Evde bir hareketlilik başlar. Anne hafif hüzünlüdür kendini yemeğe ve ütüye verir. Baba hüzünlüdür ama belli etmemeye çalışır. Kardeş daha çok beraber olmaya çalışır. Kısaca zor bir gündür.
annem çok mutlu çünkü evde iş azalacak. ( bulaşık, yemek vs)
babamın sikinde değil.
kardeşim dünyanın en mutlu çocuğu. ibne benim yüzümden rahatça takılamıyordu. ev ona kaldı.
hatırladıkça çok hüzünlendiren gün.
tabi benim üniversiteye doğru yol almam herkesten gizli olmuştu. bir sabah baktıklarında oğulları evde yoktu. bu yüzden ne son bir veda ne son bir hazırlık oldu. kaçar gibi gitmiştim. ondan sonra hiç dönmedim... 12 yıl olmuş. dile kolay 12 yıl.
sanırım ölene dek de dönmeyeceğim.
Son gün hüzün çöker insana , günün çeşitli vakitlerinde bi yoklar içini. Annen, şunu da yanına al yersin, dur bunu da koyayim valize diye çırpınır durur. Doldurduğun 20 kilo valiz, ben bunu nasıl taşıyacağım diye derin düşüncelere sokar insanı. Gözyaşı tutulur tutulur evden çıkarken anne babana o sarılma anında yerçekimine yenik düşer.
Sadece son gün değil son hafta için geçerli bizdeki bu matem havası. içim sıkılmaya başladı bile kalp krizi geçiriyorum sanki her saniye. Hiç gitmek istemiyorum ordaki bazı kişiler hariç diğer samimiyetsiz insanların hiçbirini özlemedim. **
Annenin sizin haberiniz olmadan evdeki varı yoğu valize doldurduğu gündür. Yola çıkarken anneye kızılır. Nasıl taşıyacağım ben bunca şeyi diye. Ancak eve gidince valiz açılır, ana kişisi doldurmuştur. Bu denli düşünceli hareket ağlatır. Belki gerekli belki gereksiz mis gibi anasal bir harekettir. Arar anneye 'kurban olurum sana anam' Dersiniz....