ilk izlemede, filmi bütün ayrıntılarıyla birlikte anlayana götümü vereceğim baş yapıttır.
biri anladım diye gelirse inanmayacağım. yani; ne ilk izleyişte anlayan biri olacak. ne ben götümü vereceğim. **
anlamı latincedeydi sanırım "hatırla" anlamına gelen memento pulp fictiona benzer tersten kurgusuyla guy pearce nin mükemmel oyunculuğuyla OLMUŞ diyebileceğimz bir film.
bende bugün güncel politik bir çağrışım yapan film.
leonard shelby , teddy nin fotağrafına "bu adamın yalanlarına inanma " yazar. sonrasında verecegi kararlarda hep bunu okur ve ona göre davranır. aslında başta kasten öyle yazmıştır.
nedense bende bu sahne bugün bir çağrışım yaptı. sanki bazı insanların cebinde tayyip erdoğanın resmi var ve aynı uyarı yazıyor gibi geldi . hafızası ne kadar zayıf bir toplum olduğumuz ortada.
saçma gelebilir ama çağrıştırdı işte. yazılmış bir yere , adam ağzı ile kuş tutsa nafile.
bittikten sonra ekranın karşısında uzun ve boş düşüncelere dalmanıza sebep olan filmdir. bir anlam vermek için film sahnelerini tekrar gözünüzün önünden geçirdiğinizde farkına varırsınız ki iki saatlik filmde toplasanız yedi sahne dahi yoktur. buna dayanarak söylüyorum ki cimrilik baş yapıtıdır. oyuncu sayısı bile sınırlıdır. buna rağmen günlerdir düşünmekteyim, hala kimin kim olduğunu çözebilmiş değilim.. *
-hımm.. moruk bende bi rahatsızlık var ya sanki bişiyleri anlamadım gibi.
+neyini anlamican lan herif hafızasını kaybetmiş manyağın teki. olay bu.
-tamam abi.
insanın devrelerini yakan bir filmdir...
--spoiler--
kısacası bu eleman beynini şartlandırmıştır arkadaşlar. bir intikam lazımdır.
--spoiler--
kült bir filmdir...
bazı hataları gözüme çarpmıştır.
--spoiler--
1. adamımız her uyandığında şöyle bir "noluyo amına koyım!" demiyor. sanki kendinde problem olduğunu biliyormuş gibi olan bitenleri kavramaya çalışıyor.
2. adamımız uyanıyor, kapısı çalıyor ve delikten bakıyor kim var diye. sonra direk ceketinin yanına koşup cebinden resimleri çıkartıyor. onların orda olduğunu nasıl biliyor hayret.
--spoiler--
başyapıt, şaheser sıfatlarını hakeden bir film. diğer filmlerde ne olacağını merak ederken bu filmde ne olduğunu merak ediyorsunuz. kesinlikle bir kez izlemenin yeterli olmayacağı bir film, hatta üç-dört kez falan izleyince tam olarak ancak sindirilebilir...ilk izleyişten sonra arkadaşlarla bir saat tartışmak, beyin fırtınası yapmak filmde ne olduğunu, ikinci izleyişte insan daha bir şok oluyor. filmde komplikasyon yaratan unsurlar çok fazla. şöyleki; film ilk olarak son sahneden başlıyor, film sondan başa ilerlemekte, ancak bu yetmiyormuş gibi sondan başa ilerlerken her bir önceki sahneye bir sonraki sahnenin başlangıcı eklenerek ilerliyor film başa doğru iki adim geri bir adim ileri gibi yani,ya da tam tersi. anlaşılıdığı gibi kafam hala karisik yani. bir de bu sondan başa hikayesinin ustune adamin kısa süreli hafıza kayıplari eklenince iyice insan şapşala dönüyor. bayaği bir konsantrasyon gerekiyor olayları beyinde toparlayabilmek için. zeka testinin görselleşmiş, beyaz perdeye aktarılmış versiyonu tadında bir film.
filmi seneler önce izledim. inception'dan sonra bir nolan fırtınasıdır gidiyor aklıma geldi memento'da. hatırladığım kadarıyla filmde anakarakter karısını fazladan insülin yaparak öldürüyor. arkadaşım ben şeker hastasıyım, bana birisi 1 doz fazla insülin yapıcak olsa "orda bi durucan" derim. o yüzden biraz saçma gibi geldi. kısa zamanda filmi tekrar izleyeceğim ve büyük ihtimalle yanıldığımı, olayın başka şekilde olduğunu anlayacağım. ama öyle değilse yazık nolan'a.
basit bir senaryoya sahip olmasına rağmen montajdaki elemanın kafası güzel olmasından dolayı muhteşem olan film.
--ağır spoiler--
öncelikle in nolan we trust..
sonralıkla , evet efendim buyrun ;
film 2001 yapımı ve o yıllarda hafızayla ilgili bir furya vardı. rain man sonrasındaki sessizliği memento bozdu resmen..
filmin başı ayrıca filmin sonu. yani film 10 dakikalık partlar halinde makara misali geri sarıyor. bu yönden spolier vermek de zorlaşıyor.
senaryoyu anlamayanlar için kısaca kronolojik olarak yazmak istiyorum ;
kahramanımız leonard shelby bir sigorta şirketinde, şirketi kandıranları bulmak için çalışmaktadır. bu arada dolandırıcı sammy jankis şirketi dolandırmaya çalışmaktadır. amma velakin lenny* sammy'nin bu çakallığını fark eder ve sigorta şirketini kurtarır. samy kısa süreli hafızasının silindiği yalanını atar fakat lenny'ye yutturamaz.
bilahare, bir gün eve 2 adam girer ve duştaki lenny'nin karısını yalnız görürler ve tecavüze yeltenirler. bu sırada lenny uyanır, silahını eline alır ve banyoya girer gördüğü adama ateş eder ve öldürür. karısının yanına gider hemen ama o sırada farketmediği ikinci eleman lenny'ye tekme atar ve lenny kafasını aynaya çarpar ve yere yığılır kanlar içinde.
bu olaydan karısı yara almadan kurtulur ancak lenny kısa süreli hafızasını yitirir. 10-15 dakikalık zaman dilimi içinde kazadan sonra yaşadğı herşeyi unutur. fakat kazan öncesi hep aklındadır. karısı buna dayanamaz, ve lenny'yi test eder. karısının insülin iğnesini lenny yapar ve karısı 15 dakikada bir lenny'den kendisine iğne yapmasını rica eder ve lenny üç kez iğneyi yapar ve karısı vefat eder. ancak filmde lenny bu hikayeyi sammy jankis'in hikayesi gibi anlatır. ancak buradaki ufak bir nokta filmi çözmenize yardımcı olur. lenny'nin filmde anlattığı hikayede sammy 2 dakika bir hafızasını yitirir ama sammy'nin karısına 3 kez insülin enjekte ettiği sahnede karısı saati 15 dakika geriye alır ki buradan lenny'nin karısını öldürdüğünü çıkarabiliriz. *
sonra akıl hastahanesine düşer lenny. bir küçük ayrıntı daha söylemem gerekir burda ki can alıcıdır. sammy'nin akıl hastanesindeki sahnelerinde bir koltukta oturuyor ya, tam o sahne biterken o koltukta oturan lenny oluyor son saniye. birçoğumuz bunu gözden kaçırıyoruz ama dvd de izlediğin vakit o sahneyi slow motion yapıyorsun ve şok oluyorsun.
neyse akıl hastanesinden kaçar ve teddy'yi bulur ki teddy karısının davasına bakan polislerdendir. sonra birlikte olaydan sorumlu tuttukları kaçan 2. adamı yani john g.'yi bulur ve öldürürler. ama lenny adamı öldürdüğünü hatırlamaz. bu noktadan sonra teddy, lenny'yi kullanır pis işlerinde. taa ki jimmy ile olan işe kadar. jimmy, natalie'nin sevgilisidir. lenny'nin kaldığı otelde uyuşturucu işleri yapar ve resepsiyonist'in uyarısıyla lenny'le tanışır. bu arada teddy ile jimmy de uyuşturucu pazarlığı yaparlar. fakat teddy kendi çıkarı adına lenny'e jimmy'i öldürtür. fakat jimmy ölmeden ağzından birkaç kelime çıkar : sammy.. lenny kendisiyle özdeşleştirdiği sammy olayını herkese anlatır. işte o an lenny yanlış adamı öldürdüğünün farkına varır ve teddy'den intikam almak için o fotoğrafın arkadasına don't believes his lies yazar. tabi bunu yazmadan önce teddy lenny'e gerçek john g.'yi öldürdüğünü ve olayı hatırlamadığını, karısını insülinle öldürenin kendisi olduğunu anlatır fakat kendi gerçekliğini oluşturan lenny buna inanmaz.
sonrasında teddy'nin plaka numarasını dövme şeklinde bacağına yapar ve natalie'nin de yardımlarıyla filmin başında hikaye'nin sonunda teddy'i öldürür.
natalie ile nasıl tanıştıklarını merak eden varsa eğer o durum da şöyledir, jimmy'i öldürdükten sonra onun elbiselerini giyer. ve sonra hafızasını yeniden kaybeder ancak ceketin cebinden barın adresi çıkar ve böylece natalie'ye gider.
bu arada dodd kim diye merak edenler varsa dodd jimmy'nin uyuşturucu işindeki ortağı vejimmy ortadan kaybolunca onun peşine düşmek için natalie'ye gider ve natalie de onu lenny'ye yönlendirir. kaltak natalie.
bu olayları çözmek için 2 kişinin filmi 2 kez izlemesi gerekir tabiki de.
sonuç olarak film seyirci açısından riskli zira anlamayan seyirci : "bu ne amk ?! bi sik anlamadık lan" diyebilir , hatta demelidir de ancak bu bulmacayı çözmenin verdiği zevke de ancak filme 2. kez gitmekle nail olabilir.
filmi tek bir kelimeyle anlatın derseniz : cesur.. evet çok cesur bir film..
--ağır spoiler-----
önüne binlerce puzzle parçası atılmış ve bunları birleştirerek anlamlı birşeye, daha doğrusu sonuca ulaşmaya çalışan adamın akıl almaz hikayesi. senaryo, gözünüzü 1 saniye bile ekrandan ayırmanıza izin vermeyecek kadar muazzam ve aynı zamanda karışık da.
--spoiler--
kahramanımızın kıyafetlerinde bi gariplik olduğunu anlamıştım aslında*.
--spoiler--
"the dark knight başka birinin eline teslim edilemezdi zaten." diye düşündüren nolan'ın güzel eserlerinden...
ayrıca filmi daha iyi anlamamı sağlayan açıklamanın linkini paylaşan yazara da teşekkürler.
izlerken, filmdeki karakterin yaşadığı durumu, seyircinin de yaşamasını sağlamak için dahice kurgulanmış bir christopher nolan filmi. her gün uyandığında, yaşadığı bir önceki günü hatırlamayan birinin neler hissettiği, ancak izleyenin de o bir önceki günü hatırlamaması sağlanarak anlatılabilirdi. çok iyi fikir gerçekten.