dursun çiçekin eşinin ardahana sürülmesi olayına hükümet el atmalı bu da bir alçaklıktır istanbul isterken kadını ardahana niye sürüyorsunuz
1 hour ago via web
favorite retweet reply
2008-2009 döneminde van da askeriye tarafından yasadışı dinleme altına alınmıştır. açtığı dava sonucu toplam 5 sanık aralarında albay vecihi iyigün de var, 5 yıl 10 ay hapse mahkum oldu. 2 sanık da 2 yıl 6 ay hapse mahkum oomuştur. mahkumların arasında bir de pkk itirafçısı var ve adam jandarmada çalışıyor, işe bak ya. mehmet baransu bu işin peşini bırakmayacam diyor, beşir atalay a kadar bikaç kişinin daha ceza alması gerekiyor diyor.
kafayı mürtedlere takmış bir de öyle olmadıkları hâlde mürted ilân ettikleri var.
haydi konuşalım da neyimi konuşacaksın? sana mı soracağım berrak dinden çıkıp çıkmayacağımı? neyimi konuşacaksın? barış dininiz ölüm emrediyor. amacın şeriat uygulatmak mı? liberal demokrat canını senin!
mösyö hanefi avcı'nın yazamadıkları adlı kitabın önsözünü asım bezirci'nin orhan kemal kitabından aşırmış intihalci. peki kitabın geri kalanını kim yazdı.
mösyö hanefi avcı'nın yazamadıkları adlı kitabın önsözünü asım bezirci'nin orhan kemal kitabından aşırmış intihalci. peki kitabın geri kalanını kim yazdı.
taraf gazatesi'nin en dikkat çeken çalışanıdır. gazeteye gelen telefonların neredeyse %90'ı mehmet baransuyadır, mehmet baransu gazeteye geldiğinde ortalık bir hareketlenir.
taraf'ta çalışan bir yakınımdan saadettin tantan'ın yeğeni olduğuna dair bir rivayet duymuştum;
kendisine polisten, askerden, bürokrasiden kimsenin ulaşamadığı belgelerin/bilgilerin gelmesinin altında da bu gerçek yatıyormuş. doğru mu bilmem ama mantıklı geldi.
son derece kaliteli ve cesur bir kalem. güç odaklarına yalakalık yapmak gazetecilikse baransu değildir. kendisini ülkesine ve şer odaklarının yok olmasına adamış büyük aydın. yolu açık olsun.
imtiyazlı eşitlik! / Mehmet Baransu
Son yıllarda birbiri ardına ortaya çıkan darbe planlarıyla kamuoyu tekrar askerî vesayet kavramını tartışmaya başladı. Vesayetle mücadele, darbenin suç olduğu, hemen hemen herkesin ortak fikri. Buna rağmen, askerin darbe yapma potansiyeli, gücü, arayışı ortadan kalkmış değil. Neden mi?
Anayasa Madde 10: “Herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”
Kendi yaptıkları anayasaya rağmen onlar, Cumhuriyet’in en imtiyazlı zümresi. Lojmanları, lokalleri, orduevleri, tatil köyleri, özel hastaneleri ve yargıları ile hayatın her alanında ayrıcalıklılar. Bazı kanunlarda normal vatandaştan üstünler. Emlak Kanunu’ndan Adlî Sicil Kanunu’na, personel tayini ile ilgili kanundan Vergi Kanunu’na, Damga Vergisi Kanunu’ndan nüfus hizmetleri ile ilgili kanuna kadar 80’e yakın kanunda askerî personel ve askerî kurumlar için özel hükümler var.
il idaresi Kanunu’na göre il ve ilçelerde kamu kurumları vali ve kaymakama bağlı. Askerler ve yargı personeli ise bunun dışında tutulmuş. Anayasa’nın kuvvetler ayrılığı ilkesi ve yargı bağımsızlığı açısından hâkim ve savcıların valinin emri dışında tutulması normal. Ancak, askerler, askerî birlikte çalışan sivil memurlar, askerî fabrikalarda çalışan işçiler dahi kamunun başı olan vali ve kaymakamın emri dışında bırakılmış.
Benzer bir durumu “Devlet Memurlarının Şikâyet ve Müracaatları Hakkındaki Yönetmelik”te de görmek mümkün. TSK’ya bağlı askerî ve sivil personel burada da kapsam dışı tutulmuş. Bunun anlamı şu: Asker, yasama, yürütme, yargının yanında uygulamada ayrı bir güç olarak konumlandırılmış.
Askerî personelin eşinin tayini, kendisinin gittiği yere, kadro bulunup bulunmamasına bakılmaksızın yapılıyor. Siviller için ise bu sözkonusu değil. Harcırah Kanunu’nda da imtiyazlılar. Yurtdışına giden askerî öğrencilere, teğmen rütbesindeki subay kadar harcırah ödeniyor.
Sosyal Sigortalar Kanunu’nda da rütbelilerle eşit değiliz. Kadrosuzluk nedeniyle emekli edilen askerlere yaş şartı aranmaksızın emekli maaşı bağlanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun denetleme ve kontrol yetkisi de askerî işyerlerinde geçerli değil. Buralardaki sigorta işlemlerinin denetim ve kontrolü, askerî iş müfettişleri tarafından yapılıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı, bütün eğitim kurumlarının müfredat ve eğitim esaslarını belirlemek zorunda. Askerî okullar da bakanlığa bağlı. Ancak bu yasa askerî okullarda işlemiyor. Kanunda program, yönetmelik ve öğrenim denklik derecelerinin belirlenmesinde TSK ile işbirliği zorunlu kılınıyor. Uygulamada ise müfredatı fiili olarak asker belirliyor.
