"para mı verdim, istediklerimi verin" diye çaktırmadan konuşabilen bakan. dediğine göre hakimlere %40 zam vermiş ve buna karşılık onlardan adalet ve hakkaniyet bekliyormuş.
"ha bu sözlerimden işlerini doğru yapmıyorlar siyasete bulaşıyorlar demiyorum" şeklinde, adamı dövüp sonra özür dileyen bir hale bürünüyor.
madem hakimlerine, savcılarına destek çıkacaksın, "onların doğrularına güveniyoruz" de geç. ne demeye para yedirmiş ve karşılığını bekliyen insan pozuna giriyorsun.
--spoiler--
Bizim adalet dağıtan hakimlerimiz ve savcılarımız son derece modern binalarda hizmet üretsinler istiyoruz. 3 yıl sonra bu ülkede görev yapan hiçbir hakim ve savcımız lojmansız kalmayacak. Hakimimiz, savcımız mutlaka lojmanda oturacak. Onların bir ekonomik sıkıntı içinde olmalarını istemiyoruz. Çünkü onlar çok önemli davalarda karar veriyorlar. Onlara çok önem veriyoruz. Değer veriyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı, hakim ve savcılarımızın bundan 1,5 yıl önce maaşlarına yüzde 40 artış sağladı. Başbakanlık Müsteşarının seviyesine getirildi maaşları. Ekonomik sıkıntı çekmesinler diye. Fakat kendilerinden bu millet adına beklentimiz şudur: Adaletten ayrılmayın, haktan ayrılmayın. Günlük siyasi çekişmelerin arasında olmayın. Bunlarla uğraşmayın. Sadece, (Adalet mülkün temelidir) kuralı neyi gerektiriyorsa, o şekilde hareket edin. Bunu söylerken bu şekilde hareket etmiyorlar demek istemiyorum. Bu konuya daha fazla özen
göstersinler diye altını çiziyorum.
--spoiler--
gözaltında işkence ile can veren engin ceber olayında devlet ve hükümet adına özür dileyerek türkiye cumhuriyeti tarihinde bir ilke imza atmıştır. ayrıca mecliste bir alt komisyon olayı soruşturacaktır. olaya karışan bilmem kaç kişi de görevden ihraç edilmiş ve savcıya havele edilmiştir. kısaca olmaması gereken bir utanç hadisesi bir şekilde olmuş ve devlet ilk kez vatandaşın vicdanından yansıyan tepkiyi göstermiştir. evet bu bir devlet adamına yakışan haslettir. keşke tüm devlet adamları en az mehmet ali şahin kadar olsa. işte o zaman bu memleket bir başka güzel olur. kol kırılır yen içinde kalmaz. suçlular cezalarını çeker. adalet başka bir aleme havale edilmez.
gözaltında işkenceden hayatını kaybeden engin ceber için '' devleti ve hükümeti adına özür dileyerek '' kendini sorumluluktan kurtarmış, üstüne üstlük bu kabil bir jest ilk defa yapıldığı için bir de prestij kazanmış adalet bakanımızdır kendisi. devlet te ,hükümet te soyut kavramlardır, varsa bir suç, devlet ya da hükümet işlemez, varsa bir hata, devlet ya da hükümet yapmaz, bu soyut aygıtları temsilen tasarruf mevkiinde olan insanların omuzlarındadır sorumluluk. dolayısıyla mehmet ali şahin' in özür dilemesi göstermeliktir, anlamlı değildir, samimiyetine inandırması için acilen istifa etmesi gerekir. gerekir de, etmez tabii ki, burası ucuz kahramanlıkların memleketidir nasılsa.
5 aydır getir(e)mediği deniz feneri dosyasını chp getirince almanya'ya doğru olup olmadığını sorarak bir anda nasıl hızlanabildiğini göstermiş adalet bakanı.
ergenekon olayındaki sızmalar konusunda avukatları suçlamış olan adalet bakanı.
bir adalet bakanı'nın böylesi komik durumlara düşmesi beni korkutuyor, heyecanlandırıyor, üzüyor falan.
ortada iddinamaler yok, suçlamalar yok çarşaf çarşaf gazetelere servis yapılıyor, hayır adam daha müvekkili hakkındaki suçlamayı bilmiyor ki, servis yapsın? daha adamların evine girilmeden trt "sabih kanadoğlu gözaltına alındı" diye alt yazı geçiyor mesela. fehmi koru, şamil tayyar alınacak kişilerin isimlerini çarşaf çarşaf yazıyorlar. star, yeni şafak, taraf gibi gazeteler daha ifadesi alınmamış kişiler hakkında çarşaf çarşaf yazılar yazıyorlar.
