1400 ila 2000 lira arasında değişen miktarlarda maaş alır. maaş farkı kurumdan kuruma göre değişmektedir. aslında değişen kısım net maaş değil ek ödemelerdir.
şuanki koşullarda gayet rahat görünen, dışı seni içi beni durumundaki meslektir.
bir dünya eleştiri yapılır memurlukla alakalı, ortak özellik ise herkesin kendi tuttuğu tarafından genelleme yaparak karalaması ya da aklaması bu mesleği. objektif bakmak lazım olaya.
dışardan bakan adam ne rahat iş der; bilmez ki oturma zordur!
ana- baba kalkar garanti iş der; bilmezler ki hayallerin vardır.
işin içindeki memur adam açız der;asgari ücret ne kada bilmiyor gibi gelir.
tuhaftır, ama... aması vardır işte işin. birçok kurumda işler yavaş döner ve kafa belli bir periyottan sonra rahattır. saat 17.00 oldu mu, allahın oğlu gelse orada kimseyi tutamaz, tatil gününden maaş gününe her türlü mevzu belirlidir. rahattır işte.
rahattır; çünkü istikrarsızlığın hüküm sürdüğü türkiyedeki en garanti işlerdendir. sıkıcıdır, parası azdır, iş zordur... bunlar bahanesi işin. özel sektörde kıçına tekme yemeden, maaşını alamadan, aç be aç günlerce maaşlar ne gün kaçta yatacak derdine düşmeden memur olmuş kitlede hep olumsuzluk vardır bu anlamda.
yet- mi- yor!
yetmeyen nedir? bunun cevabını da herkes veremez, nihayetinde 750 liraya kölelik yapmış adama birden 1500-2000 tl arasında maaş versen gıkı çıkmaz; ama yedi düvel memurluktan gelen adamlara göre azdır.
diğer yandan ise özel sektörde çalışan, şu ya da bu şekilde bir yerlere gelmiş kişiler çok sert eleştirirler bu meslekteki güruhu. işe yaramaz, beceriksiz, garantici kişiler olarak genelleme yaparlar ki, bu çok yanlıştır.
bu memlekette kim ne niyetle memur olur?
- garanticiler: bunlar her daim zaten vardılar, tercih meselesi nihayetinde.
- sakin yaşayanlar: bu tarz memurlarda bana dokunmasın bin yaşasın diyerek sakin ve macerasız olan memurluğu seçmiştir.
- çaresizler: en acıklı güruhtur. genelde akıllı, kafası çalışan, ama bir türlü şansı yaver gitmeyen kişilerdir. çoğu özel sektörden şiddetli darbeler yedikten sonra, son çare bu kapıya sığınır, özgürlüklerini kısıtlayan masalarda günü tamamlarlar.
bu örnekler çoğaltılabilir, ama asıl amaç memuriyetin ne olduğu, nasıl bir meslek olduğunu konuşmaksa buna gerek yok.
bu işi beğenmeyenler ise yukarıda da belirttiğim üzere hali vakti yerinde olan ya da hayatın zorluklarını sadece aşk meşk acısı zannedenlerden oluşur. bugünün türkiyesinde sen hangi işten 17.00 oldu mu çat diye çıkabilirsin?
hangi işte haftada 2 gün tatil, kar yağdı tatil, bayram oldu tatil şeklinde çalışabilirsin?
hangi işte stressiz, kovulma tehlikesi olmadan, yalakalık yapmadan/yapma mecburiyetine girmeden, esnek çalışma saatlerine uymayarak çalışabilirsin?
ve hangi işte eşşek gibi çalışıp en azından başlangıç safhasında 1000tl maaş alınca rahat rahat şükredebilirsin?
kötü koşullarda çalışan ve en az yüksekokul mezunu olan kaç bin insan var bu memlekette, bu sebepten çok fazla koşulları zorlamamak gerekli diye düşünüyorum. memur değilim, çaresizler kategorisndeyim, aldığım darbelerden serseri mayına döndüm, ve ben de memur olma yolunda ilerliyorum şu anda. buna rağmen bazı memurların bu serzenişlerini yersiz buluyorum.
unutmamak lazım, ağlayan karıncanın sesi gülen filin kahkasını bastırırmış.
-asla ama asla gülmezler.
-somurtkandırlar.
-ay sonu alacakları maaşa bakarlar.
-basit espri yapar, basit esprilere gülerler.
örn:
-murat
+efendim?
-koyimda turat.
-acayip monoton bi hayatları vardır.
