eskiden hazırlıktayken bir tanesine sahip olduğum arkadaştı. finlandiyalı biriydi ama adını dahi hatırlamıyorum şu an. yılbaşında falan ailesiyle birlikte çekilmiş fotoğrafını yollamıştı onu hatırlıyorum bir tek. güzeldi bence ya. keşke şimdi de hep mektupla iletişsek. şimdi internet var tabii on finlandiyalı ile aynı anda konuşabilirsin, ya da dünyanın herhangi bir yerindeki biriyle. o zaman da tadı kalmıyor işte işin.
Kelimelerinde elinin gözünün izi olan arkadaşlık. Olduğu gibi gerçek. Ürkek harfleri duygusal imlaları, düşünen hisseden kağıtları kokusunu taşıyan zarfları, yaşayan arkadaşlık.
Zarfın içine kendini koyup postalamış gibi duyulan heyecan.
Mektup sanki hep yıllar önceden gelir gibi. Bugün yazılamaz, yazılmaz gibi.
Çok istemiştim bir mektup arkadaşım olsun, geçmişten bana mektuplar atsın. Hatta belki, tanınmayan bir yüzü bir anlığına gülümsetmek isteyen bir kuru papatya bile çıkabilir o zarftan.
Bilinmeyeni tanımaya, anlamaya çalışmak, kağıttaki mürekkebin nasıl dağılmış olabileceğini tahmin etmek... Ben herhalde kurşun kalemle yazardım. Yanlış yapmaktan bu kadar korkarsan başka kalem kullanamazsın.
lisede ing. öğretmenimizin hepimizin mektup arkadaşı olmalı kampanyasını aklıma getiren hadise. tüm sınıf paraları verdik mektupları yolladık. 8 yıl oldu cevap gelmedi. (bkz: vurgun)