Merak ettiginiz herhangi bir seyi sordugunuzda, dolandirmadan cevap veren, net, bilgili, saygideger bir ogretim gorevlisidir. Sizi gereksiz bilgiler havuzunda bogmaz, dar kaliplara sokmaz, anlamaniza yardimci olur. Hep konussun.
karadenizli (ve karadenizliliğiyle övünen), samimi (gayet candan konuşan), bilgili ( bunu izah etmeyelim) bir abimizdir. dini hz. isanın zuhuruyla mehdinin gelmesi meselesine indirgeyenlerin hiç hoşuna gitmeyen, hatta milletin dinini bozmakla itham ettikleri bir ilim adamıdır. Allah (cc) gönlüne göre versin.
Herhalde kendisini anlatmak için en uygun ifade Yürüyen Kurandır. Bu ifade size abartılı gelmişse Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Hocası Prof. Dr. Mehmet Okuyan ile karşılaşmamışsınız demektir. ilk olarak Hilal TVde Ramazan ayında iftar programı sunarken denk geldim. Ondan sonra da ekrana çıktığında neredeyse kaçırmıyorum. Sanki Kuranı içinde yaşatıyor gibi bir izlenim veriyor size. istediği ayeti saniyeler içerisinde hemen bulabilmesi eğer sizin için ayırt edici bir özellik değilse adının önünde profesör yazan birçok ilahiyatçının sureleri bile o derece kolay bulamadığına şahit olmamışsınız demektir. Halka önderlik yapması gerektiği halde bir devlet memuru olmanın üstünde bir kendine bir vazife addetmekten çekinen, cemaati namaz vakitleri dışında görmeye tahammül gösteremeyen, ezbere bildiği Kuran sayfaları onu geçmeyen yüzlerce imamdan hiç bahsetmiyorum bile.
Kuran okumaya başladıktan sonra O'nu elimizden hiç düşürmesek en kötü ihtimal, en zayıf hafızalımız bile otuzlu yaşlarda Kitabın içindeki her şeyi, hangi kelimelerin nerede geçtiğini, nerelerde neden bahsedildiğini öğrenebiliriz sanırım. Ama nasıl oluyorsa 600 sayfalık bir Kitabı baştan sona bütün ömrümüz boyunca en fazla bir bilemediniz iki defa okuyoruz. Burada kastettiğim okumanın Türkçe meali olduğunu muhakkak anlamışsınızdır. Zira Arapçasını hatmetmekte üstümüze yok. Yani her gün 10 sayfa okusak ki bu bizim en fazla bir saatimizi alır iki ay gibi kısa bir zamanda baştan sona okumuş oluruz bu kitabı. Senede 6 defa okuyacağımız bir kitabın kıyısında köşesinde ne olduğunu öğrenmemiz için iki sene yetecektir aslında bize. Yani bu hesabım size siyasetçileri hatırlatmış olabilir ama varmak istediğim nokta şu: Bir Mehmet Okuyan olabilmek aslında çok zor değilken memlekette Mehmet Okuyan gibi kimselerin sayısının azlığı meselesi. Mehmet Okuyanı dinlerken Kuranın engin okyanusuna dalıp inci mercan topladığınız hissine kapıldığınız doğru. Ama aynı zamanda her seferinde ben neden onun gibi olamıyorum pişmanlığını da iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Popüler olmanın çekiciliğine kapıldığı, şöhretin etkisini insanlara yavaş yavaş hissettirdiği, hadislere olan mesafeli duruşu gibi durumlar sizi rahatsız edebilir. Ancak bütün bu ve bunun gibi kimi haklı kimi insafsızca yapılan bütün eleştiriler bize asıl mevzuyu unutturmamalı. Başucu kitabı kavramını sözlerde bırakmayıp buna hayat veren, avucunun içi gibi bu eseri bilen, her türlü kayboluşlarda bunu kendine fener yapabildiğini bizlere gösteren birisinin bize vermesi gereken şeyler, acımasızca eleştirilerin arasında kaybolup gitmemeli.
Ben kendi payıma Mehmet Okuyanı tanıdıktan ve onun dinledikten sonra şu hisseleri çıkardım:
dini konularda çok fazla bilgili olduğumu iddia etmem ama ortalamadan daha fazla kafa yorup araştırmış birisiyim. şu ana kadar gördüğüm ilahiyatçılar arasındaki en beğendiğim isimdir kendileri. hafız olması ve iyi arapça bildiğinden dolayı kuran'a oldukça hakim ve ayetleri birbiriyle ilişkilendirip yorumlama konusunda çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
kendisini sevdiğim bir başka isim olan caner taslaman ile sık sık birlikte izleme fırsatım oldu çeşitli televizyon programlarında. (özellikle öteki gündem programına bir çok defa katıldı bu ikili.) gözlemleyebildiğim kadarıyla, caner taslaman'ın bilim ve felsefe bilgisiyle, mehmet okuyan'ın kuran bilgisi birbirini çok güzel tamamlıyor ve ortaya güzel yorumlar çıkıyor. mesela mehmet okuyan bir konudan bahsettiği zaman taslaman araya girip metodolojinin önemini vurguluyor veya taslaman konuşurken okuyan araya girip konuyu destekleyen bir ayet sunabiliyor. bence islam'ın akılcı bir din olduğunun anlaşılabilmesi için felsefecilerle uyumlu çalışabilen ilahiyatçılara ihtiyacımız var ve bu ikili oldukça güzel örnek oluyor. umarım ortak çalışmalarının ve programlarının sayısı giderek artar.
bazı yazarlar tarafından ortaya orijinal fikir koyamamasından ve mezheplere karşı antitez oluşturmaya çalışması üzerinden eleştirilmiş. haklılık payı yok değil ama var olan yaygın inanç sistemlerinin çarpıklıkları düzeltilmeden yeni bir fikir düzeni ortaya koymak pek sağlıklı olmaz benim kanaatimce. mesela kendi iddiasına göre - ki ben de katılırım buna - günümüz toplumundaki yaygın şefaat inancı şirktir. eğer toplumun inancı bu derece dejenere olmuşsa, doğal olarak ilk önce bunları kuran'a uyacak biçimde düzeltmek gerekir. ayrıca - bunu eleştiren yazar için söylemiyorum - bu tarz kişiler orijinal şeyler söyleyince de bu sefer dine yeni yorumlar eklemekle de suçlanabiliyor. yani ben sorgulamam, atalarımın dinine inanırım diyen adam her türlü bir şeyler buluyor eleştirecek. zaten kendisinin de çoğunluğa yaranma gibi bir derdi de yok kuran'ın çoğunluk ile ilgili ayetleri ortadayken.
cübbeli ahmet gibi her farklı görüşe otomatikman karşı çıkan adamlar tarafından da eleştirilen biridir. cübbeli ahmet'in kendi hakkında "allah rızası için mehmet okuyan dinlemeyin söyledikleri doğru şeyler olsa da." demesine karşın "herkesi dinleyin, hakikat başkalarının ağzından da dökülebilir. fikirden korkan adam, adam mıdır?" diyerek karakterini göstermiş adam gibi adamdır.
sanıyorum hilal tv'de envarul kuran adında bir tefsir programı yapmaktadır gayet başarıyla. izlenilmesi şiddetle tavsiye edilir.
paragraflar birbirinden kopuk oldu sanırım ama kendisi sevdiğim biri olduğu için hakkında olabildiğince bilgi vermek istedim.
Hadisleri inkar etmiyor kuran ile kıyas yapıyor. Kuran ile çalışıyorsa bu hadis güvenilir değildir diyor. Bence ezbere hocalarınızdan kapıp kapıp adama iftira atmayın. Biliyorsunuz ki islamda iftira da günah.