tanım: seviyesiz ithamlara maruz kalmış insnalardır.
demokrasiye inanan insanların birbirine saygı duyması gerekirken böyle birbirlerini oy verdiği aday ya da partiye göre sınıflandırması son derece yanlıştır. sonuçta kimse vatan haini değil. kimse ülkesinin ve/veya yaşadığı şehrinin daha boktan olması için seçmiyor kimseyi. teşhisler aynı. tedavi yöntemleri farklı.
umuyorum günün birinde hayran kaldığım olgun demokrasilerdeki gibi adaylar birbirlerinin altını kazmak yerine projelerini anlatarak seçim propagandası yaparlar. Tayyip erdoğan da Deniz Baykal da Kılıçdaroğlu da Topbaş da Gökçek de karayalçın da... hepsi için geçerli bu söylediklerim. ve tabi ki bundan sonra gelecek tüm siyasi adaylar için de geçerli. umarım halka projelerin anlatıldığı günleri görürüz.
Ya seçim zamanı sarhoş olmuş kendinde olmayan yazarlar ya da un, şeker, para, altın, beyaz eşya vb. şeylere kanan oyunu satmış yazarlardır.Veya hiç olmadı bir akrabası falan vardır kesin.
çankaya da yaşayan biri olarak ve ankara nın her bir yerini melih öncesini ve sonrasını da iyi bilerek söylemeliyim ki iş inada bindiği için melih dördüncü kez seçimi kazanmıştır. aslında oyları melih in mi yoksa ak partinin mi aldığı da tartışmaya açık bir diğer konudur melih "hizmet" vermişse bugüne dek görevini yerine getirmiştir.tabi ki de köprü de yapacaktır kavşak da. çankaya halkı olarak bizim yaşadığımızı iki parti arası sürtüşmeden dolayı sadece biz biliriz.
çıksın söylesin. kara murat benim desin. açıklasın neden vermiş. bitsin artık bu melih geyiği. hayır ankara nın söylemesi ayıp bir 5 senesi daha s.kilmiş biz sonrasında pozisyon yorumluyoruz.
yolsuzluğa göz yummuş, hırsıza çanak tutmuş yazardır. umarım aileden zengindir. hele bir de işsizse, yoksulsa bu zat, bu saatten sonra sikimde bile olmayacaktır. herşeyi haketmiştir.
(bkz: alışmış kudurmuştan beterdir.)
edit : arkadaş niye eksiliyorsun, ne var yani bu entryde? kendisine oy verdin diye bu kadar ezileceksen üzülme 5 yıl daha dayan. bir sonraki seçimlerde bu sözüm sana olmaz.)
kendilerine küfrettiğim için hakkında yazdıklarım silinen varlıklar. kendimi tutarak tekrar yazıyorum:
muadillerini ankara'nın her yerinde görebileceğiniz yazarlardır.
bu kişilere göre x kişi zamanında yapımına başlanıp, seçim zamanına denk gelmesi itibariyle yapımı melih gökçek'in zamanında tamamlanan her şey melih gökçek'in başarısı ve hizmetidir. melih gökçek, bu açılışlarda üzerinde "i. melih gökçek" yazılı toplar dağıtarak, halka bunu bir güzel öğretmiştir.
"su yok arkadaş, duş alma, kafanı yıka" ve "su yok, tatile git" önerilerini dikkate alıp yaz aylarında susuzluktan "e bu bahaneyle tatil yapıyoruz" mantığıyla hoşnut kalmış kişi de olabilir. ayrıca tasarrufu öğretti melih gökçek, "ben mesela, duş alırken altıma bir kova ya da leğen koyuyorum, o suyu farklı yerlerde değerlendiriyorum" dedi. e iyi yine melih gökçek, sen duş alırken değerlendirecek su bulabiliyormuşsun. bulamayan ne yapacak? gelir senden kovayla su isteriz artık.
medyanın karalama kampanyasıymış. hizmet alıyormuş. su diye içirilen zehiri, şehrinin içindeki üç beş yeşilliğin de elinden alınıp, yerine içi banyo tipi fayanslarla, kuğu resimleriyle bezenmiş köprüleri, en güzel havalarda ağaçların arasında yürüdüğümüz geniş kaldırımların 50 cm'e inceltilip üzerine adım başı kocaman elektrik direklerinin dikilmesini, trafik lambasının 15 metre ilerisindeki üst geçitleri (ki asansörsüzdürler, yani bedensel engelli insanlar için olduklarını varsayamayız), her saat lambaları yanan, suları akan şelaleleri, havuzları hizmetten sayıyorsan sike sürülecek aklın yok, kusura bakma. susuz kaldığın zaman da şelalede duş alırsın artık.
ankara'da yolcu servisleri yok. ankara metrosunda düzenli paso kontrolü yapılan tek yer aşti durağı. metro bir satten sonra çalışmıyor, o saatlerde otobüs de yok, dolmuş bulmak da çok zor; ki aşti ise burası, her gelenin dolmuşla gideceği yere ulaşacak kadar ankara'yı bildiğini savunamayız. neye bineceğiz? taksiye. bu arada sana bir bilgi vereyim, aşti taksi melih gökçek'in oğlu üzerine kayıtlıdır. taşlar yerine oturdu mu? bu da mı komplo teorisi? su kesintisi olan yerlerde yine aynı oğulun su tankerlerinin gezinmesi gibi evet. değil mi?
çukurambar'a boylu boyunca dikilen elektrik direkleri. gece olduğu zaman hiçbiri yanmıyor. neden? başkan yine bizi düşünmüş, israf olmasın diye. e bu ışıklar yandığı zaman israf oluyor da, yanmayacak ışıklar dikildiği zaman hizmet mi oluyor? kafanız mı çalışmıyor arkadaşlar sizin?
"ankara'yı görmek istiyorsan, çankaya'ya değil, sincan'a, fatih'e, keçiören'e gideceksin". çünkü seçim sonuçlarından sonra olumlu yönde değişen yerler oralardır. nasıl mı? tabii ki de şelaleler yardımıyla. ankara'yı görmek istiyorsan oralara gideceksin, çünkü seçim sayımları yapılırken, oralarda elektrikler asla kesilmez.
