kastedilen başbakansa o artık zor. 1. Türkiye Cumhuriyeti'nin son başbakanının darbe ile devrildiği zamanki dönemlerden epeyce uzaktayız. halihazırdaki başbakanı (2. Türkiye Cumhuriyeti başbakanı) aynı şekilde götürelim derken giden siz olmayın da neme lazım...
ne dönem ne de konjonktür aynı. haliyle yanlış bir önermedir.
2002'de akp hükümeti kurulduğunda ve sonrasında bu ülkede, bazı kesimler hariç hiç kimse darbe olmayacağını biliyordu. benim ve çevremdeki hiç bir insandan ne böyle bir talep ne de böyle bir cümle duydum. ki o dönemi üniversitede aktif olarak yaşayanlardan biriyim. darbe kimsenin aklının ucundan geçmiyordu.
çünkü; 28 şubat süreci bugün, silivride de yer alan bazıları için hiç yaşanmasını istemediğimiz bir dönemdir ki, bu süreci milli görüş ve 12 eylül artığı bazı zihniyetlerin ortak ürünü ile geldiğini bugün çok daha net biçimde görüyoruz. zira bu 12 eylül artığı içinde hem bir takım generaller var, hem de o generallerin desteklediği cemaat kadroları. okuyanlar bilir, dönemi iki darbe arasında adlı kitabında anlatan sayın iskender pala'nın durumu cuk diye bunun içine oturuyor. yazarlığının yanında dini kimliği de bilinen iskender pala için rahatlıkla şu söylenebilir ki, orduya giriş tarihi solcuların ve ülkücülerin işkenceden geçirildiği zamana rastlar. ne zaman umduğunu bulamadı, ordu içindeki bir takım zerzevatlar yüzünden emekliliğine bir kaç ay kala yaş kararı ile atıldı. ve bunun gibi diğerleri.
birinci körfez savaşı ve 36. paralelin kuzeyine uygulanan uçuş yasağı ayrıca ırak hükümetine uygulanan amabargo ile ırağın zayıflatılması. sonrası çekiç güç süreci. ve koalisyonlarla geçen 90'lı yıllar. ve bu süreçte türkiye'de gereken istikrarlı bir hükümet. bu da güçlü bir lider etrafında toplanmış halk desteği ile olur.
28 şubat'tan 2002'ye ve ardından afganistan ve ırak savaşları. bu bağlamda türkiye'de mevcut durumu muhafaza edilmesi açısından darbe isteği olan paşalar bir şekilde bertaraf edilecekti ve ergenekon süreci de bu dur. doğrudur ve ya yanlıştır ben burada bunu tartışmıyorum. ancak bir gerçek var ki o da bu ülkede abd istemezse darbe falan olmaz yiğitler. evet 27 mayıs da, 12 mart da abd destekli süreçlerdir. 1961 anayasası ile ülke gerçek bir özgürlüğe kavuşur, dünya konjöktürüne uygun ilerleyen sosyalizm istekleri tavan yapar ve karşı gruplar yine abd tarafından oluşturulur. 6-7 eylül olayları, kıbrıs olayları yine bu konjonktürün ortadoğu ayağıdır. ulusal devlet yapısını bir yandan güçlendirip diğer yandan bunun alternatifini oluşturmak.
27 mayıs gerekli miydi? asla. zaten tarih bunu taraflı tarafsız tüm kalemlerin aşağı yukarı buluştukları nokta, olmaması gerektiği konusunda. zira zaten dp iktidarı bir dahaki seçimlerde iktidar olamayacak kadar zayıflamıştı. ancak 27 mayısçılar öyle kafalarına göre darbe yapmışlardır ki ne istediklerini bilmeyen onlarca subay bir arada ve neyi tartıştıklarını bilmeden ülkeye sözde demokrasiyi tekrar getirme gayretinde idiler. arada daha başka istekleri olan subaylar da cabası. en özgürlükçü anayasa ilan edilir ve ardından menderes ve arkadaşları idam edilir. işte tarihteki en büyük hata. daha çocukken bunu babama sorduğumda -ki kendisi sosyal demokrattır- hiç bir zaman net olarak bunun nedenini bana açıklayamamıştır. kimse de açıklayamaz zaten. durum ortada.
soğuk savaş sürecinde türkiye'nin nato tarafından yapılandırılma sürecidir 27 mayıs. ve onun kurbanlarından biridir rahmetli menderes. bugün ne sayın başbakan ne de ondan başkasının başına bugün ya da gelecek zamanda, hatta iktidarının ilk yıllarında bile darbe tehditi yalnızca yanılsamadır. ha darbe yapmak isteyen paşa yok muydu? elbette vardı, ancak bu istek hiç bir zaman gerçekleşemezdi zira daha farklı güçler bu paşaları bertaraf etti. kötü mü oldu? asla. fakat şunu bilmeliyiz ki, bu topraklarda doğmuş olmak hem dünyanın en güzel şeyi hem de en lanetlisi. bizim yani ortadoğunun kaderi maalesef bu. yakın bir gelecekte de düzelmesi umudu yok. zira tarih boyunca kana doymamış bu topraklar -ki savaşların en kanlıları burada ve burası için yapılmıştır-yine kana doymayacaktır.
özetle. bu ülkede bundan sonra darbe olmaz. o yüzden "kaderi menderes gibi olacak" yok "biz beyaz kefenle çıktık" falan bunlar yalnızca hikaye. bırakın allah aşkına, o günler geride kaldı.
darbe sempatizanı inönü zihniyetinin son çırpınışlarını gösteren cümledir. bir de, istediği iradeyi net bişekilde ortaya koyan millede haddini bilmez şekilde çirkin ifadeler kullanırlar. bilmezlerki peşinde koştukları kemalizmi bile atatürk reddetmiştir.
atatürk ileri görüşlü olduğunu chp yi kurmakla göstermiştir, hiçkimse inkar edemez. chp nin kurulması şüpesiz %99 müslüman bir ülkede dengeyi sağlamıştır ve cumhuriyet süregelmiştir. ama gel görki cumhuriyet halk partisi kimlerin elinde ziyan oluyor.
21. yüzyılda soğuk savaş döneminden kalma acı hatıralar üzerinden prim toplamak tam da embesillere göre. buna çanak yutan embesiller yok mu? var ama onlar istisna sayılır.
Halkı hiçe sayıp derbeciliği desteklemekten ileri gitmeyen bir söylemdir.
Adnan Menderes'i türk halkı seçti. Ordumuz ve muhalefet türk halkının kararını hiçe saydı.
şimdi de aynısı oldu halk erdoğan'ı seçti. inşallah sonu Adnan Menderes gibi olmaz.
baltanın sapını tutup bir de ağzıyla muammele çekenlerin anlamadığı şu;
amerika istedi, amerika istemedi... hikâye bundan ibaret olacak.
yaptıklarının hesabını türk milletine verecek. belki bir gün devrik arap veya afrika liderleri gibi sabah erkenden uçakla kaçacak o zaman burda atıp tutanlardan sorucaz artık hesabı.
bu ülke için yapılan mükemmel ve iyi olan herşeye muhalefet olan cehape zihniyeti zamanında vatan caddesi yapılırken uçak mı indireceksin bu kadar büyük caddeye dediler şu anda vatan caddesi koca istanbul da sokak gibi kaldı. tıpkı günümüz chp li gazetecilerin metrobüs kaldırılsın diye imza topladıkları gibi. halk düşmanı elitist yaratıklar=chp
atatürk'ün resmini devlet sairelerinden kaldıran, paradan atatürk resmini çıkartan kişilerin izinden giden yazarların eline yetki geçse ne yapabileceğini ortaya çıkartan düşünce.
elma ile armutu sürekli karşılaştırma hatasına düşen kitlenin önermesidir. menderes'in koşulları ile rte'nin koşulları bir değildir. önemli olan menderes gibi yollamak değildir, seçimle yollayabilmektir ama onu yapacak lider de henüz ortada yok.
ayrıca bu önerme içimizdeki idam sevdalılarını da görmüş oluyoruz.
evet tayyip erdoğan bana göre bir firavun, o'ndan kat'i surette kurtulmalıyız ancak bu şekilde alçakça değil. mertçe, dövüşe dövüşe.
adnan menderes kalleşçe öldürülmüştür. o'nunla dövüşme mertliğini kendilerinde bulamayanlar tarafından katledilmiştir. evet siyasi olarak benim düşman olduğum bir saftandır ancak ölümcül değil düşmanlığın kimseye.
bu sözü ahmakça sözü söyleyen kafanın türkiye'nin plajlarında bile günleri sayılıdır. çok yakında chp türkiye haritasından da silinecektir. o'nun yerini bambaşka bir muhalefet cephesi alacaktır.
chp kurulduğu 1920 lerde bile halkın gönlünü kazanamaıştı. zulum ve baskı ile iktidar olabildiler, serbest seçimlerden hep kaçtılar, çünkü millettin sillesinin şiddetini gördüler.
ancak afrikanın en geri kalmış kabile anlayışıyla yine idam sehpasını göstermeleri ne kadar primitif olduklarını tekrar göstermiştir.
adnan menderes'in tırnağı bile olamayacak olan erdoğan ile ilgili yapılan benzetme.
menderes dediğimiz, dediğiniz adamın hataları vardır. bu başka ndabir mesele.
ancak menderes'in, zorlu'nun kıbrıs davasında olan payını da inkar edemeyiz.
bir yanda kıbrıs'ı peşkeş çeken erdoğan; diğer yanda ata toprağı için mücadele veren menderes.