öncelikle başlık karakter sayısını aştığı için tam giremedim. başlığın aslı şudur: i.melih gökçek burhan kuzu telefon görüşmesi skandalı.
sayın i.melih gökçek pek değerli 'abi'sini arayıp almış olduğu cezadan ötürü yasanın değiştirilmesini istiyor. tabi bu memlekette komisyonlar yok, uzmanlar yok. yasa çıkartmak için tanıdığın olması yetiyor. bir telefonla 'abi benim ceza vardı o işi bi hallet' diyip yaşamına devam edebiliyorsun.
bu skandal, akp hükümetinin faşizanlığını ortaya koyan en büyük belgedir. ve melih denen saygıdeğer(!) insanın da ülke üzerinde ne kadar etkin olabildiğinin göstergesidir. ulan adam telefon açıp yasa değiştirtiyor lan! hangi ülkede yaşıyoruz biz? ulan hepi topu kıçıkırık bir belediye başkanısın lan sen. dünyanın hangi ülkesinde hangi yerinde görülmüş hatırla, riyayla, ricayla yasa çıkartıldığı? melih'in elinde ne gibi bir koz var da meclis adalet komisyonu başkanı burhan kuzu, melih'in isteğini ikiletmeden yapacam diye garanti veriyor? ne gibi karanlık işler çeviriyorsunuz, perde arkasında neyin pazarlığını yaptınız da muhterem(!) bir belediye başkanının isteğini derhal yerine getiriyorsunuz?
ey vatandaş uyan! oyunu kimlere teslim ediyorsun? kimlere kendini yönetmesi için yetki veriyorsun? bu örnek ne ilktir ne sondur. bu ülkede akp var oldukça ısmarlama yasalar da çıkar, tayyip peygamber, padişah da ilan edilir, cemaatleri araştıran savcı* da gerekçe gösterilmeden tutuklanır. yani; akp ne isterse onu yapar. ses çıkaran, itiraz eden olursa ona da istediğini yapar.
not: ses kaydını ilk bulan ve gündeme taşıyan aydınlık dergisidir.
edit: bunu bile eksileyen var. gözlerinizi cehalet mi, yoksa elde edilecek ranttan size vaat edilen pay mı köreltti?
edit2: moderasyon isteği üzerine hakaret olan yerler düzeltildi.
akp'ye yakışır bir hadisedir. bu ülkede maliye bakanı naylon faturacı olur, bu ülkede taliban dizine kapanmış, cia'dan emir alan başbakanlar olur, bu ülkede 300 vekilden 100 küsür vekili dokunulmazlık dolayısı ile dosyası askıda bekleyen partiler tek başına iktidar olur ve demokrasi tellalı kesilir, bu ülkede oylar çalınır, bu ülkede ülkeyi bölme planına* eşbaşkan başbakanlar olur, bu ülkede....
- BOP'a eşbaşkan bir başbakana sahip olunması.
- Büyük israil Projesi'ne destek veren başbakana sahip olunması.
- BOP ve Büyük israil Projesi'ne katkılarından dolayı üstün cesaret nişanı alan başbakana sahip olunması.
- Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun 2 katının 6 senede yapılması.
- Dış borcun un yüksek seviyeye ulaşması.
- Açık havada mayo reklamının yasaklanması.
- Barzani'nin kardeş ilan edilmesi.
- 23 Nisan'da Kur'an okuma yarışmasının düzenlenmesi.
- ithalatın en yüksek seviyeye ulaşması.
- TC ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması.
- imamların bürokrat olması.
- ABD'de başbakanın pazarlanması.
- Türk askerinin başına çuval geçirilmesi.
- Halka hakaret edilmesi.
- Şehitlerin aşağılanması.
- TC ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması.
[url] http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/387871.asp [/url]
- Enflasyonun 4 katından fazla doğalgaz, 3 katından fazla elektirik zammı yapılması.
- Tekerlekli sandalye alan engelli vatandaşlara ilk defa ötv vergisi koyan hükümet olması.
- Tarıma verilen desteğin 1 yıl içinde 500 trilyona kadar gerilemesi.
- Eğitime ayrılan bütçenin en düşük oranlara inmesi. En son %0,07 idi ama ondan da kesinti yaptılar son bir kararla.
