bile savunur hale gelmişssiniz salyalarınızı silin öyle devam edelim kemalistler becersin sizi.
iftiradır efenim, bu olayda kemalistlerin müslümanlara yaptıkları zulümlere bir propaganda aracı olarak alet edilmiştir ama kubilayı şehit edenler asla ve kata müslümanlar değildir...basit bir subaydan kim ne istesin de öldürsün demi akıl mantık işimi...
cübbeli katillerin orospu çocukluğudur. dinin cahiller sanatı olduğunu gösteren olaydır. bu yobaz piçler hala içimizde var ve en büyük sığınma noktaları camiler.
son iddialara göre, Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Osman Yüksel Serdengeçti'ye "Bu Menemen olayı var ya, onu biz yaptık. Kabakçı taifesine (zamanın esrarkeşleri) üç beş kuruş verdik. Bir nümayiş tertipledik. Fakat kontrolden çıktı, zavallı Kubilay kurban oldu. O bizim günahımızdır. Osman bunu sana söylüyorum, münasip bir zamanda, münasip bir yerde neşredersin. Şimdi günü değil" denilen olay. iddialar doğruysa inkilap tarihi kitaplarının tekrar gözden geçirilmesi gerekecek.
şimdiki terör saldırıları gibi o zaman da provokatör eylemler yapılır, sonra da o provokasyonlardan yola çıkarak yapılmak istenenler yapılır, menemen olayı da aynen öyledir, yapılmak istenen şeyin bahanesi olarak tezgahlanmış ve kubilayı kurban etmişlerdir, o zihniyetin aynısıdır bugünkü terörist eylemleri tertipleyenler.
19 ekim çukurca saldırısıyla sosyal ortamda ortaya çıkan ''mustafa kemal bir subay için menemeni yakın dedi'' diye çarpıtılan olaydır.
mustafa kemal'in bunu demesinin sebebi derviş mehmet önderliğinde başlayan kendilerini şeriat ordusu ilan eden yobaz bir grubun devlet otoritesini yok sayarcasına isyan etmesidir. bu isyanı bastırmak için gönderilen manganın subayının kafası kesilip kazığın başına takılarak meydanda gezdirilmesi sonucu isyan kanlı bir şekilde bastırılmıştır. daha sonra istiklal mahkemeleri kurulup yüzlerce kişi idam edilmiştir. atatürk'ün de yakın arkadaşlarının isyana adının karışmasıyla kazım karabekir kellesini zor kurtarmıştır.
evet devlet otoritesine karşı yapılan isyan nasıl bastırılmıştır güzel bir örneği.
aynı yemeği gibidir. bulamaç gibi bir şey. tek farkı domates,biber ve yımırtanın yanyana geldiğinde lezzetine doyum olmayacağı. ama devlet, asker ve mafya yanyana geldiğinde hiç lezzetli olmuyor.
kadını, yaşlısı, çoluk çocuğu ile kurtuluş savaşı vermiş bir millet, kurucusu ve meclis iradesi elbette meydanı bu din bezirganlarına bırakmayacaktı..
faillerinin kısa zamanda hak ettikleri cezaya çarptırıldığı gerici ayaklanmadır.
bugün musul, kerkük, filistin diye zırvalayanlar o toprakların emperyalist işbirlikçilerin oyunları ile nasıl elden çıktığını unutup, aynı oyunun anadolu' da sergilenmiş sahnesi olan menemen olayını müslüman halka karşı gerçekleşmiş gibi göstermek çabasındalar.
neymiş efendim kubilay' hiç yaşamamışmış.
cumhuriyet döneminde atatürk sağ iken yirmiye yakın ayaklanma yaşanmıştır, insan sormadan edemiyor tabi; atatürk bu ayaklanmalar ile baş etmekle mi uğraşacaktı?
yoksa ortaya katledilen kubilay gibi bir hayali kahraman mı çıkaracaktı?
o döneme ait belge yok diyen zavallılar binbeşyüz sene öncesinden belge, bilgi getirebilirken gözlerinin önünde bulunan bir ton belgeyi göremezler, görmek istemezler.
