her namaz vakti geçtiğinde senin için günah yazılmasın diye allaha yalvaran güzelliklerdir. iyileri ve kötüleri vardır. unutmayalım azrailde bir melektir.
--spoiler--
yine geldi kör günler niye ötsün bülbüller
içim acır gündüzler, yakar
bir olsun gönlünde,bir olmasam da
bir olsun gönlünde bir olmasam da bir.
--spoiler--
kendinizi o derin ezgi, içli yorum ve her dem gerçek aşk olan sözlere bırakınca, trans geçişle tam bir arınma, halden hale geçiş sağlayan, aşkı acıdan, sevmenin güzelliğine, sevilenin mutluluğuna yükselten özel hayko cepkin eseri. aşka aşık bir melek olursunuz her ney nağmesinde.
tek tanrılı dinlerde tanrının kendisine yardımcı olsunlar diye yarattığı varlıklar. oysa ki aynı dinlerin omnipotent ve omniscient tanrı anlatışı/anlayışına göre tanrının birşeye herhangi bir şeye ihtiyacı yoktur. bu durumda boşuna vardırlar. israftırlar.
çok tanrılı dinlerde ise, merak edip bakmamış ve baktıkça daha çok merak etmemiş olanlar için baştan yazalım, çok tanrılı dinlerde binlerce tanrı yoktur, asıl çekirdeği her zaman 12 tanrı oluşturur. geri kalanlarda çekirdek gruba dahil olmayan ama bir şekilde tanrısal güce sahip diğer tanrılardır. buna da pantheon denir.
çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere geçiş döneminde -var aslan böyle bir dönem, hoplayıp zıplama hemen- çok tanrılı din inananlarını yeni dine çekebilmek için kurgulanmıştır aslında melekler. hatta daha da ileri gidilmiş, 12 sayısı etrafında dolanılmış durulmuştur. aslında neden 12 olduğunu bilmedikleri içinde tek tanrılı din kurgucuları orada kalakalmışlardır.
12 israil kabilesi 12 havari 12 aydan oluşan bir yıl (her ay ayın bir tam dönüşüdür, 28 gün sürer ve 30 çeken 5; 31 çeken 6 ay vardır. bu artıları toplayınca tam 28 çıkar. yani ay 13 tur yapar dünya çevresinde bir yılda. oysa bizim 12 ayımız vardır bir yılımızda. )
ali nin 12 imamı vs.
benim bu klipten öğrendiğim bazı şeyler oldu. bende varolan bir durumu ve o durumun yarattığı haleti ruhiyeyi ilk kez başka birisiyle paylaştım. ilk kez başka birisiyle bu duygum hakkında ortak bir paydada buluşma hazzını tattım.
şimdi bendeniz aslında raporlu anksiyete, depresyon ve obsesif kompülsif bozukluk hastasıdır. ilaç neyin bir yararını göremedik daha tam olarak. ama geçecek diyorlar bekliyoruz. ayrıca yoğun sosyofobik bir bireyim. yani birincisi toplum içine çıktığımda kendimi aşağılık, suçlu, diğer insanlardan ezik gören bir bünyeyim işte. zaten benim giydiğim kıyafetlerle beni görenler de büyük ihtimalle benimle aynı çıkarımda bulunuyorlardır. yani öyle bir giyinmek işte. hatta giydiklerini haftalarca çıkarmamak, saç-sakal traşı olmamak, kendine bakmamak dışında gün geçtikçe kendini bombok bir hale sokmak, bunların tek müsebbibi olmak (eğitim fakültesi eğitim-öğretim yönergesi gibi oldu). yani burada bu kadar kelimeyi bir araya getirmek için hemoroid olduğuma bakmayın. gün içerisinde ben bu kadar kelime konuşsam birileriyle ohooo diyeyim sen anla.
şimdi bu klibi izleyince başta üstü-başı perişan (aa bu benim lan), yerlerde yatan (o kadar değilim ama hehe) bir adam gördüm ve dedim ki. ulan az kaldı bu hale gelmeme. neyse efendim bu adam yerdeki paraları alıp yola koyuluyordu. yolda giderken düşüyordu, yerleri yalıyordu adeta yerleri süpürüyordu. sokak kedilerine köpeklere falan sürtüyordu. yanından geçtiği kızlı erkekli grubun iğrenirce bakışlarına mağruz kalıyordu. anlayacağınız toplumdan saygı görmediği malumdu (sanırım bu duyguyu biliyorum) ve bunu haketmiyordu. (bunun nedenini sonra söylicem bi dur)
en sonunda bu adam kıyafetlerinden sıyrılıyor ve arkasına bakarak (sanırım burada yaa şaşırırsın tabi .arrağam demek istiyor) sırıtıyordu.
işte buradaki ekrandaki ağır klasik, klasik olduğu kadar içinden müthiş manalar ve dersler çıkarılabilecek cümle beni gerçekten etkiledi.
"farklı görünsek de aynı şeyleri anlatıyor ve yaşıyoruz"
sizce de böyle değil midir sevgili canlar. bir insanı kıyafetine bakarak yargılamak niye? neden adam kötü giyindi diye onu aşağılama yoluna gidip egona 31 çektiriyorsun (bu cümlede güzelmiş ha... hem ajitasyon da var içinde) o adamın senden eksiği olduğunu nereden biliyosun.
işte anormal bir insandan melekler klibine dair bir anlatı. sanırım benim gibi birinin de bu klipten başka manalar çıkarması beklenemezdi. işte bazı haller içinde insan böyle nüansların da farkına varabiliyor. kim bilir hayko cepkin o klipte ne anlatmaya çalışıyor ve sen ne anlıyorsun. neyse...
burada nasıl bir aşktan bahsediliyor, nasıl iştir bu. öyle aşıksın ki, tek istediğin onun mutlu olması, seninle veya sensiz. yani hayko diyor ki, bir olsun gönlünde, ben olmasam da biri olsun mutlu olabileceğin falan. çok süper.