- Abdullah Öcalan'a "sayın" denmesi.
- Bir maliye bakanının kendisi ve oğlunun açtığı şirketlerde gerekli alımları yapması için ilgili alanda nokta atışı ile vergileri sıfırlayıp, işi bittikten sonra vergileri eskisinden de fazla arttırıp sektörde lider olması.
- Başbakan'ın oğlunun elmas/pırlanta işine girmesi ile bu mücevherlerden verginin sıfırlanması.
- En yüksek dolar bazında hazine borçlanma faizi: %27.6
- ilk kez cari açığın üstünde borçlanma yapılması
- En yüksek kişi başına borç: 7000 doları da aşmış durumda.
- ilk defa bir başbakanın memur sendikalarına "imf'yi ikna edin" demesi.
- ilk kez yunan kilise bankasının Türkiye'de banka alması.
- "iMF'ye ümmük sıktırtmam" deyip tarihin en ağır stand by anlaşmasının imzalanması.
- ilk defa domuzun kesimlik hayvanlar sınıfına alınması ve teşvik kredisi verilmesi.
-ilk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödenmesi.
- ilk defa bir başbakanın işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söylemesi.
- ilk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanınması.
- ilk defa bir Amerikan şirketinin vuku bulmuş 100 trilyon vergi borcunun affedilip silinmesi.
-ilk defa bir kanunun daha uygulanmadan değiştirilmesi. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile türk ceza kanununun daha yürürlüğe girmeden değiştirilmesi.
-ilk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verilmesi. (sanki petrolün 500 yıllık geleceği var)
- ilk defa petrolden alınan verginin %1'e indirilmesi. eskiden %12 idi.
- ilk defa petrol çıkarma tesislerinin yabancı mülkiyetine açılması.
- ilk defa petrol tesislerinde yabancı çalıştırabilmenin serbestliğinin kanunlaşması. önceden bir türk'e ait olmalıydı tesisler.
- ilk defa ülkeden çıkarılan petrolün tamamının %1'inin devlete verilerek kalanının memleket ihtiyacını umursamaksızın dışarıya götürülmesi. Önceden karadan veya denizden çıkarıldığına göre %50 ve %60'ının memleket ihtiyacına harcanması zorunluluğu vardı.
- ilk defa düşük faizli dış borcun yüksek faizli iç borç ile ödenmesi.
- ilk defa döviz sürekli düşerken döviz cinsi borçların tl cinsinden borca çevrilmesi.
- ilk kez israilli işadamına gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarılması.
- ilk defa bir başbakan baş danışmanının amerika'ya "bunu kullanın, dini inandırıcılığı işinize yarar, süpürge gibi atmayın" demesi.
- ilk defa zinanın suç olmaktan çıkarılması.
- ilk defa bir başbakanın ve dışişleri bakanının, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirmesi ve AB anayasasını imzalaması.
- ilk defa iletişim sektörünün tamamının yabancıların kontrolüne geçmesi.
- ilk defa bir iktidar "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" dedi ve "alıyorlarsa götürmüyorlar ya" dedi.
- ilk defa bir başbakanın Türkiye'de 36 etnik grup olduğunu söylemesi.
- ilk defa bir başbakanın "dini kullandık" demesi.
- ilk defa bir başbakanın Türk bürokratlardan evvel yabancı bürokratları bilgilendirmesi.
- ilk defa br başbakanın çiftçiye "gözünüzü toprak doyursun" demesi. Atatürk, "köylü milletin efendisidir" demişti.
- En yüksek işsiz sayısına ulaşılması.
- ilk defa Kuzey Kıbrıs'ın milli mesele/dava olmaktan çıkarılması.
- ilk defa bir başbakanın yapılan bir ihaleden önce uçak istemesi ve sonrasında mercedes'e razı olması.
- ilk defa bir başbakanın Kızıhaç'tan nişan alması.
- ilk defa bir başbakanın abd askerleri için sağ salim dönmeleri adına dua ettiklerini açıklaması. Bizim askerlerimize "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" demiştir.
- ilk defa enflasyon % 20 artarken, pancar fiyatları 99 kuruştan, 88 kuruşa indi.