Askerin en dikkat çeken imtiyazlarında biri de 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nda. Bu kanuna göre mahkemeler tarafından verilmiş olsa bile “disiplin suçları ve sırf askerî suçlara ilişkin mahkûmiyet hükümleri” adli sicil kaydında yer almıyor.
2886 sayılı ihale Kanunu’nda da askerlere imtiyaz unutulmamış. ihale dışında tutulan ve pazarlık usulüyle yapılabilecek alım satım işlerinde Genelkurmay Başkanlığı ve içişleri Bakanlığı’na “özel durumlardaki her türlü ihtiyaçları ve taşıma işleri” kavramıyla geniş imtiyazlar sağlanmış. Bu ifadeyle “özel durum” kavramına sokulabilecek her türlü alım satım işlemi, ihale kanuna tabi olmadan pazarlık usulüyle yapılabiliyor.
Emlak Vergisi Kanunu’nda da askerlere imtiyazlar verilmiş. Askerî fabrika, tersane ve atölyelerin yaptıkları teslim ve hizmetler de Katma Değer Kanunu’ndan muaf tutuluyor. Ayrıca orduevleri ve askerî gazinolar da Devlet ihale Kanunu ve Sayıştay’ın denetimine tabi değil.
Son günlerde çok tartışılan, erlerin subayların hizmetinde kullanılması da aslında kanunlarla tanınmış bir “hak”. 182 sayılı Hizmet ve Seyis Erleri Hakkındaki Kanun’a göre; teğmenden mareşale kadar her subaya barışta ve savaşta birer hizmet eri veriliyor. Hizmet eri almak hakkına sahip olan subaylardan, hizmet eri kullanılmayacak bölgelerde bulunanlara, bu haklarına karşılık her ay peşin olarak 200 lira hizmet eri tazminatı ödeniyor. Ödenen bu para vergiye tabi değil ve bu paraya haciz de konamıyor. 1960 yılında çıkartılan bu kanuna göre, erler subayların “hizmetlerinde” bazen eşlerin köpeğini taşıyor, bazen de komutanın çayına şeker atıp karıştırıyor! Hizmet erinin nasıl kullanılacağı tamamen subayın inisiyatifine kalmış.
1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanunu ile her türlü özel veya resmî konaklama yerlerinde oturanların ya da konaklayanların kimliklerinin Emniyet birimlerine bildirmesi zorunlu. Askerî konaklama, dinlenme ve kamp tesisleri ile orduevleri ise bu kanunun kapsamı dışında.
TSK iç Hizmetler Kanunu, Sayıştay ve yargılama usulleri dâhil onlarca kanundaki imtiyazlar ortadayken, kimse bana Anayasa önünde eşit olduğumuzu, vesayetle mücadele ettiğimizi söylemesin. Vesayetin kökleri de başka yerde aranmasın. Asker neden mi darbe yapmak istiyor? Cevabı çok açık değil mi?
dün akşam haberturkte sansürsüz adlı programda çığırtganlık yaptığına şahit olduğum gazetececi yazardır. tartışılan konu hanefi avcının kitabının ardından başta m.baransu'nunda olmak üzere çıkmış tepkisel kitaplardı. program boyunca izlediğim tek şey mehmet beyin barııım barııım bağırması "benim kitabım" ,"ben yazdım"," kimse yazamaz" gibi ben odaklı cümleleriydi.
skytürk'te entry i yazdığım dakikalarda konuşurken Hanefi Avcı'nın yalan söylediğini belirten, kendisine sanki yanıt alabilecekmiş gibi sorular soran gazeteci. Hanefi avcı ya sorduğu sorulara yanıt alamamış, üzerine de kayıt cihazı hanefi avcı tarafından duvara fırlatılmış.
Ben de isterdim ki kendisine sorulan şu iki soruya cevap versin:
1) Emniyette fethullahçı cemaatin varlığı doğru mudur? (3 defa soruldu şimdilik)
2) Siz fethullahçı mısınız?
Sorular kendisine yöneltildiğinde başka şeyler söylemiş, eşinin amerikada 8 ay ayakta çalıştığını, borç ödediklerini falan anlatmıştır.
Kendisinin gazetecilik mantığını birebir kullanarak diyorum ki: yukarıdaki sorulara evet ya da hayır diye yanıt veremezse yalancıdır, karşı darbecidir, fethullahçıdır.
gazeteci veya muhabir olmanın elimize geçecek belgelerle orantılı olduğunu anlamamızı sağlayan şahıs.
edit: tv lere çıkıp konuşmasın, sadece servis edilen belgeleri yayınlasın, yoksa konuşunca kanal değiştirmek zorunda kalıyorum, diğer şürekası gibi konuştuğunu kendiside anlamıyor.
ordu ve asker hakkında yaptığı hiçbir haber bugüne kadar yalan olmayan gazeteci. Millet hata kimde diye soracağına sen bunu nasıl yazarsın diye soruyor.