melih cevdet anday

    83.
  1. çiçekli şiirler yazmış bir yazar.

    Bir çift güvercin havalansa
    Yanık yanık koksa karanfil
    Değil bu anılacak şey değil
    Apansız geliyor aklıma
    13 ...
  2. 6.
  3. bir misafirliğe

    bir misafirliğe gitsem
    bana temiz bir yatak yapsalar
    her şeyi, adımı bile unutup
    uyusam...

    boşluğu, kaybetmişliği, kaybolmuşluğu bu kadar güzel anlatan başka 4 mısra var mıdır acaba? gidecek yerin olmadığında oku, rutubet kokan dördüncü sınıf bir otel odasında oku, pis karanlık bekar evinde oku..
    11 ...
  4. 82.
  5. ah okumaya başlamadan önce
    çiçeklere su vermek lazımdır.
    10 ...
  6. 2.
  7. mutluluğun tarifini hakkıyla yapmış zat-ı şahane.

    ....mutluluk nedir diye sorsanız bana, kaşıntıdır derim.bir gün az kaldı mutlu oluyordum.bir sancı saplandı belime, kıvrana kıvrana yatağa düştüm.böbrek taşı imiş.sancıdan öleceğim.sabaha karşı idi, doktor geldi, morfin yaptı.derdemez o korkunç sancı kesiliverdi, çok güzel bir dünya başladı birdenbire... inanamıyordum... mutlu idim, tam anlamı ile mutlu.. mutluluğumu doya doya tatmak istiyordum... ama o ara, kulağımın arkası kaşındı azıcık.şöyle sinek ısırmış gibi.bense kolumu kıpırdatmak istemiyordum, mutluluğuma ara vermemek için.ama o kaşıntı bozuyordu mutluluğumu.çaresiz kaldırdım kolumu, kulağımın arkasını kaşıdım, tam olsun mutluluğum diye.kolumu gene yanıma uzattım.biraz sonra... biraz sonra gene o kaşıntı.kaşıdım, biraz sonra gene.gene kaşıdım.bitmedi, bitmedi namussuz kaşıntı, iğneledi durdu ve berbat etti mutluluğumu. o günden beri, ne zaman şöyle mutluluğa benzer bir şey duyacak olsam, bakalım bunun kaşıntısı nerden başlayacak diye beklerim.beklediğim de gelir başıma.
    8 ...
  8. 100.
  9. Bir ağacı kıskanmakta o kadar haklı ki şairi. Saadet kelimesini bilmeden yaşayan bir ağaç. insan kıskanmadan edemiyor.

    --spoiler--
    “Melih Cevdet, Rahatı Kaçan Ağaç adlı şiirinde mesut bir ağaçtan bahsediyor. O ağaç mesuttur çünkü saadet kelimesini bilmiyor. Sadece, tabiat içinde yaşıyor. Tabiatsa güzeldir, sevilir; tabiat içinde, ancak mesut olunur. Halbuki insanlar içinde yaşayan insanlardan gönül çekmeyi, dert çekmeyi öğrenen insan kolay kolay mesut olamaz. Ağacı, kuşu, karıncayı kıskanır. Melih Cevdet de aynı kıskançlığı duyuyor.” Diyor Orhan veli kanık.
    --spoiler--

    Anday şiirini şöyle bitirmiş;

    Ona bir kitap vereceğim
    Rahatını kaçırmak için
    Bir öğrenegörsün aşkı
    Ağacı o vakit seyredin
    6 ...
  10. 92.
  11. nazım hikmet'ten sonra kitapları yurt dışında geniş kitleler tarafından okunmuş bir şairimizdir.

    gezi yazılarından romana, şiirden denemeye pek çok türde eser vermiştir.
    6 ...
  12. 94.
  13. Dörtnala haberci ilkyazdan
    Aşağıdan inceden beyazdan
    Dumanı tüten sıcak tohum
    Dolan kara toprağı dolan
    Ulaş yeryüzüne ak tohum

    Hay gücüne kurban olduğum
    Dağ taş dinlemezim hey aman
    Göster o gül yüzünü göster
    Önce yeşil yeşil bak tohum
    Sonra sarı sarı gülüver

    Donansın donansın daneler
    Kız oğlan kız, alaca kına
    Tarlalar sebil tek bedava
    Ver güzelim ver yiğitim ver
    Pir aşkına fakir aşkına

    Anladım farkı neden sonra
    Tohumdan başka şeymiş bitki
    Bu küçük deli fişekteki
    Ne ki? Ağaç mı allı pullu
    Yoksa ayrık mı, başak mı ki?

    Kim bilecek... kapalı kutu
    Ama bulut, yağmur bulutu
    Gelir kararır nerdeyse
    Tohum altta nefes nefese
    Kulağı gök gürültüsünde.

    -tohum şiiri
    6 ...
  14. 90.
  15. Yalan
    Ben güzel günlerin şairiyim
    Saadetten alıyorum ilhamımı
    Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum
    Mahpuslara affı umumiden.
    Çocuklara müjdeler veriyorum
    Babası cephede kalan çocuklara.

    Fakat güç oluyor bu işler
    Güç oluyor yalan söylemek.
    6 ...
  16. 88.
  17. '' imge , bilinen bir düşünceyi , bir duyguyu saklamak , başka kılığa sokmak için değil , bilemediğimizi ; ancak sezer gibi olduğumuzu
    dile getirmek için kullanılır. ''

    Cumhuriyet , 10 Şubat 1955.
    5 ...
  18. 11.
  19. felsefe

    köle sahipleri ekmek kaygısı çekmedikleri için felsefe yapıyorlardı, çünkü ekmeklerini köleler veriyordu onlara
    köleler ekmek kaygısı çekmedikleri için felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini köle sahipleri veriyordu onlara. ve yıkıldı gitti likya.
    köleler felsefe kaygısı çekmedikleri için ekmek yapıyorlardı, çünkü felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara
    felsefe sahipleri köle kaygısı çekmedikleri için ekmek yapmıyorlardı, çünkü kölelerini felsefe veriyordu onlara. ve yıkıldı gitti likya.
    felsefenin ekmeği yoktu, ekmeğin felsefesi.
    ve sahipsiz felsefenin ekmeğini, sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
    ekmeğin sahipsiz felsefesini felsefenin sahipsiz ekmeği.
    ve yıkıldı gitti likya.
    hala yeşil bir defne ormanı altında...
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük