gördüğün yerde mümkünse topukları yağlayarak kaçılası, merhaba dediğin an da bile hemen mahkemeye başvurup, 'bana merhaba dedi, selamünaleyküm demedi öyle demesi gerekirdi' diyerek bile dava açması muhtemel,tırsılası,korkulası,pişkin,dedikoducu,yalaka,emin çölaşan'ın, ve maalesef yıllardır ankara'lıların, ayrıca allah'ın, belası biri....
emin çölaşan ile tgrt haber de katıldığı bir program kozlarını ortaya dökmüştür.belediye başkanı sıfatını unutup çocuk gibi sinirden kızarmış ve adeta mat olmuştur.
az önce evimizin önünde son model bir lüks mercedes ve koruma konvoyuyla geçen belediye başkanı, kendisinin beni duyma imkanı olsa ya da gözgöze gelsem hemen mevzuya girip:
-küresel ısınmaya bağlayıp susuzluğu örtpas ediyorsunuz aha al sana sağanak yağış, dünyanın yağmuru yağdı şimdi niye dolmadı barajlar küresel satış yüzündenmi?
öncelikle;
bir insanın ardı ardına bir kaç dönem belediye başkanı seçilmesi tesadüfle açıklanamaz.
ankara'da yaşayan insanlardan çok, ankara dışında yaşayan insanların tepkisini çekmeyi enteresan bir şekilde başarabilen ankara büyük şehir belediyesi başkanıdır.
bugüne kadar verdiği restaurant heykeli gibi vaadleri yerine getirmemiş olsa da, istanbul yolu tehlikeli yollar üzerine pek çok üst geçit yapmış, aynı zamanda ankara nın gelecekteki trafik sorunlarına önlem olarak stratejik noktalarda köprü, alt - üst geçit, yol yaptırmıştır. piknik yapacak ağaç altı olmayan ankara insanına göksu, mogan, harikalar diyarı gibi projelerle bu tip olanaklar sağlamıştır. otobüsleri yenilemiş ve modern çağa yakışır, insani şekilde seyahat edilir hale getirmiştir. görsel güzellik olarak yaptırdığı havuzu otu böceği sayıp dökmeyeceğim.
fakat belirtmekte fayda varki, ağırdan alına alına umudun kesildiği metro projesini 10 yıl evvel büyük bir hızla hayata geçirmiş ve on yıl evvel kızılay-batıkent metro hattını açmıştır. halen büyük bir hızla diğer metro projeleri hayata geçirilmektedir. aynı zamanda artan su ihtiyacı ve azalan su rezervlerine önlem olarak bahçe sulamalarını yasak etmiştir. bunun yerine su parasından çok çok daha az bir bedel ödeyerek su tankeri getirtip (belediyenin hizmeti) bağınızı bahçenizi sulatırsınız. su abonelerine de belli bir kota aşıldığı zaman ceza uygulanacağını belirterek bir nevi su israfına mani olmaya çalışmıştır. aynı zamanda her hafta göksu parkta kanal a ekranlarına çıkar soru cevaplar, duyuru yapar, projelerin durumundan gidişatından ve yeniliklerden bahseder.
şimdiye kadar sol partiler dışında hiç bir partiye oy vermeyen pek çok insan hizmetlerinden memnun olduğu için, siyasi parti ayrımı yapmadan oyunu bu şahsa vermektedir.
meşhur emin çölaşan ile ilgili diyaloğundan bahsetmek gerekirse evvela; istanbul onca sorunun altında ezilir, insanları trafik diye feryat ederken istanbul da yaşayan emin çölaşan neden ankara ile bu kadar ilgilenmektedir. yüzyıllar evvel ted kolejinden mezun olduğu için mi?
program esnasında melih gökçek emin çölaşan a; 1994 senesinden itibaren her iki tarafında kendilerinin ve ailelerinin;
banka hesaplarının, hesap hareketlerinin, mal varlıklarının araştırılma yetkisini ve araştırma sonuçlarını halkla paylaşma yetkisini kanal yönetmenine vermesini teklif etmiş bu teklife imza atmış fakat emin çölaşan bu teklifi reddetmiştir.
ikinci bir teklif olarak melih gökçek; "madem benim çok malım mülküm var sorgusuz sualsiz ikimizin malları birbirimize verilsin benimkileri sen al seninkileri ben" demiştir, tekrar reddedilmiştir.
bir köşe yazarı ile bir belediye başkanı arasında çekişme neden yaşanır veya bir yazar maaşıyla sahip olunamayacak lüksün hesabını kimse sana sormazken sen neden ortaya çıkar ukalalık yaparsın bilinmez. banka hesabındaki dudak uçuklatan paranın nerden geldiği sorulur, gevrek gevrek gülümser o kadar param yok der, bahsi geçen paradan 1000 ytl düşük rakam verirsin bu kadar param ver dersin dalga geçer gibi. ama sen köşe yazarısındır, istediğin kişiye hesap sorar, ibne der, racon kesersin.
emin çölaşan, melih gökçek'in hayatında bir tek işe yaramıştır o da; hakaret ten kaynaklı maddi manevi tazminat davasından alınan parayla ankara nın fakir semtlerindeki çocuklara top bisiklet alındığı zaman.
ortada bir gerçek vardır;
bir insanın bir kaç dönem başkanlık yapması tesadüfle açıklanamaz.
bundan bir önceki yerel seçimlerde ankaralının oylarını "ankaranın 7 harikası" ile alacağını vaadedip bunların bildiğim kadarı ile hiçbirini gerçekleştirmemiştir. projelerini sıralayacak olursak:
1- samsun yolu tarafına atatürk heykeli; içi müze, kütüphane ve kitap satış yeri olacaktı.50 metre boyunda. melekette müzeler yeterince geziliyormuş gibi bir de konusunu merak etmekteyim müzenin. (bkz: uçuk belediye projeleri müzesi) (bkz: geçit projeleri müzesi)
2- eskişehir yolu tarafına nasreddin hoca heykeli; içi eğlence ve iş merkesi olarak pplanlanmıştı. 50 metre boyunda. galiba eşeğin s.kinin altında bir de havuz vardı yanlış hatırlamıyorsam; kaçıracak suyun kolay temin edilebilmesi için.
