--alıntı--
Benim, Aydın Doğan'ın talimatlarıyla fikir değiştiren ve sadece onun istediği doğrultuda yazılar yazan birisi olduğumu ispatlayamazsanız, şerefsizsiniz!
Elinizdeki "yerin kulağı" kayıtlarını da kullanabilirsiniz, söz veriyorum yasadışı dinleme nedeniyle sizi suçlamayacağım.
Hatta Emniyet'teki adamlarınıza bir talimat verin, evimi, işyerimi de dinlesinler. Onları da şikáyet etmeyeceğim.
Bir Başbakan'a "şerefsiz" olmadığını ispatlamak hakkını vermek gerektiğine inanıyorum.
yaptığı her konudaki yorumu eline yüzüne bulaştıran adam. hürriyet adlı 3. sınıf gazetenin fatih altaylı'dan boşalan köşesine oturtulmuştur. fakat o daracık alanda bile top çevirememektedir. ne diyelim patronaj portföyünü biz göremiyoruz belli ki.
fenerbahçeli olsa da olmasa da sevmeyeceğim gereksiz gazeteci. karl marx'ın sakalını öpüp hac ile ilgili ukalaca görüş belirtme cüreti olan ve iki yazıda bir akp'yi boklaması ve akp'yi buralara gelmesinde önemli etkisi olan aydın doğan'ın altında çalışması da garip olan, pardon garip olmayan insan.
sabah gazetesi için "el sabah" tabirini kullanan; bitiren, yaran yazar.*
akape yalakalığından koca bir dile dönüşen sabah yazarlarına da ayarın allahını vermiştir.
milli piyangonun şans oyunu olduğu için islam dinine göre haram olması ile hac kurasının mantığını birbirine karıştıran yazmaz/üfürür şahıs.
yazısı şöyledir.
BU yıl da hac görevini yerine getirmek üzere Kutsal Topraklar'a gidecek vatandaşlarımız çekilecek kura sonucunda belirlenecekmiş.
Bununla ilgili haberleri okurken Diyanet işleri yetkililerinin, yılbaşında yaptıkları tavsiyeler aklıma geldi.
Milli Piyango gibi şans oyunlarının günah olduğu, kumar sayılması gerektiği ve buradan kazanılacak paranın helal olmayacağına ilişkin açıklamalardı bunlar.
Hacca gideceklerin kura ile belirlenmesi de acaba böyle bir "kumar" sayılmaz mı?
Üstelik bu piyango sonucunda, farz olan bir ibadet gerçekleşecek.
Kurada kazanamayıp, kaybedenlerin bir farzı yerine getirememelerinin günahı kimin boynuna olacak?
Diyanet işleri'nin mi, kurayı çeken imamın mı, Müslümanlara hac sırasında bile eziyet etmeyi marifet sayan Suudi Krallığı'nın mı?
Kurada kazanamayanların "Allah benim hac görevimi getirmeme razı gelmedi" diyerek depresyona girmelerini kim önleyecek, bunu da tartışmak gerek!
Ve elbette Diyanet'in "piyango-kura" gibi bir konuda bile böylesine farklı tutum almasını nasıl yorumlamamız gerektiği sorusu var.
Bu kadar sıradan bir meselede bile "bir öyle-bir böyle" yorum yapılabiliyorsa, önemli konulardaki görüşlere ne kadar itibar edilebilir, tartışmak gerek.
--spoiler--
beşiktaş'ın liderliğinin ve hatta 25. hafta itibariyle 55 puan toplamasının tesadüf olduğunu iddia edebilecek kadar futboldan bihaber, yüzeysel, kader kısmet meraklısı, en az politik yorumculuğu kadar futbol yorumculuğu da sığ olan gereksiz bir adam.
futbolcu mehmet yıldız dan bahsetmek istediği bir an adam mehmet yılmaz dedi. bir insanın dilinin sürçüp, şaşırıp kendi adını soyadıyla söylemesine de ilk kez tanık oldum ömrü hayatımda.
gazetede yazılarını bir ara takip ederdim ama ne zaman ki 90 dakikada yorum yapmaya başladı işte o zaman iyice antipatimi toplayan bir adam haline geldi. norveç'e yeniliriz dedi, lafını yuttu. utanmadan bosna ya da yenileceğimizi söylüyor. hayır yorumları desteksiz, yorum yapmak için de yorum yapılmaz ki kardeşim.
90 dakikada mecazen sırıtıyor.
Bi dönem Süper poligon sitesine verdiği röportajda şöyle demişti: "Solcuyum. Hatta bir ara çok konuşulan bir kalıba da oturtabilirim: Benim referansım Karl Marx'tır." Önceki gün ise şunları yazabilmiş bir şahıstır: "Her sene şu kadar Yunan, dini günlerini kutlamak için Fener'e akın ediyor, aynı şeyi neden biz de "evladı fatihan topraklarında" yapmayalım? Karar verdik, Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Taylan Bilgel ile birlikte bu Ramazan Bayramı'nda namazı Rodos'ta kılacağız." (bkz: Marxsizmin de içine zıçtık)