melekle şeytanın avla avcının yeni gerçekliği

entry3 galeri5
    1.
  1. tanım: uludağ sözlük öykü dergisi söykü için yazılmıştır.

    Dolunay, hanımeli kokuları, hafif esintili hava. Tam da dişime göre bir av bulmam için, harika kombinasyon. Müzmin bekar ama pek Romantik, lüks mont blanc, numaralı gözlükleriyle, zirvelere bakmaya alışkın, banka hesabı kabarık, entellektüel ve çekingen kurbanlarım. Tüm aşıklar dolunayda kucak kucağa şarap içerken sizler, denize bakan banklarda yalnız, biçare beni beklemektesiniz. Oooh üzülmeyin en az iki ay hayatınızın en tutkulu ilişkisini yaşayacaksınız. Ayaklarınız yerden kesilecek, yoğun ve uzun çalışma saatlerinizde bile iç gıcıklayıcı mesajlarımla aklınız başınızdan gidecek. Arkadaşlarınıza tanıştırıp, hava atacağınız görünüşü cazibeli, tavırları cilveli, hem futboldan hem edebiyattan konuşabilen, hafif sofistike, siyah kuşaklı anlayan olursa amarok dövüşçüsü dişi bir kurt kolunuzda olacak. Anlayan olursa diyorum çünkü; hey yavrum; amarok deyince volkswagen amarok'tan başka bişey anlamayan homoeractus'a sadece eski bir türk dövüş sanatı diyeceğim tabi ki. Ama sen benim içekapanık, bastırılmış isteklerin sahibi, cüzdanı şişkin avım; sen iste; sana tüm felsefesini seve seve anlatırım; hatta ten eşgüdümünü bile gösteririm. Ama senin kırılgan bedenini; kariyer odaklı beynini, köle ruhunu fazla zorlamam. Çünkü sen tam da böyle, bu halinle tüm tuzaklarıma bile isteye düşecek, benim biricik masum ceylanımsın. Sen tüm enerjini ve hayalgücünü yatak odasına sakla. Ah o mahzun görünümlü bakışından, küçük bir ateşle patlamaya hazır, bastırılamamış arzularının yakıcı alevlerini hissediyorum. Merak etme tao en sevdiğin felsefe olacak. eski çin, cinsel esrimesinin manyağı yapacağım seni. benden sonraki tüm sevgililerin sana tapacak, bana teşekkür edecek. Yani tüm yinleri, ruhen ve bedenen doyuma ulaştıran emsalsiz bir yang olacaksın. Ee bu kadar eğitimin, arkadaşlarına hava atmanın, yaşadığın güzelliklerin bir bedeli olmalı tabi. ilişkimiz başladıktan iki ay sonra, yani sen bana sırılsıklam aşık olmuşken, ateşin bacandan taşmışken; iki haftalığına ortadan kayboluvereceğim. Seni meraktan ya da yoksunluktan delirteceğim.
    Tam onbeşinci gün, tam sen umudunu kesmek üzereyken seni arayacağım.. Telefondaki ürkek, korkmuş, çaresizlik içinde kıvranan sesimi duyunca, hele bir de ertesi gün morarmış yüzümü- tabi ki makyajla yapacağım hepsini- hırpalanmış halimi görünce; hem sana anlattığım trajedime inanacak hem de beni tehtid eden eski kocamın, kumar borçlarını ödemek için senden borç olarak istediğim 60.000$'ı seve seve vereceksin. Parayı aldıktan sonra beni o zalim eski kocamın elinden kurtardığın için kahramanım olacaksın. Cesur, kurtarıcı Erkekliğinin zirvelerindeyken sen, harika bir kaç gün daha yaşayacağız. Sonra üç gün boyunca benden hiçbir haber alamayacaksın. Merak edeceksin, sana anlattığım eski kocama dair hikayeleri düşüneceksin; Onun nasıl kıskanç olduğunu, nasıl şiddet uyguladığını, boşandıktan sonra bile peşimi bırakmadığını tek anladığı dilin para ve silah olduğunu. Çünkü bu hikayeleri gerçekten yaşamış gibi tüm dehşetiyle sana anlatmış olacağım. Evet üç gün geçecek dördüncü gün sana veda telefonu edeceğim. Ağlamaktan kısılmış sesimle sana şunları şöyleyeceğim:

    hayatım boyunca beni gerçekten seven, bana değer veren ve beni her açıdan mutlu eden tek erkek sensin sevgilim. Sen öyle başkasınki, sadist, kumar bağımlısı, silah manyağı eski kocamın sana zarar vermesi düşüncesi bile beni deli ediyor. Yine peşime düştü ve beni tehtid edip hırpalamaya başladı. Ama bana ne yaptığı hiç önemli değil. Yeter ki seni, pis nefretine alet etmesin. Çok Korkuyorum. seninle ilgili sorular sormaya başladı,. izini bulup sana zarar vermesinden öyle endişeleniyorum ki kendi acılarımı duymaz oluyorum. aslında senin de önceden gördüğün gibi heryerim yine morluk içinde; eski kocam tam bir hayvan. Ama tüm bunlara dayanmalıyım ve onu buralardan birlikte gitmeye ikna etmeliyim. Aşkımız için kendimi feda ediyorum. Hangi izbede, ne kadar büyük acılar çekersem çekeyim, seni ve aşkımızı düşündüğüm her an cennette olacağım. Seni sonsuza dek seveceğim. Benim biricik sevgilim,tek aşkım; kahraman erkeğim. Elveda...

    ah yavrum, kahramanmış; yemişim senin kahramanlığını. Sen ve senin gibiler anca parayla kahraman olur. Ama senin için yarattığım bu kahramanlık ilüzyonu; sana ömrün boyunca yeter. bir kadının kahramanı ve tek aşkı olduğun düşüncesi, egonu öyle şişirir ki; bu kadınına verdiğin $60 000'ı ve bir kaç pırlanta takıyı hatırlamazsın bile. Zaten bu çok küçük bir bedel; iki petrus şarabı fiayatına denk. Ama maddi olarak; manevi olaraksa paha biçilemez. Çünkü,benimle yaşadığın iki ay, senin gibilerin, hayalini bile kuramayacağı yoğunlukta duyguları tanımanı sağlamıştır. Dahası, seni tutkunun, şehvetin, doruklarında; aşkın ve kahramanlığın rüzgarında öyle uçurmuştur ki seni terk etmeme rağmen yıllarca beni ve yaşadıklarını hatta bunları yaşayan o zamanki seni unutamazsın. Eee hayatının mükafatıyım aslında. Bir nevi kişisel gelişim atölye çalışması ya da master class. Ücret de çok makul. Benim kazancım inan para değil. Bu büyük hizmet için bu fiyat çok düşük. Benim asıl kazancım tüm bu iki aydan; beni aldatan sünepe kocamın tipindeki senin gibi nazeninleri parmağımda oynatmanın zevkini tadmak, inceden sizinle alay etmek, ve geceleri çok istediğiniz gibi sırtınızı marquis de sade'dan ve sünepe kocamdan aldığım hırs ve nefretle, tüm gücümle kırbaçlamak. Ama size karşı insaflıyım çünkü siz kocam kadar adi değilsiniz; hatta kabuğunuzu kırdığım, sizi terk ettiğim andan itibaren kendiniz olmayı başaracak güçtesiniz, hem de hiçbir kadını aldatmadan. Ama aşağılık eski kocam, eski büyük aşkım öyle mi? ikiyüzlü yaratık, beni en yakın arkadaşımla aldattı; hem de hayatta sahip olduğum tek erkek dostumla, bizim evimizde. Hem aşkımı, hem dostumu hem de erkeklere güvenimi o an kaybettim. Ama ben onlar gibi değilim. Benim yoldan çıkardıklarım aslında benim sayemde kendilerini bulan, yoğun komplekslerinden sıyrılarak kadınları ve kendilerini her açıdan mutlu etmeyi öğrenen güzel avlarım, başarılı öğrencilerim. Evet pazarlamadaki klasik bir ilkeyi uyguluyoruz, kazan kazan ve sonuçta tüm taraflar mutlu oluyor.

    Yarım saat önce yağmur dindi; çimlerin yanında yürürken toprak kokusu da alıyorum. Edgar allan poe bu gece için doğru seçim. Ölüm nefesini duyduğum güzelim şiirlerine, toprak kokulu gece çok yakışıyor. Şu denize bakan bankta oturan; güzel avım; sırtına aldığı kazağıyla tam benim istediğim standartlarda. Düşünceli ve ürkek görünüyor; ama yanına oturduğum an hele ki elimdeki eski dostu poe'yu görünce havası tümden değişecek. Deneyimlerim böyle havalarda poe sever yalnız erkekleri ağa düşürmenin çok kolay olduğunu söylüyor. Kuzgun ile başlayan sohbet annabell lee ile devam eder. Aslında poe'nun saykodelik hikayelerine de hastadır benim potansiyel avlarım ama ilk tanışmada gözlerini korkutmamalıyım. ilişkimizin ritmi mehter marşı gibi iki ileri bir geri olmalı ki; ürkek erkek egosu hem incinmeden okşansın hem de kadının peşinden koşmanın hazzını az da olsa tatsın. Evet kuzgun, ilerliyoruz...

    avıma dalış yapmadan önce son bir hazırlık kaldı. ismimin ne olması gerektiği. Hıımm. Müstakbel sevgilim için rus esintili bir isim ve hikaye düşünelim. Aa evet şu alya; alyoşa 'yı tekrar kullanayım. Yeni sarı saçımla da çok uyumlu olur, arada rusça kelimeler de söylerim. Arkadaşları kıskançlıktan çatlar. Neyse hikayemi gözden geçireyim bir eksiklik olmasın:

    adım alya. Annem babam türk ama anneannem rus, eski bir rusasilzadesi. -Bu asilzadelikte çok çekici gelmekte erkeklere. Neyse devam edelim:- Ekim devrimi ile rusyadan tüm mallarını kaybederek sürülen anneannem, birkaç akrabasıyla birlikte istanbul'a gelir. Aslında kaçar. O zamanlar yeni açılan rus lokantasında garsonluğa başlar belki adını duymuşsundur, hala çok ünlü, rejans. -Böyle bildikleri yerleri referans göstererek geçmişimi anlattım mı çok inandırıcı oluyor. Daha çabuk güveniyorlar bana ve asil geçmişime. Evet nerde kalmıştık:- işte güzeller güzeli rus dilberi anneannemi gören, bir türk delikanlısı ona aşık oluyor. Bu bıçkın delikanlı dedem oluyor tabi. Evleniyorlar, anneannem müslüman oluyor, annem doğuyar böylelikle artık türkiye'ye kök salıyor, türkçe öğreniyor filan. Dedemi kaybettik ama anneannem hala benim en yakın arkdaşımdır. Zaten beni o büyüttü sayılır. Bildiğim az buçuk rusçayı da önden öğrendim. Adımı da o koymuş zaten. Annemle babam alyoşayı alya'ya çevirmişler ama anneannem beni hep alyoşam diye sever.

