sırrını açıklığa kavuşturmak için;
avrupalı devlet adamları stalin e sormuşlar: nasıl oluyorda tüm yaptıklarınıza rağmen halkınız hala sizi seviyor ve destekliyor?
göstereyim demiş stalin. bir tavuk istemiş önce. tavuk gelince tüm tüylerini yoldurmuş ve dışarı atın demiş. buz gibi soğukta tüysüz cılcıbıldak kalan tavuk gerisin geri kapıya hücum etmiş, içeri girmek için çırpınıp durmuş. içeri aldırmış tekrar tavuğu. ardından çok az yem atmış yakınına. tavuk hemen atlamış, gagalamaya başlamış yemi. bitince stalin e bakmış, gerisini beklemeye başlamış. biraz daha yem vermiş stalin, bu sefer yemi kendi ayaklarının dibine dökmüş. tavuk hemen gelmiş o yemi de yemiş. sürtünmeye başlamış stalin'e kedi misali. minnettarlığını göstermiş. stalin gülmüş ve;
-şimdi anladınız mı beni nasıl sevdiklerini? **
botaş'a doğalgaz paralarını ödememektir efendim. Bu sayede elince o kadar çok para birikir ki, bütün çevresine yedirse de, ankaranın her bi köşesine asfalt dökecek parası kalır.
bunun sırrı yıllar önce atalarımız tarafından çözülmüş ve bir özlü söz ile bugünlere gelmiştir.
şöyle ki: "deveyi diken, adamı . . " felsefesi!
demek ki ankara halkı öbür yanağını çevirmiş: " hele pokunu yediğim gel bir de bu yanağıma çak" demiştir.
peki şemsi belli malatyalı şair, yazar ne demiş yıllar önce?
angara'ya ses getmir
biz getmeğe guvvatımız heç yetmir
malımız yoh
yolumuz yoh
angara'ya ses verecek dilimiz yoh
ganadımız, golumuz yoh
bu ne biçim memlekettir, hoy babov?
(bkz: anayaso)*
ankaralı(çoğu diyelim şansal) seviyor bu adamı kardeşim. ne yapalım? bence bunu kabullenmek en iyisi. bir de medya gazıyla ankara dışındakiler yorum yapmasın artık. halkı hakir görmesin. bidon kafa falan... entelektüel(geçinen) çevre millete bu şekilde bakmasın. hep ters tepiyor çünkü...