--spoiler--
kubilay öğretmenin kullanılarak müslümanların temizlemesi girişimidir
--spoiler--
sanırsın gencecik adamın kafasını daha canlıyken atatürk kesti. teflon bu herifler başka açıklaması yok. ne rezillik yapılırsa yapılsın üzerlerine hiç alınmıyorlar. beyin yıkanması falan da değil bu bildiğin aşağılık kompleksi. bir temel disiplin olarak din denen olgunun normalde uygarşaşmaya, ahlak tesisine ve özeleştiriye götürmesi gerekirken adamlar çığırlarından çıkıyorlar. bütün bu genetik bozukluktan kaynaklanan kişisel sapmalarına da dini kalkan ediyorlar. öyle de bir zaman ki kimin sesi en yüksek çıkıyorsa hep o haklı. bunlarda bağırıyorlar mütemadiyen ve artık kimse kimseyi duyamaz oldu.
küçücük çocuklara nikah kıyıp ırzlarına geçerler itiraz ederseniz adı, önce gelenek sonra din olur, din kardeşinin kanına girmek peygamberin ağzından lanetlenmiştir canlı canlı insan kafası kesip en canice hislerini ortaya dökerler allah adını kirleterek savunurlar. sorun aslında çok açık türkiye cumhuriyeti 80 yıldır habire çimento karmaya çalışıyor ülkenin bir bölümü asrı yaşarken çok geniş bir coğrafya ise bronz çağını yaşıyor. iki toplumun arasında bağlanamaz, uzlaşmaz bir sosyolojik ve hatta antropolojik bir evrimsel fark var. bazı devletler vatandaşlarını eğiterek bu sorunu aştılar, hatta kimi avrupa ülkeleri sömürgelerinde bile eğitim yoluyla ilkelliği bir nebze de olsa engellediler. örneğin yeni gine'de, güney hindistanda ve afrika'nın bazı bölgelerinde ingilizler insan yeme adetini ortadan kaldırmışlardı, ispanyollar 15 milyon insanın ölümünden sorumlu olsalar da belkide o rakamın 5 mislini koyun gibi kurban edilmekten kurtardılar. bu dediklerim de sözde din adına işlenen vahşetlerdi. (yamyamlığın en temel nedeni besin değil ritüel kaynaklıdır). bizim genetik çöplüğümüzün ürünleri insan yemeseler de cinayet konusunda çok da geride değiller. kısas, kan davası, çocukların köle olarak yabancılara devri (yanaşma, odalık, berdel vesaire. şimdilerde ise deccal'e tapan tarikatlere satıyorlar) gibi olgular 70'lerin sonuna kadar bu ülkenin kanayan yarasıydı. hala başlık parası adı altında insanlar kendi kızlarını satıyorlar bu coğrafyada ve bunların uzantıları medeniyet çerçevesinde yaşayan insanların namusuna, haysiyetine dil uzatabiliyor. çok net konuşalım mı; baban annene başlık ödediyse sen bir orospu çocuğusun, bunu dedenin dedesine kadar da geri sayabiliriz. bu ve benzeri rezillikleri unutmak adına kendileriyle arasına mesafe koymaya çalışan uygar insanlara bitmez bir kinleri var. ağızlarına pelesenk ettikleri anadolu sayelerinde hititlerden beri medeniyet yüzü gör(e)medi. anadolu'nun insanlara çağrıştırdığı tek bir imgelem var kara, boğucu ve tehlikeli bir karanlık hissi. istanbul, izmir ya da çanakkalede, bursada doğmuş büyümüş biri çok çaresiz kalmadıkça bulunduğu şehri terketmek istemiyor. iş için, evlilik için ya da eğitim için de olsa kimse gitmek istemiyor bu karanlık ve tehlikeli dünyaya. ancak çok çaresiz kalınırsa sözkonusu böyle bir