    Tamam mazime dair bu kadar bilgi yeterli ve oldukça inandırıcı.
    Tüm hazırlıklar tamam; avımıza doğru ilerleyim poe...
    ...............


    işte yine bir dolunayda başbaşayız mazim ve ben. Mazim diyorum da benimki tek doğrusal bir mazi değil, bir çok hayatın yaşandığın birkaç mazi sarmalı. Geçen ayki ben ile beş yıl önceki ben ne kadar farklı. Biri şeytan, katil; diğeri melek, kurban. Hep en uçlarda olmalı mazimin benleri.
    Şimdi düşünüyorum da bu benim seçimim mi yoksa bana kaderin, eşsiz eski eşim vasıtasıyla gönderdiği bir yazgı mı? Ya, ne eşsiz bir eşim vardı benim bir zamanlar. Beş yaşımdan beri, anaokulundan beri aşık olduğum; kırk yıllık hayatımda sevdiğim, herşeyimle teslim olup güvendiğim tek insan, tek kadındı o. O istedi diye hem tüm öğretim hayatım boyunca en yüksek notları aldım hem de en yüksek maaş ve statü sağlayan işlerde hep zirvelerde çalıştım. Hem sevgilisine hatta eşine poe tarzı şiirler yazacak kadar romantik hem de gününün üçte ikisini adadığı işinde, kazandığı tüm mal varlığını karısı, aşkı üzerine yapacak kadar da eli açık oldum. Aslında safın önde gideniydim. Bunu, on yıllık evliliğim karım tarafından bitirilince anladım. Hep çok sevdiğim karımdan bir çocuğum olmasını istemiştim ama o daha zamanı var demişti. Benim için yaptığı tek iyi şey bu herhalde. Beni sevmeyen bir kadının bana ihanetini hatırlatacak bir çocuk yok hayatımda iyi ki. Ama yine de unutamadım büyük aşkımın bana yaptıklarını. Ne kadar aptalmışım ve ne kadar da kör. Toz kondurmadığım, hayatımın tek anlamı, çocukluktan beri tek aşkım, sevgili karım beni ardında bıraktığı bir mektupla terk etti. Hem de beni olmam için zorladığı kişilikten bambaşka biri ile. Hani sen romantik, ince ruhlu erkekleri severdin, hani senin için eşinin fransızca konuşması, üst düzey saygı duyulan bir yönetici olması hem gurur hem mutluluk vericiydi. Be yalancı kadın, sen istedin diye yorgun düştüğüm mesailer sonrası tango kursuna bile gittim. Senin için pazarları tek tatil günümde piyano dersleri aldım. Kimbilir arkamdan nasıl kıs kıs gülüyordun. Salak adam ne istersem yapıyor diyordun. Seninle geçen on yıllık evliliğime mi üzüleyim, beni aldattığın bana tercih ettiğin sokak serserisi yüzünden yerin dibine giren gururuma mı yanayım yoksa beşparasız sersefil ortada kalmama mı? işte beni o iğrenç mektubunla terk ettiğin o sabah, döktüğüm tonlarca gözyaşından sonra karar verdim, eski beni öldürmeye. Artık melek değil şeytan olacaktım; masum bir kurban değil; acımasız bir katil olacaktım.

    işyerinde dedikodular alıp başını gitmeden yüksek statülü işimden ayrıldım. Yeni hayatımda ihtiyacım olan tek şey statüydü zaten. Liseden arkadaşım sayesinde yeraltı dünyasına giriş yaptım. O yerüstü dünyası için benim kadar emek sarfedip ağır bedeller ödememişti ama o da en az benim kadar kin doluydu ve para hırsı, düzenbazlık yapmasını kolaylaştırıyordu. Aslında yerüstünde dönen düzenbazlıkların yanında yeraltındakiler çok masum kalmakta. En azından biz ikimiz dünya savaşları filan çıkartmadık ya da atom bombası atmadık hiçbir yere. Ama işte küçük çapta da olsa kendi öldürme ve para ağımızı kurduk. Onun uluslarası bağlantıları vardı, tek ihtiyacı vicdanına dayanamayıp intihar eden ortağı yerine geçecek güvenilir biriydi. Ve benden daha iyisini bulamazdı tabi ki. Ortağımın benden isteği yutdışındaki zengin müşterileri için sağlıklı organlara sahip adamlar bulmamdı. Benim ona teklifimi duyunca, yüzünün aldığı şekli dün gibi hatırlıyorum. Yüzündeki bir kaç saniyelik şaşkınlık geçince büyük bir kahkaha patlatmıştı. Ne söylemişti, evet hatırlıyorum: 'dostum sen düşündüğümden de yamanmışsın. Helal olsun sana!'

    evet herkesin zannettiği gibi bir zamanlar saf ve salak olsam da artık kimsenin düşünemeyeceği kadar yaman biriydim.