3- istanbul yolunun olduğu tarafa ise yine 50 metre boyunda fatih sultan mehmet heykeli; içi müze, bir çok tesis ve sarığın içinden ankaranın izlenmesi için seyirlik alan.* bir insan düşünün ki üzerine çöken sis yüzünden göremediği şehri izlemek için 50 metre yukarı çıksın. benim evim yüksekte birşey gözükmüyor yemin ederim.
4- konya yolu üzeine kurulacak olan son heykel semazen ise içinde 7 katlı restoran ve her katında ayrı bir bölgemizin yemekleri olacaktı.*
yiyin efendiler yiyin, bu içaçıcı sofra sizin;
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! demiş tevfik fikret herhalde bunun için.
5 numaralı uçuk fantezisi ise ankara kalesine dikilecek olan 180 metrelik* bayrak direğiydi. bu bayrak direğini ise heralde bir zafer işareti olarak dikecekti kaldırdığı genelevlerden sonra bentderesindeki. etrafındaki gecekondular değilde devletin yaptırdığı genelevler bozuyor resmin tamamını.
6 numaralı vaadi ise daha bir ilginç olan melih gökçek havaaalanı yolundan gelirken gözüken görüntüden muzdarip olduğundan gecekonduları yıkacak ve ışıklandırma ile bir savaşı hatırlatacaktı gelen konuklara.
son vaadi ise yanlış hatırlamıyorsam peluş hayvanlar koyup açık hava hayvanat bahçesine çevirmekti şehrin bir kısmını. hayvanların seslerinin çıkabileceği hoparlör bile koyacaktı; kendilerinin* çıkaramadığı sesleri çıkarması için.
bugün ise televizyona çıkmış milletten* heasp soruyorken; hiç utanma duygusu olmayan biri gibi sırıtabiliyorken, televizyonda bu vaatlerinin hesabını vermesi gerekir diye düşünüyorum. yanlış anlaşılmasın sakın; bu vaatlere kanıpta oy verdiğimden değil bu hesap istemem benim. benim istediğim hesap hiç bir vaadin yerine getirilmemesiyle ilgili. her tarafı alt üst geçit doldururken, açılışlara belediye bütçesinden karşılanan konserler* düzenlerken veya işi gücü bırakıp şahsi meselesine dönüştürdüğü bir gazeteciyle televizyonlara çıkıp kavga etmesi beni ilgilendiren kısmı bu adamın.
ne iş yapar bilmiyorum ama bu adam yakında başımıza cumhurbaşkanı bile olur. kurduğu partiden * dönüp tekrar ankara büyükşehir belediye başkanı olması nasıl bir siyasi çevikliği* olduğu konusunda bize bir fikir verebilir sanırım.
türk siyasetinde artık klasikleşmiş bir durum. Bütün başarısızlıklara yolsuzluklara rağmen,göz boyama ve gösteriş yatırımları ile 3. dönemini yaşayan başkan. (bkz: Takım tutar gibi parti tutmak) sözü bu durumu en iyi şekilde açıklar sanırım.
emin çölaşan'la katıldığı tartışma programından inciler:
" Melih Gökçek yakaladı mı bırakmaz. birkaç el enseden sonra tuş."
" Bunlara alışacaksın emin, ya da ben alıştıracağım. çünkü ben senin belediye başkanınım."
"Bak emin bunları köşende tıklamazsan seni televizyonda öyle bir tıklayacağım ki yüzyıl akılda kalacak."
Bu diyaloglar böyle sürdü gitti,çok güldüm çok...
emin çölaşan'ın kendisine i.melih demesinden rahatsızlık duyan belediye başkanı. oysa kendi dememiş midir canlı yayında "çok şerefli bi adım vardır" diye.
cumhuriyetimizin kalesi ankara'nın başına yıllardır çöreklenmiş, bir türlü çekilmeyi düşünmeyen koltuk sevdalısı kimsedir. usta gazeteci emin çölaşan hakkında açıkladığı belgelerin en ciddisi(?) hocanın cinsiyetinin kütükte kadın olarak göründüğüdür ki internet ortamında söz konusu bilgiler nüfus kütüğüne girilince karşımıza ''erkek'' ibaresi çıkmaktadır. hal böyle olunca bendenizde melih gökçek e küfretmek için ''kadın olmayı bir hakaret etme vesikası olarak kullanmasını mı'' yoksa ''açıkladığı en ciddi(!) belgenin bile kolpa olmasını mı'' kullanayım bilemiyorum.
ankaraspor'un Türk statüsünde oynatmaya başladığı manevi oğlu gökçek wederson'la mutlu mesut bir hayat yaşamasını dilediğim, ancak wederson'un kirvesi olup olmayacağını da merak ettiğim biri.
