Önce Engin Ardıç, ardından Mehmet Barlas.
Tanrı bizim bir şey yapamayacağımızı anladı, Türk Milleti'nin makus talihini yenmesi için yardımcı olmaya başladı çok şükür. her ikisinin de ateşi bol olsun. haklarımızı helal etmiyoruz. haram olsun...
Ünsal ünlü bunun bir olayını anlatır.
Baba Bush türkiyede bir kokteyl vermiş fakat buna davetiye yollamamış bu da kızmış bush'a döşenmiş ne katilliğini bırakmış ne şerefsizliğini meğer davetiye postada gecikmiş davete gitmiş ertesi gün başım ağrıyordu bush elimi sıkınca geçti yazmış.
Her devrin fırıldağı işte.
Gazeteciliğin özünde muhaliflik olmalı. Mehmet Barlas bunun hep tam tersiydi. Usul usul, sakın sakin, yumuşak yumuşak, latifeli nüktedan sorular sordu, göçtü gitti. Memleketin bu halde olmasının sebeplerinden biriyse, cehennem ateşi ve dondurucu soğuklar temennimdir.