iyi pres yapan, top çalan, etkili şut atan, fizik gücü nispeten iyi, hava toplarında nispeten iyi bir oyuncu mehmet topal. geçtiğimiz sezonlardaki pas yüzdesine, oyuna katkısına bakıldığında da ülkemizin en başarılı orta saha oyuncularından biriydi, ama bu sene kötü bir sezon geçirdi mehmet topal. bir defansif orta saha oyuncusundan beklenen temel özelliklerden biri olan topu defanstan orta sahaya taşıma konusunda neredeyse hiçbir maçta başarılı olamadı. çok pas hatası yaptı ki bu o bölgede oynayan bir oyuncunun yapmamaması gereken ilk şeylerden. yaptığı pas hatalarını da çoğu zaman ileri oynarken değil paralel oyanrken yaptı. tabii ki bunun nedenleri var; örneğin sakatlıklar yaşadı, bu yüzden yeni sisteme ve takım arkaaşlarına adapte olamamış olabilir.
kimse mehmet topal' a kötü futbolcu diyemez. ben onu barış ile asla bir tutmam ama bu sene takıma nerdeyse hiç katkı yapamadığı da bir gerçek.
durur durur euro 2008 de almanya ile oynanan yarı final mücadelesinde uzaktan sert ve düzgün bir şut çıkarmasını hatırlarım. işte orada bu adam oldu galiba demiştim. ancak uluslararası arenadan kendi çöplüğümüze döndüğümüzde sebebini tam hatırlamamakla birlikte galatasarayın sakatlık sirkulasyonunun daimi onur üyesi olması kendini çok yıprattı. her topa girişinde acaba tekrar yerde kalırmıyım endişesiyle pek etliye sütlüye bulaşmadı, bulaşamadı.
kabiliyeti gereği sadece top çalan, basan ve topu dağıtan bir futbolcu olmasından mütevellit, böyle bir psikolojide kalması onun açısından pek olumlu olmadı.
ancak sadece o değil, o turnuva pek kimseye yaramadı. gazetelerin yaptığı bir haber epey dikkat çekiciydi, amerikalı kondisyoner takımı milli futbolcularımıza çok iyi kondisyon yüklüyor ve oynadığımız maçlarda son dakikalarda ayakta kalışımız ve geri dönebilmemiz buna bağlanıyordu. abartmak istemem ancak o milli takım gerçekten de diri, hareketli ve oldukça yırtıcıydı.
anlayamadığım orada edinilen staff neden türkiye süper ligi takımlarında kendine yer bulmuyor, (bulamıyor?!?). neden antalyanın ormanlarından, almanya'nın havasından medet umuluyor her seferinde enteresan bir şekilde. her sene herkesin bas bas bağırdığı bu kondisyon muhabbeti ve bizim hala o hakem şike yaptı, bu ise yapmadı şeklinde birbirimize ileri götürmek adına adım attırmayışımız, ve düzenin önüne taş koymak yerine biz de nemalanmamız, 4 büyüklerin hiç birinin birbirinden farkının olmadığını gösteriyor.
şimdi 17 yaş altı ya da 21 yaş altı milli takımlarını izleyince yeni yetenekleri görüp heyecanlanmak ve geleceği hakkında umutlanmak istiyor insan ancak böyle bir ortamda iyimser olmak çok ama çok zor görünüyor, olan yine kursakta kalan hevese oluyor..
bir önceki 210 entry dende anlaşılacagı gibi agzıyla kuş tutsa begenilmeyecek kişidir, ama diger futbolcular gibi fazla zeki olmadıgından avrupaya gidip yılda 2 kazanıp altı yıl oynamak yerine, galatasarayda durup yılda 3 kazanıp iki yıl daha oynamanın daha karlı oldugunu düşünecek ve 10 yıl sonrada tüh deyecektir Rıdvan hasan şaş ve daha niceleri gibi.
semih olsun selçuk olsun aynı hatta onlar geç kaldılar.
edit: evet onlara benzememiştir. başarılar dileriz milletçe.
galatasaray'da ve milli takım'da, mevkiinde adam yokluğundan abdurrahman çelebi muamelesi gören topçu. ispanyollar herhalde isabetli yan ve geri paslarına hayran olmuşlar ki, kendisine ısrarla talipler. alsınlar, hayrını görsünler...
