osmanlı ve selçuklu arap kültürü falan yaşamamıştır. selçuklular eski türk-iran ve islam anlayışını sürdürmüş, osmanlı eski türk-roma-bizans-islam-arap-iran anlayışını almış bambaşka bir sentez yaratmıştır.
bu zengin kültürü bize hediye etmiş ve yeni bir "türk" yaratmıştır. islam düşkünlüğü kesinlikle eleştirilmeli fakat türk milletinin şanına hizmet etmiştir bu iki devlet de.
askeri aristokrasi devleti. çok uzun dönemler türklerce yönetilmiştir. sonlara doğru kafkas asıllı çerkezler tarafından yönetilmeye başlanmıştır.
bazı hükümdarları türkçe harici dil bilmez. ordusunun subayları türklerden oluşur. ortadoğuya güçlü teşkilat yapıları ile gelen türklerin asker olarak başlayıp yönetici olarak bitirdiği sayısız devletlerden bir tanesidir.
askeri darbe, veraset sistemidir. bu açıdan çok değişik bir sisteme sahiptir.
bazı hükümdarlar dönemlerinde kısa süreli de olsa, saray ve orduda türkçe harici dil konuşmak yasaklanmıştır. bunun sebebi, türkler dışında orduda bulunan diğer halkların aralarında örgütlenmelerini engellemektir.
arap tarihçiler tarafından "türk devleti" manasına gelen "ed-dewlet ul turkiyye" olarak adlandırılmıştır. çerkez dönemlerinde ise çerkez devleti olarak.
türkler tarafından yetiştirilen, ve başarılarını selçuklu/zengi bürokrasisine borçlu olan selahattin eyyubinin kurduğu eyyubi devletini yıkan kıpçak türkleri tarafından kurulmuştur.
türk devleti değildir. geniş alanlarda türkçe yer bulmamıştır. fakat türklerin kurduğu, yönettiği ve koruduğu bir devlettir. çokça islam, önemli derecede arap, birazcık da türk devlet anlayışını toplayın, ortaya bu devlet çıkıyor işte.
türk kelimesinden rahatsız olanlar, türklerin bu denli müthiş bir tarihe sahip olmasını kıskanır ayrıca.
Yöneticisi oğuz değil kumanlardır. 300 sene hüküm sürmüş. Bunun yarısını kumanlar diğer yarısını çerkezler idare etmişler. Başka bir milletten olup araplara baskın gelmek büyük iş doğrusu.
Yöneticisi oğuz değil kumanlardır. 300 sene hüküm sürmüş. Bunun yarısını kumanlar diğer yarısını çerkezler idare etmişler. Başka bir milletten olup araplara baskın gelmek büyük iş doğrusu.
bazı insanlar kronik aptal oluyor. yıllarca emek verilmiş araştırmalara masal diyebiliyor. tanımadığı bir insan hakkında da yargıda bulunuyor. memluklar neyse odur. arap değillerdir. kendilerinden olmayan kimseye, hatta kendileriyle tabaka sınıfından olmayan diğer memlukler ile bile rekabet halindelerdir. saraylarda kadınlara hizmet etmezler, çünkü kölelikleri öğrencilikleri süresince geçerlidir. iğdiş edilmezler, çünkü haremde yaşamazlar. falan filan. ama bunları anlamak için önce doğuştan verilen bazı organları kullanmak gerek, beyin gibi.
tarihi oturma organıyla düşününce üstteki gibi anlamsız sözcük öbekleri meydana geliyor. memluklerin askeri sistemi ve hiyerarşisi ile alakalı david ayalon mutlaka okunmalı.
Memlukler kafkasya ve deşti kıpçaktan satın alınan kölemenlerdir. bu köleleri satın alanlar ise daha önceden köle olarak alınmış, daha sonra emir olmuş üst rütbeli memlüklerdir. tabaka denilen okullarda furusiyye eğitimi alırlar. her ne kadar emirler memluk edinse de asıl memluk alımı yeni sultan tarafından yapılırdı. kendi gücünü sağlamlaştırmak için büyük miktarda memluk alınır ve eğitilirdi. önceki sultana ait memluklar karanis olarak adlandırılırken, iktidardaki sultanın memluklarına eclab adı verilir. bu iki grup arasında çekişmeler baş gösterirdi. diğer bir memluk grubu ise seyfiyye denilen, sahipsiz ve boşta olup hükümdarın emri altına giren memluklardı. bunlar bir çok farklı emirin idaresinden arta kalan mamluklar oldukları için kendi içlerinde bir birlik söz konusu olmadığı için siyasi bir güç teşkil etmezlerdi.
bu gruplar haricinde orduya bölgedeki bedevi veya türkmen aşiretlerinin dahil edildiği olurdu, ancak ordunun asıl gücü kölelikten yetişen mamluklardır. sultanın en yakınında, sayıca az olan elit gruba ise haseki denirdi. bunlar aynı zamanda ileride büyük görevlere getirilecek olan kişilerdir.
süvari sınıfının hakim olduğu, .çerkes ve kıpçaklardan oluşan bir yapıya sahiptirler. furusiyye denilen süvari eğitimleri çok meşhurdur, ancak gereğinden fazla kutsallaştırılması ateşli silahlara mesafeli olmalarına sebep olmuştur. 16.yüzyıldaki portekiz deniz akınlarına karşı nübyelilerden tüfekli piyade birlikleri oluşturuldu ve kısmi başarılar sağlandı, ancak bu birim uzun süre hayatta kalmadı. sonrası zaten malum, mercidabık ve ridaniye savaşları ve son.
edit: eklemeyi unutmuşum. memluk, tabaka okulundan mezun oluncaya kadar köledir. mezun olduktan sonra artık özgürdür. tabi bu özgürlük yerini grupsal aidiyete çevirir o saatten sonra. grubun çıkarları ön plandadır artık.
olm şu üstteki arap dedi koskoca türk ve çerkes devletine. iyi dua edelim de k*rt demedi. ulan bu k*rtlere kalsa türk diye bir soyu tarihten silerler. çok da siklememek gerek, neticede k*rt işte.
kendilerinden "ed-devlet'üt-türkiyya" diye söz eden veraset sisteminin doğal seçilim gibi olduğu türk devleti.
mısır'da kurulmuştur, kölemenler diye bilinir. kıpçak türklerinin orduya alınmasıyla oluşan askeri sınıfın zamanla güçlenmesi sonucu araplara hakim olmasıyla ortaya çıkmıştır.
çoğu sultanı arapça bilmezdi.
kutuz, baybars ve kalavun gibi sultanları vardır.
2. grup memlükler çerkezlerin de yönetime katıldığı gruptur bunlara burcî memlükler denir. bu ikinci safhada kıpçak, çerkez vs. bir arada görev almıştır.
osmanlı'yla bolca hır gür eden memlükler, ateşli silahlarca modernize edilmiş bir silahlı kuvvetlere sahip olamadılar; bu yüzden yavuz sultan selim'in kesin seferiyle tarihe karıştılar.
yine de memlükler, yönetici unsur olarak osmanlı tarafından denge unsuru olmaları için tutuldular. memlüklerin, 1798'de napolyon'la piramitler savaşı'nda çarpıştığını biliyoruz.