yılların yorgunluğumu gözlerine vurmuş yoksa hep mi böyleydi çözemiyorum ama ölü balık gibi bakışlara sahip bayan.
ayrıca 2009 *adana altınkoza daki şu görüntüsü ders niyetine okullarda okutulmalı yemin ederim.
Uzun yıllar Amerika'da kalıp Eric Morris metodunu hatm ettikten sonra Levent'te açtığı stüdyosunda Sinem Kobal, Ebru Akel gibi ünlü isimlere "oyunculuk-nefes-diksiyon" adı altında dersler veriyor tecrübelerini aktarıyor-paylaşıyormuş.
nedenini bilmediğim bi şekilde hastayım ben bu kadına yahu. öyle oyunculuğu için falan da değil yani. öyle dümdüz bi nedeni yok gibi sanki. ayrıca bana göre hayatımda gördüğüm en güzel kadınlardan biridir zat-ı alileri. aslında güzellik değil de başka bişey bu kadında ki şeytan tüyü var sanki. hem çok karizmatik hem çok sempatik hem de çok çekici. bildiğin 3ü bir arada. ayrıca ben bi kadına niye bu kadar iltifat ediyorum onu da anlamış değilim. anneeee ben lezbiyen olmam şimdi dimi? hayır, hayır bu iltifatlar çok masumhane.
(bkz: bu parçada yazarın kafası karışmış)
Meltem Cumbul zor bir doğumla dünyaya gelmiş, doğduktan hemen sonra da kalbi durmuştur. Ama kararlı bir ruhu olduğunu o günden belli eder, aile bebek öldü diye yasa boğulmuşken, o bir süre sonra mırıl mırıl sesler çıkarmaya başlar. Küçük kız zamanla hem sevimliliği hem de afacanlıklarıyla ablalarının ve mahallenin ilgi odağı haline gelir. "Bir tiyatro sahnesine benziyordu." dediği evlerinde sürekli ortadan kaybolur. Bazen de kaçarak yürekleri hoplatır. kaçma sebepleri çeşit çeşittir. Beş yaşındayken, bir misafir "büyü de seni oğluma alayım, bize gelin gel" deyince korkudan kendini kilerdeki dolaba kapatır ve bir gün boyunca ortaya çıkmaz.