istanbulda sokak ortasında polisler adam dövüp, salınır.
Milli kayakçımız ihmal sonucu ölür, bilirkişi raporu değiştirilir.
Biraz daha geri gidelim.
14 yaşındaki kıza 30 kişi tecavüz eder, çocuğun psikolojisi bozulmadı gerekçesiyle herkes beraat eder.
üzmeyen bir yazarımız reşit omyana bir kızı taciz eder, komplo denir
cüppeli bir yazarımız (mesleğini öyle belirtmişti) reşitleri sevdiği için içeri alınır.
Muhalefet olan gazeteciler 3 yıl, 4 yıldır içeride yatar. Suçlarının ne olduğu hala anlaşılamamıştır.
eski askerlerin hepsi yapamadıkları ama, içlerinden geçirdikleri iddia edilen suçlardan dolayı içeri alınır.
Böyle bir ortamda hukuka güven sadece lafta kalır. Zira güvenmiyorum dendiğinde bir şekilde içeride kalma süreleri otomatikman uzar.
Şimdi savcının konuşmasıyla yukarıdaki bilgileri örtüştürün. Sonra sağlam bir akılla mantık yürütün.
işnize gelen karar yanlış da olsa doğru kabul ederseniz, yarn öbür gün sizin de aynı şekilde acı çekmeniz olasıdır.
kimin ateist kimin alevi olduğunu bilmesinin normal karşılandığı savcıdır. ülkemizdeki tüm şakirtlerin birbirleri ile "alevi misin, ateist misin, sünnetli misin, dinsiz misin" gibi sorular sorarak tanıştığını böylece anlamış olduk. birine memleketini sormak ile dini inancını sormayı aynı kefeye koyan embesiller de varmış demek. ulan bu ülkenin %90'ının yeni tanıdığı birine sorduğu ikinci sorudur "nerelisin" sorusu. tabi ki bilirsin adam rizeli mi, ankaralı mı. yaptığı açıklamalar samimiymiş. gün geldiğinde yeni terörle mücadele mahkemelerine yolunuz düşerse sırf düşündüğünüz, yazdığınız, birşeyler karaladığınız veya hiçbirşey yapmadığınız için o samimiyetinizle koyunlarına girer uyursunuz artık.
aynı davalarda kocaman yüreği olduğu için iktidarın tüm baskılarına rağmen hak ve adalet çerçevesinde yargılama yapmaya çalışan mahkeme başkanlarının nerelere sürüldüğünü araştırıp (bkz: köksal şengün)öğrenin bir önce ondan sonra kim yürekli, kim iktidar güdümlü gelin bir daha konuşalım.
eskinin özel yetkili, bugünün sıradan savcısı. özel yetkili mahkemelerin tabutuna son çiviyi çakan adam. her şerden bir hayır doğar derler. adamın açtığı (şike değil) aziz yıldırım davası, bizi "özel yetkili" denen hilkat garibesi bir oluşumdan kurtardı.
artık maça gidemeyeceğinden şikayetçi. yanlış düşünüyor. gs nin hangi maçına gitse, şahsına yarım saat tezahurat yapılır.
çocuğumun boynuna fenerbahçe fuları takamayacağım diye hayıflanıyor. gs store dan sarı-kırmızı fular alırsın olur biter.
davasında sadece cemaatten insanların değil, alevi ve ateist arkadaşlarının da yardımcı olduğunu söylüyor ve çamı burada deviriyor. kendisine polonya gettolarında güvenlik hizmeti sunanların da yahudiler olduğunu hatırlatıyorum.
ulan ne güzel konuşuyorum, kendimi de şirin gösteriyorum mantığıyla ertuğrul özkök'e röportaj vermiş olan şike savcısı. ama hani konuştukça batarsın ya bazen hah işte kendisinin bizzat titanik'e bağladığı röportaj olmuş resmen.
