5 sene aradan sonra l-manyak alıp yine 6-7 sayfa çizdiğini görünce verdiğim paraya acıdığım, bu gibi durumlarda en sunturlusundan küfür saydırdığım şahsiyet. lemanyak'ı 5 senedir almamamın en büyük sebebi. hadi böyle kötü adamı tutuyorsun kadroda, peki ne diye 10 sayfa çizdiriyorsun? almıyorum tekrar.
aynı durum lombak'taki tuğçe ve çöp şerbeti olayı için de geçerli. çizerinin adı andaç bilmemne idi. almıyorum, almayacağım.
kötü ötesi bir çizimi olan, rezalet konular bulan, kendi yarattığı başarısız konseptlerin içinde (mesela hatıralar geçidi. arkadaş insan hiç mi sandık içi okumaz. "ulan demek ki bu iş böyle yapılırmış" demez..) boğulmaktan kurtulamamış l-manyak çizeri...
şahsen ben para verdiğim dergide (ki artık kendisi sayesinde almıyorum l-manyak), iğrenç rüya tabirleri, atmasyon anılar, kişisel (ve "ben uydurmayım" diye bağıran) seks maceraları, narsizm kokan saçma salak "sinirliyim olm ben" tavırlarından daha fazla şey bekliyorum. mizah dergisi lan bu.
gitmiş ona kafa atmış, sonra berikiyle sevişmiş, sonra ötekiyle kavga etmek için sözleşmiş, bıçak alıp şuraya gitmiş...
bana ne kardeşim? bize ne? mizahi olarak anlatmıyorsun ki sen bunları? kimsenin senin köşeni okurken güldüğünü, şaşırdığını, düşündüğünü filan görmedim.
sıradan ve yeteneksiz bir çizer memcoş. okuyorsa alınmasın ama, sıradan ve başarısız. sanki süper işler çıkarıyormuş gibi yıllardır kendini tekrarlaması da cabası. herkesin yeteneği olacak diye bir kaide yok, ama bu kadar kötü olduğunu kendi nasıl farketmiyor anlamıyorum.
hem bizim, hem de kendisinin ruh sağlığı için gitsin tekel büfesi filan açsın, sigara alalım kendisinden. ama allah aşkına dokunmasın kağıda kaleme.. beynim acıdı.
bir lemanyak çizeri. mehmet coşkun adının kısaltmasıdır. hala duruyor mu bilmiyorum ama kuntizella adında birde kedisi vardı bunun. her telden konular anlatırdı 'hatıralar geçidi' adını taşıyan bölümünde... yazlık helva tadında, hafif, hoş bi bölümdü kendileri... :)
cok eskiden okuduğum bi macerasında üflenti bir astronot uzayda esrar içmeye karar veriyordu. diğer astronot arkadaşını ikna ediyor ve ertesi gün yeni keşfedilmiş bir gezegende esrar içmeye karar veriyolardı. bunların ikisi uzaya cıkıyor uzayda cigarayı içiyor ve yercekimsiz ortamın da etkisiyle kafları tabiri caizse göt gibi oluyordu.
sonra kahramanımız merkezden kızmasınlar diye dravdan taş kum falan fıstık toplamak için arkadaşını gemide bırakıp oksijen tüpünü alıp gezegen yüzeyine çıkıyor, biraz dolaştıktan sonra iki adet üflenti uzaylıyla karşılaşıyordu! muhabbetlerine kulak kabartıyor, o gezegende acayip güzel cigara yetiştiğini öğreniyor ve o üflenti uzaylıların peşine takılıyordu. gide gide bir esrar tarlasına varıyorlardı. uzaylılar tarlada cigaralarını içerken kahramanımız "cigara yanıyorsa demek ki burda oksijen de var!" diye düşünüp, uzaylıların gitmesini bekliyordu. uzaylılar tarlayı terkedince kahramanımız derhal oksijen tüpünü çıkartıyor ve esrar sömeklerine doğru koşuyordu.
bu arada gemideki arkadaşı kahramanımızı merak ediyor, ve aramaya çıkıyordu. uzun aramalardan sonra kahramanımızı oksijen tüpünü cıkarmıs halde bir kraterin ortasında ölü buluyordu.
ve nihayet astronot olacak o üflenti müptezelin, göt gibi kafayla yerçekimsiz ortamda hanüsünasyona bağladığı, üflenti uzaylılar gördüğünü zannedip tüpü kafasından cıkarınca, mortoyu cektiğini öğreniyorduk.
bu adam eskiden güzel çizerdi. ama sanırım artık malzemesi kalmadı.
bursa halı sahalar bize dar zirvesi'nin has futbolcularından biri olan yazarcan. muhabbetine doyulmayan, bir dahaki zirvede daha fazla muhabbet geyik çevrilmesi dileğiyle.
ilk golü atarak arkadaşları forma giyme derdinden kurtaran yazar. iyi adamdır. ilk başlarda kim olduğunu karıştırsam da sonradan anladım. meyhanede solumda oturan yazardı; yamulmuyorsam.
bir sonraki zirvede daha cok muhabbet edip daha cok tanimak istedigim yazar.
bursa halı sahalar bize dar part 10 zirvesinde mevkilerimiz cok farkli oldugu icin pek iletisimde kalamadik. bir dahaki zirvede bu iletisim acigini kapatmak dilegiyle, saygilar.