- ilk defa fındık fiyatları, maliyetinin altına düştü.
- ilk defa bir başbakanın tarihsel haklarımızın olduğu ve türkmen bölgesi olan Kerkük için, Türkmenlerin bölgeden silah zoruyla Kürtlere devredildiği bir dönemde "Kerkük Iraklılarındır" demesi.
- Fındık fiyatları yüzünden fındık üreticilerinin en büyük mitingi yapması.
-ilk defa borcun gayrısafi milli hasılayı aşması.
- ilk defa şirketlerin yatırım istisnası kaldırılması.
- ilk defa bir cami, kiliseye çevrildi.
- ilk defa kiliseler ve havralar imar planında yer aldı.
- ilk defa bir başbakanınyahudi think tank kuruluşundan üstün cesaret ödülü alması
- ilk defa TBMM tarafından tezkere reddedilmesine rağmen, dışişleri bakanlığı genelgesi ile Amerikan savaş araç ve gereçlerinin Türkiye üzerinden Irak'a aktarılması.
- Tarımdan kopan insan sayısının ilk defa 2 milyonlara yaklaşması.
- ilk defa bir dışişleri bakanının Abd'nin Irak'taki katliamlarına, "Abd'nin Irak'taki başarısı başarımızdır" demesi.
tck' nın 240. yani " yasada yazılı hallerden başka hangi nedenle olursa olsun görevini kötüye kullanan memur derecesine göre bir yıldan üç yıla kadar hapsolunur" maddesinin melih gökçek' i rahatsız etmesinden kaynaklanan telefon görüşmesidir. gerçekler ortada, görüşmedeki diyaloglar her yerde o yüzden fazla söze gerek yok.
bu ülke çok değil az, biraz, minnacık demokratikleşiyor olsaydı bugün, i.melih ve kuzu burhan'ı görevinden edecek konuşmadır. neredesiniz lan demokrasi şampiyonu sıpalar. yazsanıza iki cümle şuraya..
görüşme kayıtlarından bir bölüm;
Melih Gökçek: 240'tan yargılıyorlar beni şimdi. 240 dediğiniz kanunda sayılmayan haller. Ben ne bileyim kanunda sayılmayan hallerin şey olduğunu abi ya.
Burhan Kuzu: Çorba gibi maydanoz gibi bir şey işte.
M.G: Abi şunu yapamaz mısınız, yani bu 240'ı 3 ay 6 aya indiremez misiniz abi ya?
B.K: Cezasını mı?
M.G: Evet?
B.K: O zaman faydası ne öyle olunca?
M.G: Abi 3 aydan 6 aya olunca, belediye başkanları bu cezayı alıyor, paraya çevriliyor, belediye başkanlığı süresi de gitmiyor. Mahkum olup içeri atsa, 2 ay gidip yatıp geliyorsun ondan sonra işine devam ediyorsun.
B.K: Hıııı. 5-6 ay diyorsun, olabilir... Şu an ne kadar ki, onun şeyi.
M.G: 1 seneden 3 seneye...
B.K: Çok...
M.G: Tabii çok abi, o kadar saçma ki, adam bankayı soyuyor 3 sene, ben 240'tan, keyfi muameleden, şundan bundan 3 sene. Olur mu böyle bir adalet?
B.K: Şu anda bana gelen 140 dosya var, bizim milletvekillerinin. Aşağı yukarı 50 küsuru, 60'a yakını bu 240...
M.G: Bu 240'ı, milletvekilleri hangisi, kaç tane varsa bir bana çıkartsana. Ben onları bir fitilleyeyim.
B.K: Var, var ben sana listesini vereyim onun.
M.G: Abi bir zahmet abi ya. Bir fitilleyeyim de 3 yıldan 6 aya indirelim bunu.
B.K: Doğru, doğru bir onun üzerinde durmak lazım. Orada icabında 240'tan yargılanan milletvekilleri gidip konuşabilir.
M.G: Konuşsunlar abi. Konuşsunlar arkadaş, 'böyle ceza mı olur' desinler.
B.K: Bilhassa belediye başkanları için çok zor bir ceza o.
M.G: Ben onun kulisini iyice de yaparım ortalığı ayağa kaldırırım. O listeyi ver bana.
