diyerekten film hakkında yorum, tavsiye, içerik yazacaktım ama vazgeçtim. aylar sonra girdiğim ulusözlükte hiç mi akl-ı selim insanların egemen olacağı, güzel mevzuların derinlikli paylaşımların yapılacağını göremicem? yazsam da nasılsa filmmiş la deyip okumucak kimse.
viski gibi sert ve viski gibi bir yudumuyla insanın içini ısıtan bir Ken Loach filmi. Adam 84 yaşına geldi. Fazla zamanı kalmadı. Bencillik sayılmazsa bir iki film daha yapsın gitmeden diye dört gözle bekliyorum…
Anlaşılan Ken Loach, Britanya’nın her yöresini, her aksanını, her türden işçi sınıfı insanını ayrı ayrı sevdirmek istiyor. Bu filmde iskoçya’nın insanı ve viskisi var.
Her yönetmenin aşağı yukarı bir formülü vardır. Olmak zorunda. Sanat üslubu diyelim. Pirimiz üstadımız hazreti Ken Loach da her filminde emekçi sınıftan sorunlu ama aslında temiz kalpli insanların eğer doğru yönlendirilebilirse içlerindeki cevherin toplum yararına işe yarayabileceğini, insanlara fırsat verilmesi gerektiğini fısıldar. Ahlaki olarak doğru, zor belki ama vazgeçilmemesi gereken bir “iyimser” ilke bu. Loach yer yer klişe görünmekten kaçınmıyor ve bu ilkesine sadık kalıyor. insan sevgisi ve üstüne biraz dokunaklı bir mizah…