çalışmaya, para kazanmaya başladığında , babanın onca yıllık emeğine karşılık eline üç kuruş para geçtiğini görmek, ona rağmen dağ gibi yüreğiyle hala oğlum birşeye ihtiyacın var mı diye para konusunda zaman zaman yoklanmaktır.
emekli olduğunda, çevresindeki onlarca insanın nasıl buharlaşıp gittiğini görmektir.
ayın 15ini iple çekmek ve 15inde gelen paranın 16sına kalmadan bakkala,tüpe,elektik, su vs gitmiş olması.toplanan fişleri yıl sonunda düzgünce yazıp vergi iadesinden gelecek paranın hesaplanması.
hiçbir yerde kök salamamışlığın verdiği sızıyla uzun yıllar boyunca oradan oraya gezinmektir. bir memleketleri vardır, bayramlarda tatillerde gidilen elbet ama bu gidilen yerler arasında verilen yarım saatlik çay ve ihtiyaç molasından farklı birşey değildir.
köksüz bir bitki gibi gezer durursunuz yanlarında, ta ki kendi kanatlarınızı açıp uçtuğunuzu düşündüğünüz vakit, aslında onlarla aynı hayatı bu kez en başından siz yaşamaya başlayıncaya kadar...
başka da birşey olamazsınız zaten kolay kolay. memur çocuğu, en iyi ihtimalle memur olur. ya da memur zihniyetli bir serbest meslek erbabı...
* Devlet hastanesinde doğmakla başlar.
* Farklı şehirlerde mecburen ikamet etmek.
* Her sabah aynı saatte babanın traş olmasını seyretmek.
* Sümerbank'tan giyinmek. *
* Tüm isteklerinin 15'inde yerine geleceğini bilerek yaşamak.
* Ayın 15'nin kutsal bir gün saymak.
* Baba tarafından içinde bulunulan durumun açıklanması sayesinde küçük yaşta olgunluğa ulaşmak.
* vs. vs.
sabırlı ve tutumlu olmayı küçük yaşta öğrenmek zorunda kalmaktır.
dogdugun sehri hic gormemis olmaktır.
ilkokula bir bölgede başlayıp başka bir bölgede bitirmektir.
cocukluk arkadası cok olup neredeyse hicbiriyle uzun sure arkadas kalamamış olmaktır.
belli bir maaşa sahip olan babaya sahip olmak. büyük çoğunluğun aksine açlık sınırında olmamaktır. her zaman şikayet etmeye sebep olarak görülse bile iyi değil mi ?
zor iştir çok zor. en kıdemli memurun çocuğu bile olsanız, tayini var, düşük maaşı var, emir komuta zinciri var, stresli baban var. Allah yardımcıları olsun diyelim cümleten.
babama haksızlık olmasın; ama çoğu zaman özendiğim şeydir. akşam olur, baba belli bir saatte eve gelir. hep beraber sofraya oturulur. belli bir zaman dilimin tatil olduğu bilinir ve babanın her ay aldığı belli miktar maaş ile o tatil değerlendirilmeye çalışılır. bence sözlük ahalisi fazla acımasız davranmaktadır.
en ünlü ceo ların yanında staj yapmaktan farksızdır. çünkü memur baba çok az bir maaşla 5 kredi kartını yönetebilmektedir.ondan çektiğiyle diğerini idare eder dğerinden aldığıyla berikini susturur. baya bildiğin 5 tane koca bankayı idare ederken ev geçindirir çocuk okutur.bildiğin ceo hareketleri valla haksız mıyım ?
hep kendi işini yapmanın hayalini kurmaktır. ayrıca memur çocuğu #7530654 nolu entrydeki tavsiyeye de uymalı, hem kendisini hem de ailesini gereksiz sıkıntılara sokmamalıdır.
memur cocugu olmak "hayır"ın ne demek oldugunu bılmek demektır.
önce hayal edip sonra ona sahip olabilmektir.
olmayacak isteklerin peşine düşmemeyi bilmektir.
bazen giyecek yedek okul ayakkabının ya da gömleğinin olmaması demektir.
harçlığını har vurup harman savurmamak, idareli kullanmayı öğrenmektir.
okumaktan başka bir çaren olmadığını, ancak okuyarak hayatını kurtarabileceğini küçük yaşlarda bilmektir.
esnaf çocuğu olup, "aman hiç olmadı babamın işini yaparım" diye düşünüp, okulu dışlamaktan iyidir. şu da bir gerçektir; esnaf çocuklarının sosyal zekası herzaman daha iyidir. daha girişkendir. memur çocuğu daha sınırlı bir dünya da yaşarken, esnaf çocuğu dükkan da "pazar da ağız" öğrenir.
hep kısıtlanmışlık hissettirir insana. ne dibe vurursun ne göklere çıkarsın. babanın şirketi iflas etmez hiç bir zaman, ama baban şirketin başına geçip köşeyi de dönemez. hep bellidir yaşayacağın ölçüler. daralır, darlanır kalırsın alttan üstten. uçuk hayallerin olmaz. sende hayatı standart yaşamak istersin baban gibi. risk almayı sevmezsin. biraz geri durursun uçarı fikirlerden. zordur memur çocuğu olmak vesselam...