B.K: Veririm, veririm... Onu bir ara şey yapalım. Bu hafta bizi bu dokunulmazlıklar var.
M.G: Ne yapıyorsunuz abi dokunulmazlığı?
B.K: Yıl sonuna bırakacağız, başka ne yapacağız.
M.G: Bırakın tabii abi ne yapacaksınız ya.
B.K: Şimdi bunlara güvenilmez.
M.G: Tabii abi boş verin siz.
B.K: Bizim arkadaşlar 'suçum yok'... Bakan nerede kardeşim.
M.G: Bravo işte meseleyi çözmüşsün.
B.K: Bakan nerede kardeşim, kaldırıp atacak seni adam, bak anlamıyor zaten. Anayasanın verdiği bir hakkı niye kullanmıyorsunuz?
M.G: Tabii...
B.K: Git yargılan...
M.G: Ben de diyorum ki, biz belediye başkanlarına da verin aynı yetkiyi? Niye vermeyecekler?
edit : yeniden okudum da, şöyle diyor gökçek kuzu'ya: "Abi 3 aydan 6 aya olunca, belediye başkanları bu cezayı alıyor, paraya çevriliyor, belediye başkanlığı süresi de gitmiyor. Mahkum olup içeri atsa, 2 ay gidip yatıp geliyorsun ondan sonra işine devam ediyorsun."
adam ceza alacak, yatacak, çıkacak, görevine devam edecek! bunun planlamasını yapıyor!
biz de kalkmışız 'istifa etmeli' diyoruz. aşmış adamlar bunlar, ar damarları çatlamış!
eğerki bu konuşma chp veya mhp'li vekil ve belediye başkanları arasında yapılsa(dikkat ediniz bu kadar net ve kesin,bildiğin konuşuyorlar lan önünde gerçek yani herşey,iddia filan değil)ak parti zihniyetliler tarafından topa tutulacak skandal görüşme olurdu.Fakat görüşmenin tarafları akpartiden öne çıkan 2 isim olunca işin örtpas edilme,buna misilleme gelme ihtimalide büyüyor tabiki.Umudumuz bu sefer insanlarca gerçeklerin görülmesi,zira tekrar etmek gerekirse bu bir iddia değil ispattır,bunda bir suç veya ahlaksızlık yok demekte bundan daha büyük ahlaksızlıktır.Çünkü melih gökçeğin burada yasaları kendi çıkarı için değiştirmeye çalışması ve bakanında buna olumlu yanıt vermesi söz konusu.
Birde hernekadar bazı gerçekleri ortaya çıkartmış olursa olsun yasal dinleme olmadığı taktirde(ki öyle gözüküyor)dinleyen kişininde bulunması gereken durum.
son derece normal bir görüşmedir, öküz altında buzağı aranmasına(!) gerek yoktur.
işte şahsımın ele geçirdiği telefon görüşmeleri;
+burhan baba!!!
-buyur melihim.
+naber baba, nasıl gidiyor.
-iyidir ya n'olsun işte kaldır, indir...
+baba n'olcak bizim iş yav?
-çalışıyoruz üzerinde, ağır gidiyor işler biliyosun.
+abi o kadar da fitilledik milleti yav, sen de bi el atıverseydin.
-tamam ben receple de görüştüm işte, gerekirse referandum yapıcaz paket halinde.
+tamam abi. sen bilirsin işini. bi ara al komisyondaki arkadaşları da bi pavyon yapalım.
-yapalım ya ne zamandır gitmiyoruz.
+biz geçen gittik elvan dalton süperdi ya...
-ahah evet, kobrayı dolarım boynuna melihim. hadi görüşürüz.
+eyvallah babamsın burhan abi...
vakit, samanyolu gibi zihniyetlerin zamanında görmediği ve hala kimsenin görmediği rezalet ses kaydıdır.
onlar anca pkk yerine tsk ile uğraşarak paşaların sözlerini meydanlara taşısınlar ve tsk şöyle böyle desin.
burada ülkeyi yöneten iktidarın hukuksuzluk, demokrasiyi ayaklar altına alması gibi rezaletleri varken hala bu rezaleti görmemek nasıl bir ahlak ve şeref anlayışıdır onu artık sizlere bırakıyorum.