dünya üzerinde hiçbir kulübün para verip almayacağı futbolcudur. ancak bi transferde para üstü olur. başka da bişey olmaz bundan. aynısı servet için de geçerlidir.
mustafa sarp'la aynı klasmanda değerlendirilmesi kendisine hakaret sayılabilecek futbolcu. sağ ayağı vardır, sol ayağı vardır, şutu vardır, uzun pas atar, tek topu güzel oynar. bu adam tek ön libero oynarken arsenal'in tranasfer listesine girdi ve galatasaray şampiyon oldu.
mehmet topal varken mustafa sarp'ı oynatan, hatta maç içinde mehmet'i çıkarıp mustafa'yı oyunda tutan teknik direktör futboldan anlamıyor demektir. zira kendisi türkiye'nin en iyi ön liberosudur.
galatasaray orta sahasının fantastik dörtlüsünden biri. diğer üç arkadaşı gibi bu takımda, hatta bu spor dalında ne işi var diye soruyorum her izlediğimde.
bu sezon özellikle sezonun 2. yarısında yokları oynayan adam. en ufak bir katkısı yok takıma. ayağındaki her topu ya geri atıyor ya da paralel(ileri değil bakın paralel) atmayı deneyip rakibe kaptırıyor.
şaka maka geçen sene everton'a kakalanmasına ramak kalmış bir oyuncu bu adam.potansiyeli çok yüksek fakat hangi sebeplerden ötürü olduğunu bilmesemde bu potansiyelini açığa çıkaramıyor.kendisi uzun bi sakatlık geçirdi ve saha içinde iyi anlaştığı linderoth gitti sanırım bundan diye düşünüyordum ama linderoth gitti elano geldi be kardeşim. daha ne istiyon oynamak için anlamadım ki ..
galatasaray taraftarlarıca niçin bu kadar beğenildiğini anlayamadığım kazma futbolcu. eskiden topla oynamayı beceremese de hiç olmazsa savunma yönüyle idare ediyordu şimdi o da kalmadı. bir de ingiltere de oynamak istiyor hazretleri...
ege rum meyhanesi ceo'su ersin özbükey onun için şöyle der;
-rakının yanında en iyi mehmet topal gider.
evet ne orhan gencebay, ne ferdi tayfur... aslan sütünü doldurduktan sonra alelade bir galatasaray maçını açıyoruz ve mehmet topal'ın defanstan top çıkarmasını büyük bir dikkatle izliyoruz ve hemen ardından da dubleyi köklüyoruz, bunun sonunda yerde parçalanan bardak ve gözyaşı efekti eklenebilir.
kimse şu saatten sonra "sisteme uymuyor yoksa iyi çocuktur tanırım" demesin, bu adam futbolcu falan değildir. bu lafları yer miyim? real madrid'e deplasmanda 4 gol atıp, 4 asist de yapsa şu saatten sonra zor, yemeyiz. şu kendi sahasında yaptığı hareketleri halı sahada yapsa dalarlar civanım. lenf kanserinden öldürmeden önce rapid bükreş'e attığın golü de al git topal, seni topal, öldürdün beni topal...
acilen madrid'den istanbul'a dönüşte hava alanında unutulması gereken bir isim. araştırmalara göre bu adamı ayağında top varken izleyen her 3 galatasaraylı taraftardan biri bir ay içinde kemoterapiye başlamaktadır.
futbolcumsudur. hiçbir yeteneği yoktur, tek bildiği defansın içine gömülüp top kesmektir. hiç kimsenin yardımına gitmez öylece olayları izler. topu oyuna sokma konusunda tek muadili maldonadodur ve bu adam galatasaray'ın hala ilk 11'inde banko oynayabilmektedir. bir de geçen sene everton'un istediği dillendirmişti medyamız. everton bu adamın neyinden etkilenipte transfer etmeye karar vermiş merak ediyorum. bu sene ki performansını görünce adamlar iyi bir oh çekmiştir.
2009-2010 sezonu itibariyle galatasaray taraftarının sabrını denemektedir kendisi. şu bomboş durumda olduğu halde geriye pas verdiği, kendi yarı sahasında pres altında olmasına rağmen olmayan tekniğine güvenip top saklamaya çalıştığı pozisyonlardan biri esnasında sahaya inip kötekleyecekler çocuğu yani, korkuyorum.