    Mazimdeki tüm acılardan şeytanca oluşturduğum planım hazırdı ve hiç aksamadan tam beş yıl işledi.

    Önce dolunay'da aşıkları gözlerdim; özellikle genç, yakışıklı, serseri kılıklı adamlarla sevgililerini. Bu adamlar oldukça sportif, kadın parası yedikleri için de stresten uzak sağlıklı bir hayat sürmekteydiler. Onlar da işlerinde iyiydiler aslında. Zengin kadınları, onlara aşık olduklarına inandırıp, sevgililerinin azar azar kanlarını emmekteydiler. Benim amacım; gözüme kestirdiğim serseriyi bir süre izlemek, en uygun zamanda, mümkünse motorsikletiyle çıktığı yolda, punduna getirip arabamla yere çakılmasını sağlamaktı. Bundan sonra benim için asıl eğlence başlıyordu:

    geçici baygınlık geçiren, yakışıklı serseriye enjekte ettiğim uyuşturucu sonrasında, çağırdığım özel ekip, iç organlarını özel nakil aracında steril ortamda teker teker çıkarır, sonra da bana boş bir vücut ama hala yakışıklı bir surata sahip, o bedeni geriverirlerdi. işte o zaman,Rüyalarımda binlerce kez yaşadığım sahneyi uygulama anım gelirdi. Kezzap dolu şişeyi yakışıklı kurbanımın üzerine boşaltır; derisinin cayır cayır yanışını büyük bir zevkle izlerdim. O yaşıma kadar en pahalı parfümleri eşime almış olan ben, bile kezzapın deriye değdiği andan itibaren burnuma ılgıt ılgıt gelen o yanmış et kokusunun güzelliğini hiçbir şey de bulamadım. Bilmiyorum; belki bunun nedeni güzel derisini kezzap ile yaktığım her adamda, o serseriyi, karımın bana tercih ettiği o yakışıklı serseriyi görmemdi. Kepaze karım, şifonyerin çekmecesinde, o pislikle motorsiklet üstünde çekilmiş aşk fotoğrafını unutmuştu.
    Kezzapla işim bittikten sonra sıra olaya; benzin deposunun patlaması sonucu gerçekleşen sıradan bir motorsiklet yangını, süsü vermekti. Bu iş için de, kezzap sayesinde motorsikletle bütünleşmiş kurbanımın ve motosikletinin üstüne boca ettiğim, benzini tutuşturmam yeterli oluyordu. Küçük bir patlama, uluslararası organ mafyasının taşeronu ortağım, polis arkadaşıma bir telefon ile herşey dört dörtlük hallediliyordu. Bundan sonraki iş, ortağıma ve onun işbilir arkadaşlarına kalıyordu. Yangın sonucu otopsi yapılamadığından hiçbir pürüz çıkmıyordu. Bu işten oldukça iyi para kazanıyordum. Ama bu kazancımın sadece küçük bir bölümüydü. sadece maddi bir mükafattı.
    Asıl ödülüm, bir kaç gün sonra hayatına gireceğim, serseri kurbanımın sevgilisiydi. Önceden kim olduğunu öğrendiğim ve kurbanımın cenazesinde kendimi trafik kazasında ölen sevgilisinin yakın arkadaşı olarak tanıttığım anda planımın ikinci safhası işlemeye başlıyordu. Sevgilisini hiç beklemediği bir anda kaybetmiş bir kadını en iyi ölen sevgilinin en yakın arkadaşı anlar. Onlara karşı öyle duyarlı, öyle düşünceli davranıyordum ki, içinde bulundukları büyük boşluk nedeniyle bana her geçen gün daha çok yakınlaşıyorlardı. Ee ben de erkeğim sonuçta. Ben de sözde onlara aşık oluyordum. Beni adeta ölen sevgililerinin yadigarı gibi bağırlarına basan bu kadınlar duygusal olarak en savunmasız anlarında onlara gösterdiğim içten yakınlık sayesinde bana deli divane aşık oluyorlardı. Tabi bu da düzenbaz, yalancı karım tarafından yerin bin kat dibine gömülmüş erkeklik gurumu kabartıyor, dövülmüş egomu en hoş biçimde okşuyordu. Ama artık hiçbir kadına hiçbir şekilde güvenemeyecek olan ben, ego mastürbasyonum bittikten sonra bu kadınlardan ayrılıyordum. Gerekçem de; ölen arkadaşımın rüyalarıma girmesi ve bu ilişkiden duyduğum büyük vicdan azabı oluyordu. Aslında bir kadını terk etmek, hele ki size aşıksa çok zordur ama işe ölen sevgilinin ruhunu karıştırınca paylaşılan vicdan azabı, güzel bir kurtuluş oluyordu benim için. Aahh evet; bu da bana çok iyi geliyordu. Beni terk eden bir tek kadına karşılık, ben her iki-üç ayda bir, bana aşık birçok kadını terk ediyordum.