öte yandan ben bir avukat olsam, salak mıyım ulan kendi müvekilimi karalayacak türden bilgileri basına sızdırayım? hadi 1-2 sanığın avukatı yaptı bunu, ulan bütün sanık avukatları mı sızdırıyor?
adamların haberi yok, adamlara bilgi verilmiyor, sen çık "avukatlar sızdırıyor" de, şu savcılarına talimat ver madem; şamil tayyar'a, fehmi koru'ya sorsunlar, ifadesini alsınlar, gizlilik kararı olan bir dava konusunda bu kdar şeyi nereden biliyorlar? söylesinler onlar da "şuradan öğreniyoruz" diye, çıksın ak g.t, kara g.t ortaya.
hey allahım ya, adalet bakanı'nın düştüğü durumlara bak. insan biraz olsun mantığını çalıştırır be mehmet aliciğim.
"hükümet ile iyi geçinecek belediyeye ihtiyaç var" açıklamasını yapabilmiş über demokrat insan.
tabi hükümetle iyi geçinecek, hükümet diyecek ki, "yahu şurayı bizim bilmem kim alsın" belediye "hay hay" diyecek. vermezse ne olacak? iyi geçinememiş olacak.
biat kültürüne alışkın zihniyetten başka ne beklenebilir ki?
bu arada mehmet ali yavrucuğum, başbakanın kemal kılıçdaroğlu için diyor ki, "istanbul'un bir yerine koysak, seni şurada bekliyoruz desek kaybolur" bak istanbul 15 milyon kişilik, antalya yaklaşık 1 milyon kişilik bir şehir. ben şimdi seni özel aracınla bir yere götürsem antalya'da öyle ücra köşe falan değil ha, merkez. sonra desem ki, seni şurada bekliyorum, bulabilir misin? bulamazsın değil mi?
o genel başkanına benden selam söyle, önce ithal milletvekili uygulamasını kaldırsın ondan sonra ötsün. sen antalya'yı ne bilirsin? antalya'nın sorununu ne bilirsin de orada antalya milletvekili sıfatınla duruyorsun? ancak seçimden seçime, tayyipciğimin antalya'ya gelişinden gelişine gel.
bir de demiş ki, "başbakan 28 defa geldi antalya'ya" sen 20 defa geldin mi 22 temmuz'dan bu yana?
--spoiler--
Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini
Ankara'dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği. O nedenle halkıyla
barışık, hükümetiyle barışık, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında
olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür.
--spoiler--
son açıklamalarıyla itirafçılık mı yapıyor, yoksa pot mu kırıyor, yoksa seçmeni tehdit mi ediyor anlaşılmamış kişi. hangisi diye sorarsanız bana daha çok seçmeni tehdit etme gibi geldi lafları.
diyor ki; chp'yi mi seçtiniz mhp'yi mi seçtiniz? o zaman sonuçlarına katlanırsınız. belediye hizmet için proje üretir, önüne engel çıkarırız. bedelini ödetiriz. pişman olursunuz. hizmetten mahrum kalırsınız.
işte akp ahlâkı, akp anlayışı, tehdit ve sindirmeye dayalı siyaset zihniyeti. bilmelidir ki namuslu insanları sindiremeyecekler.
son açıklamasıyla akp nin ve kendisinin ne kadar demokrat olduğunu ortaya koymuş, ülkemin adil adalet bakanı. bu açıklamaları yapmasındaki neden; ne kadar demokrat olduklarını gösterme ve anlatma çabasıdır. ha hala anlamayan yada anlamamakta ısrar edenler varsa, pehh yani.
genelde akp nin iyi polisini oynamasına rağmen son dönemde yaptığı bazı açıklamalarla durumunu zora sokmuş spordan sorumlu adalet bakanı; ne yetenekli adamlar mına goyim bi daha hükümet olurlarsa kültür bakanı filan olursa şaşırmam.
''Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara'dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği. O nedenle halkıyla barışık, hükümetiyle barışık, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür.'' Demiştir.
Ardından " Ben AKP demedim dikkat edin" diyerekten yüreğimize su serpmiştir. (bkz: bizde yedik).
"Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara'dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği. O nedenle halkıyla barışık, hükümetiyle barışık, devletiyle barışık mahalli yöneticiler işbaşında olursa bizim sorunlarımız daha çok çözülür." açıklamasından sonra "yanlış anlaşıldım, ben ak parti demedim" diyen ve aklınca kendisini aklayan ve haklı çıkaran şahıs.
o hiç problem değil canım benim. "ak parti" dediğin açıklaman da var, hem çok değil öyle yıllar öncesine ait değil. arşivin tozlu raflarından çıkarmıyoruz. 20 şubat 2009 tarihinde antalyamızın gazipaşa ilçesinde yaptığın konuşma var. ne dedin mehmet ali biliyor musun? hayır sen balık hafızalısındır belki hatırlamazsın;
"bu seçimlerde iktidar değişmeyecek. eğer ak partili belediye başkanı olursa hizmetin gelişi kolaylaşır. bir bakan arkadaşımdan gazipaşa için ödenek istediğimde bana "hangi parti?" diye sorarsa ak parti dediğimde iş daha çabuk olur. beni mahçup etmeyin."
bu konuşmayı yaptın mı yapmadın mı? bak şimdi ben söyleyince hafızan yerine gelmiştir iyice. sen de hatırladın değil mi 4 gün önceki konuşmanı? hatta "bakın ben ak parti demedim" cümlenin hemen 3 gün öncesini? aman da benim pek "adaletli" adalet(!) bakanım. tabi senin bu konuşmalarını akp medyası yayınlamaz, hatta "ak partiyi karalama kampanyası" diye lanse ederler bu durumu.
utanmadan "ben ak parti demedim" diyerek savunuyorsun kendini? gazipaşa'daki konuşma ne ha mehmet ali! ulan o kadar komik durma düşüyorsunuz ki, gerçekten ülkem adına üzülüyorum.
hayır, her iktidar kendisinin partisinden olan belediyeye tölorans gösterir bu zaten ülkemde maalesef olan ve bilinen bir durumdur ancak bunu bir bakanın bu şekilde açıklaması ne siyasi etiğe, ne de siyasi ahlaka uygundur. her şeyden öte ayıptır! hani demokrasi? insanları tehdit etmek mi demokrasi? "hizmet alamazsınız" tehdidi savurmak mı demokrasi?
türkiye cumhuriyeti devleti "odunu aday göstersem seçtiririm" mantığından beri hiç bu kadar siyasi etik ve ahlaktan yoksun kalmamıştı.
Bu dönem milletvekili seçildiği Antalya'daki yerel seçim çalışmalarındaki sözleriyle seçmenleri eğer "partimizi seçmezseniz seçilmediğimiz yerlere hizmet yaptırmayız" anlamına gelen sözlerle tehdit * etmiş ve etik davranmamış bakan. akp anlaşılan biat kültürünü 1950-1960 arası iktidarda olan dp'den miras almış ve bunu topluma dayatmak istiyor. keşke kendisi, dp'nin 1954-1960 arası icraatlarının neden olduğu gerilimlerden ve bunun sonuçlarından ders alsa. ama almayacak. demek ki biz seçmenlere, akp'yi mümkün olduğunca oy vermeyerek cezalandırma ve takındığı biatçı tutumla meşruiyetini kaybetme yoluna giden bu partiyi gittiği yoldan döndürme görevi düşüyor. bu görevi yapmazsak, ülkemizi daha kötü günler bekliyor.
akp nin demokrasiye ne kadar inandığını bir kez daha göstermiş insan. bizden olana destek var olmayana köstek. gerçek demokrasi buymuş demek hitler in diktatörlük düzenine hızlı adımlarla gidiyoruz.
acaba chp başa geçse akpli belediyelere tek kuruş yardım eder mi diye burdaki siyaset fakiri at gözlüklü akp düşmanlarına soru sormak istememe sebep olan kişi.
(bkz: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak)
Sevgili bakan adalet istiyorsan ve adaleti sağlamakla görevliysen, maksadın tüm muhalifliğin kepenklerini kapatmak değil, baskının ve haksızlıkların en azından üstesinden gelmektir..
ardı ardına bomba patlatan insan. "merkezi hükümetin desteği ve yardımı olmadan ilçelerimize, beldelerimize yeterli hizmet götürülemez" ve "bizim adaylarımıza oy verirseniz daha fazla hizmet alırsınız" şeklinde iki açıklama yaparak performansında bir düşüş olmadığını kanıtlamıştır. böyle bir adamın adalet bakanı olması inanılır gibi değil.
Karabük'lü, istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitiren. istanbulda Fatih Belediye Başkanı olarak görev yapmış olan,Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi olan,20., 21. ve 22. Dönemlerde istanbul Milletvekili seçilmiş bulunan, 58 ve 59.Hükümetlerde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmış olam, 60. Hükümet'te Adalet Bakanlığı görevine getirilmiş olan Şahin, evli ve 4 çocuk babası bir bakanımızdır.
Karabük ili Ovacık ilçesi Ekincik köyünde doğdu, Avukat; istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi, Serbest avukat olarak çalıştı, istanbul Fatih Belediye Başkanı olarak görev yaptı. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyeleri arasında yer aldı, 20., 21. ve 22. Dönemlerde istanbul Milletvekili seçildi. 58 ve 59. Hükümetlerde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı. 60. Hükümet'te Adalet Bakanlığı görevine getirildi.