hastalık derecesinde ossbir düşkünü insandır.
armutlar köşesinde güldürmekten öte durumlara düşülür. Zort'taki manileri bir hafta boyunca okulda konuşulur.
uykusuz dergisiyle yapılan bir söyleşide hüzünbaz otuzbirci, aşık memo gibi karakterlerde nelerden ilham aldığını soran ehehe kodum lafı tipindeki adama şu cevabı vermiştir:
-ben çok sosyal bir insan değilim. genellikle kendimle baş başa kalıyorum...
hastası olduğum iddiaların sahibi, dombik turuncu bi adam.
uykusuz'un en zayıf halkası olan çizer.. okunmadan geçilen belki de tek köşenin sahibi.. yaptığı 31 esprileri en fazla lise 1-2 öğrencilerine hitab edecek düzelde basittir..
hiç düsünme otuzbir çekmenin ertesini
tut arala fikinle sirlarin perdesini
attir sir teknesine parlat güvertesini
damaginda kalan tuz otuzbirin tadidir;
dizeleriyle, trende kendimi tutamayip yarilmama sebep olan sahis.
"bu adamın mizah çizgisi mi çok üst düzey, ben o yaşımla anlayamıyorum; yoksa bende mi bir acayiplik var?" diye seneler önce düşüncelere gark etmişti bu çizer beni. çizerliği zaten tartışılmaz, istediğini yansıtabilen, süper çizgileri olan biri de; bu anlayış nedir onu anlamadım gitti. adam her sayıda yarak kürek cinsel içerikli küfürlerle dolduruyor aşık memo adlı köşesini. bakıyorum, ironi desen o da yok. sonra arz-talep ilişkisiyle bunun da okuyanı varmış diye düşünüyorum; ki doğru düşünüyorum, binlerce ortaokullu, liseli yeni ergen genç arkadaşımız vardı diyorum.
baraklardan, damlardan bahsederek komik olan ya da öyle sanılan adam. sarkastik dedim olmadı. ironik dedim zerre göremedim. yaratıcılık dedim. o biraz vardı sanki.
56 numaralı sayıda göt olmak duygusunu dibine kadar yaşatmış insan evladı. aşık memo değil de utanmadan iddia ediyorum köşesi mutlaka görülmeliydi. sülah ve uyuşturucu yasakları üzerine öyle müthiş bir tespit yapmıştır ki dergiyi elimden bırakıp alkışa kalksam yeriydi.
evlendikten sonra bir şey olmuş bünyedir. eskiden çok daha sağlam karikatürler çizen ve yazılar yazan biriydi. şimdilerde köşeleri pas geçilen kişi olmuştur.