canlı canlı meme görmemi sağlayan kadındır. o zamanlar nerede böyle internet, şu bu. bir tan gazetesi var, onu da biz alamıyoruz, çocuğuz o zamanlar. abilerimiz felan alacakta, bize sıra gelecekte, bakacağızda. gerçi meme uçları yıldızla felan kapatılırdı. neyse bozkurt adında bir arkadaşım var, artık nasıl bir baba bilemicem, çocuğunun adını bozkurt koymuş. bunların çok güzel fayans kaplı bahçeli bir evleri var. bu evin alt katında veranda gibi bir kısım var. burada tenis topu ile duvardan sektirerek maç yapıyoruz. squash gibi bir şey yani. yalnız acayip de zevk alıyoruz. bir de genelde evde pek kimse olmuyor, gezmede, günde felan oluyor annesi. rahat rahat da takılıyoruz, istediğimizi yiyip, içiyoruz felan. neyse yine bir bahar, okul çıkışı biz bozkurtlara gittik. attık çantayı bahçeye, başladık bizim squashımızı oynamaya. oyna oyna terledik, daldık içeri. meğer gün sırası bizim bozkurtlardaymış o gün. onun da haneri yok ya da unuttu söylemeyi, biz daldık öyle paldır palas içeriye. bir girdik yanık çorap kokusu*. her taraft hatun kaynıyo, şimdi ben diyeyim 20, siz anlayın 25 felan yaşlarında bir hatun göğüsler fora şekilde hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor. bir eliyle de krem felan sürüyor. kahverengi idi uçları da, artık emzirmekten çatlıyor muydu, neydi konuyu anlayamadım. ama böyle hiç sarkmamış, gayet yerli yerinde, büyük değil*, iki adet meme görünce apışıp kaldım. ben ilk defa canlı canlı bu kadar derli toplu bir meme görüyorum, devir zaten mahrumiyet devri. şimdinin çocukları ile kıyaslanınca her yönden mal gibiyiz. böyle gözüne ışık tutulmuş davşan gibi kaldım ben. neden sonra orada ki hatunlardan birisi dedi: benim memelere de bakmak ister misin? hahaa, hııı felan demeye kalmadan bunlar bastılar kahkahayı. ilkokula gidiyoruz o zaman, birisi diyor yahu bebe bunlar, diğeri diyor emzir o zaman felan. öyle top gibi dolandırdılar bizi ortada biraz. sonra utana utana gittik suyumuzu içtik ama benim aklım hala memede.
yıllar sonra ismi lazım değil çok büyük bir oteller zincirinin alt katında bir sorunla boğuşuyoruz, bir şey lazım oldu, dedim ben alayım. neyse çıktım koridora, ana bir girdim ki o meşhur uzun otel holüne yarı çıplak hatunlar giyinip, soyunuyorlar. revü kızları imiş, gösteri yapıyorlarmış. lan şimdi geri dönsem, a ameleye bak utandı olacak, devam etsem bağırabilirler. ben de dedim içimden ellere varda bize yok mu sanki, bişey demez bunlar. daldım aralarına. baktım ses etmiyorlar ama ne hatunlar. öyle olunca her türk erkeği gibi bokunu çıkardım tabi ben durdum bunların giyinip, soyunmalarını seyrediyorum felan. oradan birisi laf attı, istersen sana da bir şov yapalım burda diye. dedim yok ben göreceğimi gördüm, hadi eyvallah. ingilizce dönüyor muhabbet tabi. o arada bir tanesi çıkageldi arkadan, memelerime bakmak ister misin gibisinden birşeyler dedi. küfür de etmiş olabilir ama ben öyle olduğunu umut ediyorum, ben topukladım.
diyeceğim meme iyidir, hele de küçükse candır.
küçükken başıma gelen olay lakın, memelerime bakmak istermisin diye bile sorulmadı ona yanarım, halamın yakın arkadaşı olan kadın neden böyle birşey yaptı hatırlamıyorum aradan geçen yıllardan sonra, ama pat! diye bir anda 2 tane kocaman meme gözlerimin önündeydi, daha 10-11 yaşlarındaki bir çocuk olarak çok anlamlandıramadık o zaman, hala da anlamlandıramıyoruz. aradan geçen yıllardan sonra geriye kalan ise, uçları kahverengi ve hafif geniş başı olan 2 tane dolgun meme.