    Ama işte tüm bu egosal tatminlere, kazandığım yüksek paralara rağmen, geceleri rahat uyuyamıyordum. Psikiyatristimin verdiği anti-depresanlar olmasa bu işe beş yıl bile dayanamazdım. Kırk yaşıma bastığım gün, yani bu gece hayatımda yeni bir sayfa açmaya karar verdim. Tesadüfe bak ki yine dolunaylı bir gece. Ama artık şeytan ve katil olmayacağım. Beş yıl sonunda buharlaşan öfkeme, defalarca okşanan egoma rağmen içim bomboş. Bir haftadır anti- deprasanı da bıraktım. Çünkü, anti-depresan içindeki seratonin, aşık olmayı engelliyormuş. Yeni yaşımla beraber yeni kurallar koydum kendime: insanlara özellikle kadınlara güveneceğim ve aşka inanacağım. Bunu başarabilir ve mutlu bir ilişkim olursa; aşık olduğum kadınla yaşadığım her an; beni aldatan eski büyük aşkım karımdan alacağım en güzel intikam olacak. Hem de intikam almak niyetinde artık olmamama rağmen.

    Evet güzel dolunay, hanımeli kokuları, ılık meltem; bana aşkımı getirin; bekliyorum...

    ....

    elinde edgar allan poe şiirlerinin olduğu kitapla; sarışın alya; bugün kırk yaşına basmış olan, bankta onu bekleyen adamın yanına oturur...

    mazilerinin ilk evresinde kurban olmuş, aldatılmış; mazilerinin ikinci evresinde avcı olmuş, aldatmış; bu iki huzursuz ruh; önceki yaşadıklarından apayrı bir ilişki yaşamaya başlarlar.
    Alya için güzel bir av olarak hayatına soktuğu bu adam, alyoşa'nın senaryosunun finalini, farklı bir biçimde yazarak aşık olunan adam konumuna yükselir.
    düzmece eski kocanın tehtidlerine pabuç bırakmayarak, onunla hesaplaşmak ister. işte o an, alya hayatında ilk defa, karşısında gerçek bir kahraman bulur. Ve yıllardır unuttuğu kalbini bu adama verir. Ve ikisi de geçmişlerinde yaşadıkları döngüsel melek ve şeytan hayatlarının üstüne kurdukları bu yeni evrende gerçek iki insan, gerçek kadın ve erkek olarak yeni bir hayata yeni bir gerçekliğe adım atarlar.

    düzeltme: imla
    8 ...
  2. 2.
  3. 3.
© 2025 uludağ sözlük