öncelikle;
bir insanın ardı ardına bir kaç dönem belediye başkanı seçilmesi tesadüfle açıklanamaz.
ankara'da yaşayan insanlardan çok, ankara dışında yaşayan insanların tepkisini çekmeyi enteresan bir şekilde başarabilen ankara büyük şehir belediyesi başkanıdır.
bugüne kadar verdiği restaurant heykeli gibi vaadleri yerine getirmemiş olsa da, istanbul yolu tehlikeli yollar üzerine pek çok üst geçit yapmış, aynı zamanda ankara nın gelecekteki trafik sorunlarına önlem olarak stratejik noktalarda köprü, alt - üst geçit, yol yaptırmıştır. piknik yapacak ağaç altı olmayan ankara insanına göksu, mogan, harikalar diyarı gibi projelerle bu tip olanaklar sağlamıştır. otobüsleri yenilemiş ve modern çağa yakışır, insani şekilde seyahat edilir hale getirmiştir. görsel güzellik olarak yaptırdığı havuzu otu böceği sayıp dökmeyeceğim.
fakat belirtmekte fayda varki, ağırdan alına alına umudun kesildiği metro projesini 10 yıl evvel büyük bir hızla hayata geçirmiş ve on yıl evvel kızılay-batıkent metro hattını açmıştır. halen büyük bir hızla diğer metro projeleri hayata geçirilmektedir. aynı zamanda artan su ihtiyacı ve azalan su rezervlerine önlem olarak bahçe sulamalarını yasak etmiştir. bunun yerine su parasından çok çok daha az bir bedel ödeyerek su tankeri getirtip (belediyenin hizmeti) bağınızı bahçenizi sulatırsınız. su abonelerine de belli bir kota aşıldığı zaman ceza uygulanacağını belirterek bir nevi su israfına mani olmaya çalışmıştır. aynı zamanda her hafta göksu parkta kanal a ekranlarına çıkar soru cevaplar, duyuru yapar, projelerin durumundan gidişatından ve yeniliklerden bahseder.
şimdiye kadar sol partiler dışında hiç bir partiye oy vermeyen pek çok insan hizmetlerinden memnun olduğu için, siyasi parti ayrımı yapmadan oyunu bu şahsa vermektedir.
meşhur emin çölaşan ile ilgili diyaloğundan bahsetmek gerekirse evvela; istanbul onca sorunun altında ezilir, insanları trafik diye feryat ederken istanbul da yaşayan emin çölaşan neden ankara ile bu kadar ilgilenmektedir. yüzyıllar evvel ted kolejinden mezun olduğu için mi?
program esnasında melih gökçek emin çölaşan a; 1994 senesinden itibaren her iki tarafında kendilerinin ve ailelerinin;
banka hesaplarının, hesap hareketlerinin, mal varlıklarının araştırılma yetkisini ve araştırma sonuçlarını halkla paylaşma yetkisini kanal yönetmenine vermesini teklif etmiş bu teklife imza atmış fakat emin çölaşan bu teklifi reddetmiştir.
ikinci bir teklif olarak melih gökçek; "madem benim çok malım mülküm var sorgusuz sualsiz ikimizin malları birbirimize verilsin benimkileri sen al seninkileri ben" demiştir, tekrar reddedilmiştir.
bir köşe yazarı ile bir belediye başkanı arasında çekişme neden yaşanır veya bir yazar maaşıyla sahip olunamayacak lüksün hesabını kimse sana sormazken sen neden ortaya çıkar ukalalık yaparsın bilinmez. banka hesabındaki dudak uçuklatan paranın nerden geldiği sorulur, gevrek gevrek gülümser o kadar param yok der, bahsi geçen paradan 1000 ytl düşük rakam verirsin bu kadar param ver dersin dalga geçer gibi. ama sen köşe yazarısındır, istediğin kişiye hesap sorar, ibne der, racon kesersin.
emin çölaşan, melih gökçek'in hayatında bir tek işe yaramıştır o da; hakaret ten kaynaklı maddi manevi tazminat davasından alınan parayla ankara nın fakir semtlerindeki çocuklara top bisiklet alındığı zaman.
ortada bir gerçek vardır;
bir insanın bir kaç dönem başkanlık yapması tesadüfle açıklanamaz.
az önce evimizin önünde son model bir lüks mercedes ve koruma konvoyuyla geçen belediye başkanı, kendisinin beni duyma imkanı olsa ya da gözgöze gelsem hemen mevzuya girip:
-küresel ısınmaya bağlayıp susuzluğu örtpas ediyorsunuz aha al sana sağanak yağış, dünyanın yağmuru yağdı şimdi niye dolmadı barajlar küresel satış yüzündenmi?
emin çölaşan ile tgrt haber de katıldığı bir program kozlarını ortaya dökmüştür.belediye başkanı sıfatını unutup çocuk gibi sinirden kızarmış ve adeta mat olmuştur.
gördüğün yerde mümkünse topukları yağlayarak kaçılası, merhaba dediğin an da bile hemen mahkemeye başvurup, 'bana merhaba dedi, selamünaleyküm demedi öyle demesi gerekirdi' diyerek bile dava açması muhtemel,tırsılası,korkulası,pişkin,dedikoducu,yalaka,emin çölaşan'ın, ve maalesef yıllardır ankara'lıların, ayrıca allah'ın, belası biri....
her ne kadar hitabetini beğensem de, oğluna taksim ettiği villadan ötürü hazmedemediğim insan. bazen tartışırken, karşısındaki kalemşörlere güzel ayarlar verirken hedonizme gönül verdiğini düşünüyor insan ama tabi danışıklı bir dövüş de olabilir bu,ki hiç yakışmaz kendi tabiriyle bu mümtaz başkana...
Ankara'da bulduğu her deliğin içinden su fışkırtarak göz boyamaya çalışan, kaçak elektrik kullanımını engellemek için -komşunu bize ispiyonla karşılığında şunu al- şeklinde broşürler bastırıp evlere dağıtan, samimiyetine bir türlü inanamadığım insan.
son günlerde birçok şehirde billboardları o güzel nur yüzü süslüyor. ben de rahat huzurlu refah dolu nefesimi alabiliyorum.
bu güzel yüzünü göstermesinin sebebi, beyefendinin 19 temmuz akşamı tgrt haber'e konuk olacak olmasıymış. belediyenin parasıyla türkiye'nin tüm şehirlerinde bu lüzumsuz reklamı vermesi yine her şeyi gün yüzüne çıkarıyor. kötü huylarını yani.
böyle bir dönemde, ankara halkının tüm kesimine hitap etmesi gereken bir belediye başkanının şov yapması ne kadar doğrudur acaba?
22 temmuz öncesi başkentli seçmeni germemek adına su kesintisini ağustosa erteleyen adam.
kardeşim madem suyumuz kalmadı, zamanında neden önlem almadın? barajdaki su seviyesi 1 günde mi % 7 ye geriledi?
başkentin belediye başkanlığına yakışmayan adam.
küçük hesaplar peşinde koşan ve sırf çok konuşmakla emin çölaşan a ayar verdiğini sanan metabolizma.