--spoiler--
"Ben Balyoz davasında da çalıştım. Şike davasını açtığımız zaman, bunun da Balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık. Ama yanılmışız. "
--spoiler--
yani diyor ki millet nasıl olsa balık hafızalı, daha önceki olaylarda da aynısı yaptık iki gündem değişti unutuldu gitti. yine geçirir gideriz sanmıştık ama yemediler.
--spoiler--
"Cemaatin Fenerbahçe'yi ele geçirmek gibi bir arzusu olsa, bizim cemaatle ilişkimiz olsa, sadece bazı yöneticileri almakla yetinir miydik? Ali Koç'u almaz mıydık? Murat Özaydınlı'yı almaz mıydık?"
--spoiler--
he ya zaten kafanıza göre istediklerinizi alıyorsunuz suç şüphesi falan olması gerekliliği hak getire, olmasına da gerek yok size göre. kafaya esse Ali Koç'u falan da alırdınız tabi pazardan armut satın alıyorsun ya. zaten hukuk devleti değil muz cumhuriyeti aq. sıkıldıkça dışardan adam topluyorlar sorgulamaya.
--spoiler--
"Bu davada çalışan çok sayıda insan var. Aramızda Alevi arkadaşlarımız, ateist arkadaşlarımız var. Bize hiç böyle bir müdahale olmadı."
--spoiler--
oha çüş demek istiyorum böyle bir yoruma. ulan açık açık biz önümüze geleni fişliyoruz al sana ateisti al sana alevisi kimin ne olduğu biliniyor cemaat tarafından. çat çat da söylenmez arkadaş bu böyle.
özel yetkili mahkemelerin neden adaletin katilleri olduğunu somut bir şekilde gösteren röportaj olmuştur.
akp tarafından kullanılıp, miyadını doldurunca kafa izni sayılabilecek bi makama kaydırılmış savcıdır. bilmem kaç aydır, gazete köşelerinde, tv programlarında, zaten git gide tırmanmış olan futbol fanatizmini, keskin bir nefrete ve düşmanlığa dönüştüren, toplumsal bazda en büyük nüfuslu infiali yaratan şike davasının baş piyonudur. taraftarlık dilini bi kenara bırakıyorum. aziz yıldırımın avukatı da değilim. ama bu ülke bir gün gerçekleri görecektir. balyoz, ergenekon vb bütün çıkmaz sokak davaları, sayın başbakanın ülkeye armağan ettiği dipsiz kuyu davalarıdır. henüz suçu bile netleşmeden, aylarını yıllarını hapisanede geçiren fikir adamları, siyasetçiler, askerler, devlet ve spor adamlarının vebalini ödeyecekleri bi merci oluşacaktır mutlaka. gün olur devran döner.
son 5 maçın sonucunu bilen savcıdır. acaba özel yetkilerini de kaybedeceğini biliyor muydu? görevini tamamladı. mission completed yaptı.
Adaletin bekçilerine ne oldu? Cornu istifa etti. Lütfi yok. Helvacı yok. MAA yok. Mehmet Berk yok.. Sanat eseri soruşturmanın sonucu..
aziz yıldırım kendisini bir daha ki duruşmada salonda görmek istiyorum dedikten sonra tüm özel yetkileri alınmış ve küçükçekmece başsavcı vekilliğine atanmıştır. görevini yaptı ve aziz yıldırım'ın karşısına çıkamadan tam zamanında köşeye atıldı...
t*ş*klarıyla birlikte havalara kaldırılması gereken savcı. türk adaletinin yüz akı. tff'nin yapamadığını yapacak cesur yürek. türk futbolu senin kıymetini 20 yıl sonra anlayacak, biz şimdiden başladık.
kafası güzel arkadaş. hukukla adaletle uzaktan yakından alakası yoktur. hazırladığı saçma sapan iddaanameyi bugün aziz yıldırım için 39 yıl ceza isteyerek savunma gafletinde bulunmuştur. tamam anladık berkçim savcılık makamı elindeki kanıtlarla suçlama yapmak için vardır ama elin bu kadar kötüyken 39 yıl istemene kargalar bile güler.