-asla ama asla maaşları hiçbir şekilde hiçbir yerde yetmez(!)
olm 2500altı maaş almıyosunuz lan. 800 lira ile ev geçindiren insanlar var.
neyse,
-soğukkanlı olurlar ve robot gibidirler. sosyal aktivite vs vs sıfırdır.
-öleceği günü beklerler.
-en önemli aktiviteleri bim'de alışveriş yapmaktır.
-ankara'da bolca bulunur, bu memleketi köreltirler.
-ego kartları her daim vardır.
arapça kökenli kelime. görevli, görevlendirilmiş, iş gören, iş yapan anlamlarına gelir.
1999 yılından beri memur alımları, objektif kurallara göre önce d.m.s ardından k.p.s.s. adını alan ulusal çapta yapılan sınavlarla olmaktadır. mhp-dsp koalisyonunda mhpnin kadrolaşmaya gitmesinin eceviti rahatsız etmesinden dolayı uygulamaya koyduğu bir sınavdır kpss. alınan puandan çok, mezun olunan bölüm ve kamunun ihtiyacı olan mesleklerin daha önemli olduğunu belirtmek lazımdır. örnekleme yapacak olursak, lisans mezunu bir hemşire, mezun olunan öğrenci sayısı ile kamunun ihtiyacı olan hemşire sayısının oranlanması sonucu çok düşük puanla mesleğine atanabilmekteyken, orman mühendisliği mezunu bir mühendis, 95 puanla kendisine uygun bir kadroya ihtiyacın az görülmesi sebebiyle yerleşememektedir.
bu da olaya dışardan bakan, konuya tam hakim olmayan insanların, tamamen popülist bir edayla, yiaaa adamı olan 50 puanla atanıyo yiaa, diye söylenmelerine sebep olmaktadır. kaldı ki, yerleştirmeler yapıldıktan sonra hangi kadroya kaç puanla atanıldığı, en düşük ve en yüksek puan verileri gösterilmek suretiyle belirtilmektedir.
size tavsiyem, önce vasıflarınızı kontrol edin, nesiniz? kimsiniz? sizden daha düşük puanla girilen kadrolara neden girildiğine bir bakın ki -eminim vasfınız tutmadığı içindir- daha sonra gerekli yerlere müracaat edip itiraz edin.
şunu da belirtmeden edemicem, son zamanlarda bazı kurumların bu sınava ek, kendi mevzuatları gereğince mülakat uyguladıklarını biliyoruz. bazı kurumların bu konuda haklılık payları yüksek olmakla beraber, suistimala uygun bir uygulama olduğuda açıktır. Abi, amca, dayı, parti olaylarının bu noktada kullanılabileceği büyük bi gerçektir ama maalesef yapacak fazla da birşey yoktur.
ösym en güvendiğim kurumların başındadır. öss yerleştirmelerine nasıl güveniyorsanız, ösyme tarafından ulusal ve merkezi yapılan kpss yerleştirmelerine de o kadar güvenmenizi tavsiye ederim.
yaptıkları eylemlerin mantığını halen daha çözemediğim ,çoğunluğu için ki bunlara öğretmenleri katıyor olmaktan gerçekten utanıyorum,isteme konusunda gayet iyi oldukları halde iş vermeye gelince çalışmanın sadece aybaşında alınan maaş olduğunu sanan iş yapması gereken görevli. görevini bilene tabiki...
Yaklaşık sayıları 3 milyon olan ve sosyal haklar bakımından olduça iyi standartlara sahip olan gruptur. Ayrıca ülkemizde en düşük memur maaşı asgari ücretin 2 katından fazladır. Ücretlerinin ve sosyal haklarının korunması önemli olmakla birlikte bu haklara 'işçi' lerin de ulaşabilmesi için mücadele etmeleri toplumsal birlik ve kazanımların garanti altına alınması için elzemdir.
televizyonda sürekli ağlayan, aldıkları parayı hiç beğenmeyen, zam dönemlerinde her sene zamlara itiraz eden, çalıştığı kurumda sabahtan akşama yatan, devletin tüm sosyal haklarından faydalanan insan çeşididir.
Müslim'in el-Hudri'den nakline göre, Resulullah (sav) şöyle demiştir: "Her zalimin arkasında bir bayrağı vardır, zulmü ölçüsünde bu bayrak yükseltilir. Haberiniz olsun, amme hizmetlerini üzerine alandan daha büyük vefasız yoktur."
ulan yan gelip yatma yeri dediniz, şöyle maaş böyle maaş deyip kandırıp memur yaptınız, ne yatması a.q adamlar eşeşek gibi çalıştırıyor beni canımdan bezdim.