sanki kasımpaşa'da doğup büyümüş, has be has türk çocuğu gibi mücadele eden, milli marşımızı en içten söyleyen adamlardan. topçuluk, teknik, taktik, top kapma , ıvır zıvır. on numara bi karaktere sahip olan adam. ve kim ne derse desin milli takımın olmazsa olmazı. yürü be marco!
gerek mehmet topal gerek ise mehmet topuz un futbolları goz onune alındıgında milli takımda oynaması icin turk olmasının ne kadar onemli ve gerekli oldugu anlasılan oyuncumuz. **
Bugünkü maçta yine çok önemli noktalarda ayağını, bacağını, dötünü sokmuştur her zamanki gibi bize bir oh çektirmiştir.Dhalsim'in kardeşi misin birader?
ispanya'nın en büyük kulüplerinden valenci'nın kendisine talip olması bile büyük onur duyulacak bir durum bence. 30 yaşından sonra belki dünyanın en iyi futbolcuları arasına giremez, çok büyük paralar kazanamaz ama en azından kariyerini geliştirmiş olur. belki kendisini bile geliştirir, bilinmez.
görünen o ki en geç sezon sonunda fenerbahçe'den ayrılıp ispanya'nın yolunu tutacak futbolcu. bu kararından dolayı tenkit edilemez. la liga genel kabule göre dünyanın en iyi ya da ikinci iyi ligi. fener'de ne kazanıyor olursa olsun her halde daha iyi bir ücret alacaktır, o da cabası. benim merak ettiğim yarın öbür gün türk milli takımında oynamaya devam edip etmeyeceği.euro 2008'i ayrı tutmak gerek, orası ekstra bir vitrin.
asıl daha sonrası merak konusu.
hala; kendini türk hissettigi için mi, yoksa kendini avrupa ve dunya arenalarinda göstermek için mi türk oldugunu kestiremedigim istikrarli futbolcu.ha kendini türk gibi hissetse bu kadar istikrarli olur muydu, o da ayri.
adı, fenerbahçe ile anılırken sevmediğim, milli maçlarda olduğu zaman da diğer futbolculardan daha çok sevdiğim topçu. hangi maçtı hatırlamıyorum ama milli bir maçımızda attığı golden sonraki sevinç anı, hala gözümün önünden gitmiyor. çocuk gibi sevinmişti fırlama.
köle ettiği ülkelerden getirdiği futbolcularla şampiyon olmuş ülkeleri alkışlarken, kendi isteğiyle türk vatandaşı olmuş bir insanı dışlamak ne kadar doğrudur. tartışmaya gerek yoktur.
nihat'ın golünden sonra herkes ayrı bir köşede sevinirken gelip diz çökmüş oyuncunun önünde eğilerek başını öpmüştür. bu adamın türk olup olmayışı vız gelir trıs gider. birileri hala ben bu adamı takımımda istemiyorum diyorsa biz onları milli takımı tutmamaya davet ediyoruz.
türk vatandaşı olduğu için kocaman bizdendir bu adam. ne kadar bizden diye tartışmak yerine başarının tadı çıkarılmalıdır. zira anadan doğma türk gibi oynayan bir futbolcunun ne kadar türk olduğu tartışılmamalıdır.
ismi bazı spor spikerleri tarafından öğrelyööö diye söylenir.1698 maçtır tek top kaçırmadı desek yeri vardır, adam doğuştan ön libero bir o kadar da doğuştan türk(milli takım performansıyla orjinalere taş çıkartır). iyi varsın öğrelyööö. *
17 kasim 2007 norvec turkiye macinda, milli takımımız 1-0 yenik durumda iken, riise'nin kornerden falso vererek direkt kaleye vurduğu muhteşem orta-şutu, kaleci ve defansın önde kalması sebebiyle gol olacakken çizgiden kafası ile çıkartan ve maçtaki mücadelesi ile galibiyette büyük rol oynayan futbolcudur.
özel olarak: hani denilir ya "defans kötü değil, onun önündeki oyuncular çok önemli diye" ya da mesela çok kaliteli iki defans oyuncunuz vardır ama maç boyu saçmalarlar işte önlerinde aurelio tipinde bir oyuncu oynamadığı için saçmalarlar.
dikkat edin aurelio çoğu zaman defans oyuncusu gibi defansın arasına kademeye girer, çizgiden top çıkartır, rakibe önde basar, iyi bir kesicidir, faul alır v.s. arkasında oynayan iki oyuncuyu da rahatlatır. işte aurelio tipi ön libero-orta saha oyuncunuz olduğunda defans oyuncularınız saçmalamaz ve gerçek performanslarını gösterebilirler.
ha bir de hem maç başına ortalama 11 km koşuyor hem de brezilya doğumlu.
