sahip olduğum bir ruh halidir. bu entry fazlaca arada kalmışlık, bocalama hali ve bir tutam da ajitasyon içerecektir.
annem laz, babam kürt. birinci adım kürtçe, ikincisi türkçe. anne tarafında ülkücüler, baba tarafında ise kürt milliyetçileri mevcut. istanbulda doğup büyüdüm. 7 yaşındayken 10 kasım'da ağladığımı hatırlıyorum. babam bana gülmüştü. o zamanlar kendimi yüzde yüz türk zannediyordum. ne adımın kürtçe olduğunu biliyordum, ne de yüzde elli kürt olduğumu. sadece vanlı olduğumu biliyordum. van gölünü seviyordum. memleketimi de seviyordum sanırım. 12 yaşlarımda biri bana nerelisin diye sormuştu. babam vanlı, annem rizeli demiştim. genelde herkes babasının memleketini söyler ya sadece, herhalde utanmıştım sadece vanlı olmaktan. ne oraya aittim, ne de buraya. bazen ise istanbulluyum derdim sadece. şehit askerlere üzülürken, ana akım medyanın tabiriyle ölü olarak ele geçirilen gerillalara da üzülürdüm. çünkü ikisi de bendim. bir parça. lisede arkadaşlarım şu ülkenin doğusunu komple yok etmeli diye konuşurken onları dinlerdim. bir şey demezdim. oysa yok etmek istedikleri bendim. onlarla sinemaya giden, sohbet eden, onlara kantinden bir şeyler ısmarlayan, onlara sırlarını veren ben. ben onlarla aynı yere ait değildim. van'a gittim 18 yaşımdayken. yanımda kürtçe konuşuldu, anlamadım. istanbullu olduğum için kibirli geldim onlara. daha sonra gezi'ye gidip orada kemalistiyle, ülkücüsüyle yanyana durdum diye garipsendim. o tarafa da ait olamadım. anneannemlere gittiğimizde büyük dayımın ermenilere sövmesini dinledim. babaannemlerde ermeni soykırımını yapanlara lanet okuyanları. peki ben hangisiydim? nereye gitsem fark etmeden reddedilen biriydim. birbirinden nefret eden tarafların karışımı bir ucubeydim belki de. annem dünya vatandaşı olduğumu, ırkların bir anlamı olmadığını söyleyip teselli ederdi beni. mantıklı düşününce biliyorsun öyle olduğunu. ama duygusal olarak bir millete ait hissetmek istiyor insan. bilmek istiyor ki ben bu insanlarla aynıyım, ben onların bir parçasıyım. ama yapamıyorsun işte. kimine göre kanın bozuk oluyor, kimine göre kibirli biri oluyorsun. oysa mesela annesi ingiliz, babası italyan olan biri bunu yaşamıyor. eşit görüyor kendini herkesle. melezlik güzel bir şey derler hep. melez kadınlar güzel olur derler. ne bileyim. överler işte bu farklılığı.
ama son zamanlarda fark ettim ki, melezlik yine de güzel bu ülkede. evet, ne oraya aitsin ne buraya. ama her bakış açısını da tanıyorsun, biliyorsun. iki tarafın da kinini ve nefretini görüyorsun. ama sen iki taraftan da nefret edemiyorsun, ikisi de sensin çünkü. sonuç olarak, biliyorsun ki sen bir köprüsün, ortak paydasın aslında. iki tarafı da seven ve iki tarafı bir nebze birleştirebilen.
Melez olarak katılmadığım durumdur.
Tabi benim melezliğim birbirinden nefret eden iki ırkı barındırmıyor.
Sen neysen osun, iki tarafa da itsin. Hangisine daha az ait olduğun senin bakış açına bağlı, senin görüşlerine bağlı.
Türkçe benim babamın ikinci dil, ana dili almanca, babam almanlardan nefret ediyor ben türküm diyor. Küçük yaşta gelmiş gerçi türkiyeye ama bu siyasi olaylarda ciddi aktifmiş darbe zamanlarında.
Adama sorsan annesi zaten türk deği, babasının nereli olduğu adam akıllı belli değil, ama kendisi türk milliyetçisi. Kimse de garipsememiş bu durumu.
sen neysen osun, ne baban kürt diye kürt milliyetçisi olmak zorundasın ne de annen laz diye laz milliyetçisi olmak zorundasın.
Bu senin vicdanın senin düşüncen. SEni incitenlere daha sert çık sen.