filmin bitimiyle beraber izleyen şahısların birbirlerine "heeeaaa,ööeeee" nidaları ile bakmaları filmin "istediğini yakalaması anlamına geldiğinden" başarısını kanıtlar..izlenmesi hatta anlayana kadar bütün detaylar kavranana kadar izlenmesi gereken bir film..
spoiler
leonard shelby: [koşarak] okay, what am i doing?
[dodd'un da koştuğunu görür]
leonard shelby: i'm chasing this guy.
[dodd silahını leonard'a çevirir]
leonard shelby: nope. he's chasing me.
her şeyin ve karakterlerin bir kısır döngüde bulunduğu psikolojik film. leonard shelby' nin ted' in peşinde döngüye takılması seyirciyi finale kadar taşır. finaldeyse leonard dövmeciden çıkarken, izleyici sinema salonunu terketmeye hazır değildir.
(bkz: bitti mi?)
kurgusuyla dumurlara uğratan film. filmin her sahnesi ilk sahnesi gibidir çünkü öncesiyle ilgili bir fikriniz yoktur. Filmin sonunu bu sefer gıcık arkadaşınız değil yönetmen söylüyor ama yine de koltuğa mıhlanıp sonuna kadar izliyorsunuz.
christopher nolan ın 2000 tarihli memento filmi, kısa donem hafıza kaybından mustarip kahranmanın polisiye, psikolojik gerilim ve aksiyonla bezeli öyküsünü anlatırken, kurgusuyla seyircinin kısa dönem hafızasıyla oynamaya, giderek zorlamaya başlar ve kendi oyununun içine çeker. seyirci de kahramanla birlikte nedenini kendinden alan cinnet serüveninin ve öldürmeyle oynanan bu oyunun bir parçası olmuştur. Artık ne yaşadıklarımızdan, ne hatırlayamadıklarımızdan, ne de bu cinayetlerden sorumlu değiliz. Sonsuz ve kendini tekraralayacak bir steril duruşun içine çekilmişizdir.
bunca öfke ve şiddetin neyi unuttuğumuzu hatırlamamakla bir ilgisi var mıdır acaba?
--spoiler--
başrol oyuncusu saatlerdir telefonda konuşurken vücudunda şu dövmeye rastgelir:
"never answer the phone"
bu sahne kazınır akla..
--spoiler--
Bir christoper nolan filmi. Açıkça filmin kendisi bir şeyler anlatmaktansa izleyici gerip, kopuk senaryoyla merak uyandırmaya çalışıyor. Ama insanın kafasını karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Zaten nolan abimiz böyledir. The prestige filminde de bir yer gösterip dikkatli bakıyor musunuz? Diye insanı meraka itiyordu. Uzun lafın kısası zekâ pırıltıları taşıyan düşündüren bir şey değil sadece bir sabun köpüğü. O kadar. Nolan abimiz bunu hep yapıyor.
izlerken durdurma, geri alma, kafayı dinlendirmek için ara verme, kuru üzüm atıştırma (zeka şeysi bakımından) çözümlerine gidilmiş, bir miktar anlaşılmıştır.
"demek sinemada izlesek hiçbir şey anlamayacaktık" yorumları yapılmıştır da; hay allah, acaba adam gibi notlar mı alsaydık, misal dövmelerinde yazanları falan bir kenara mı yazsaydık? bak bu hiç aklıma gelmemişti.
anladım diyenlerin foyasını ortaya çıkartabilen güzel yapım.
bir başka sözlükte bir arkadaş demiş ki;
--çok çok feci spoiler--
film çok güzel ama bir sahnede adamın vucudunda dövmeler varken karısı ile yataktadı. o nasıl oldu?
görüldüğü üzere arkadaş filmi anlamamış. karısının ölmediğini, sammy jankis'in adamın kendisi olduğunu ve kendi karısını üst üste iğne vurarak kendi öldürdüğünü kaçırmış. ee ne özelliği kaldı o zaman?
kişisel yorumum ise kısa ve net;
film boyunca vay yazık adama, uğraşına bak dedik. sonunda(veya başında her neyse) anladık ki bizim adam seri katilmiş. gerçi haklı adam tabi, yaşamak için bir sebebe ihtiyacı var. ama ismi john diye adam öldürülmez ki birader. karısını da kendi öldürmüş zaten inek.
--çok çok feci spoiler--