şey. insanları çok iyi, şehir ne güzel gibi kısımları zaten geçtik. algının ve dimağın kapalılığı, yaşamsal estetikten yoksunluk, görgüsüzlük, ilkellik hep adet ve din ekseninde yıkandığı için itiraz da kabul etmiyor. oysa muhammed'in dini bugün o din adına yapıldığı iddia edilen şeyleri tamamen yasaklamış durumda ve zaman içinde gene muhammed'in dini osmanlı coğrafyasında kendini batı dünyasının da önüne itecek liberal, medeni bir form yakalamıştı. islamiyet ortadoğuda "kıçını nasıl yıkayabileceğine" indirgenmişken, osmanlı coğrafyasında astronomiye, oşinografiye rehberlik ediyordu. iki topluma da aynı kitap sunulduğu halde biri o kitaptan hat sanatını, sosyal güvenlik sistemini, edebiyatı damıtırken diğeri kan davasını ve kadına zulmü esinlendi sadece. şimdi aynı güruh istilacı çekirge sürüleri gibi osmanlı geleneğinden ve hoşgörüsünden, osmanlı rönesansından kalma son kırıntılara hücum ediyor esinlendikleri ise ortadoğunun kolera ve kan karışık gelenekçiliği. ben sıkıldım artık hakikaten. kavimsel olarak sorunu olan güruh kadar o kavme öykünmüş sözde türkler de bıktırdı beni bu toplumdan. kırık kemik gibi bu iş cumhuriyet hep daha ileride olandan alıp daha geride olana verdi kurulduğundan beri ama olmuyor, istemiyorlar adamlara bozkırın ortasına konser salonu kurdun herif buna zulüm diyor. (şaka değil burda öyle entryler var bale ahlaksızlığını getirip müslümanlara zulmeden tc diyen mağara adamları var aramızda). ahlaktan ve terbiyeden nasipsiz, cahil ve zulme meyilli kara bir kalabalık. üstelik de algıda o kadar uzlaşmazlar ki; kadına el kaldırmak ayıp dersen adam kendisinin aşağılandığını düşünüyor, kızını satma dediğinde hakaret etmiş oluyorsun, birinci derece kuzenin kardeşin sayılır evlenilmez ensesttir dersen dinime sövme diyor. ne tartışıyoruz ki bu adamlarla ortada bir iyi niyet yok. haramilik asıl yapmak istediği. anası babası 5 tane dizmiş sevgi göstermemiş, bakmamış ona buna el kadar çocukken iaşesi karşılığında kiralamış kalkıp seni beni beğenmiyor sefil...
ben bundan sonra çiçek böcek bakçam rahat olsunlar... istedikleri kadar küfredip, çirkinleşsinler hatta o paçavranın reklamını da bol bol yapsınlar. canıma yazık...
olayın vuku bulduğu söylenen tarihte olayla alakalı hiç bir resmi belge yoktur. tüm resmi belgeler bahsedilen tarihten 4 yıl sonrasına aittir. başı kesildi denilen kubilay isimli yedek subay ise yine resmi kayıtlara göre hiç yaşamamış biridir. ne bir ailesi vardır ne de bir aile kütüğü. mezarı dahi yoktur. kısacası birileri tarafından gündeme getirilmiş suni bir olaydır. tıpkı bugün hürriyet ve cumhuriyet gazetesinin yaptığı gibi. hani şu kendi gazetesini bomballattıran zerzavatlar varya onlar gibi.
kubilay öğretmenin kullanılarak müslümanların temizlemesi girişimidir tıpkı seyh sait isyanı kullanılarak muhaliflerin yok edildiği gibi. Bazı insanlar düşüncelerini meşru kılabilmek için öne bir piyon sürerler ve bu piyona verilen yanlış tepkilerle oyunlarını oynamaya başlarlar. (bkz: Yanlışı yanlışla meşru kılma)
