kamuoyu karşısındaki sağlam duruşunun gerçek bir duruş olduğunu, son hareketi ile de ispatlamış insan.
zaten herzaman ciddi ve tutarlı bir duruş sergilemekte idi.
90'lı yılların ortalarında, seçim zamanı fatih'ten belediye başkan adaylığını açıklayan ve bu sayede tanıştığım eski rp'li spordan sorumlu devlet bakanı ve başbakan yardımcısı zat-ı muhterem...
aksaray'daki büyük trafik kazası hakkında yapılabilecek en zeka seviyesi düşük yorumu yapmış devlet bakanı.
"bundan sonra bu tür kazaların meydana gelmemesi için şöylen önlemler alınmalıdır" demek yerine, "eskiden duble yol sayısı bu kadardı, biz böyle yaptık....arttırdık" gibi klasik politikacı söylemiyle yorumda bulunmuştur.
onu televizyonda değil de gerçek hayatta gördüğünüzde bu kadar parlak ve yeşil göz görmediğinizi düşünürsünüz. Karabük'ün Ovacık gibi bir ilçesinden çıkıp o makama geldiyse hakikaten çalışmış demektir. aynı zamanda sıcakkanlı ve esprili bir kişiliğe sahiptir.
kaçırılan askerilerin serbest bırakılmasına sevinemediğini söyleyen adalat bakanı.
sebebini de şöyle açıklamıştır zat-ı şahaneleri "türk askerinin hiçbir mensubu bu duruma düşmemeliydi"
şimdi soruyoruz kendisine, "ey mehmet ali şahin, 4 temmuz 2003 tarihinde, askerilerimizin başına çuval geçirildiğinde, abd'ye nota bile veremeyen hükümetin bir bakanı değil miydin? onu geçtik başbakan yardımcısı değil miydin? hadi onu da geçtik, akp milletvekili değil miydin?, onu da geçtik milletin vekili değil miydin?"
askerlerimizin o aciz görüntüleri konusunda bizim de canımız acıdı... bizim de sinir katsayımız yükseldi... roj'a röportaj verirlerken içimizden "şehit olsaydınız keşke" diyenlerimiz bile oldu...
ancak; -ahmet çakarvari konuşunca daha etkili oluyor- ey mehmet ali şahin, 4 temmuz 2003 kanına dokunmadı da bu mu kanına dokundu? yoksa duruma göre mezhep genişliği akp'nin bünyesinde her daim var olan bir şey mi?
edit: ulan düdük, yalan mı? 2003 kanına dokunmadı da bu mu dokundu? akp'yi eleştiriyoruz ya kanına dokundu garibimin... iyileşince geçer.
bugün internet sayfalarina düsen haberler dogruysa, askerlerin sag salim teslim alinmasina sevinememis kisi. türk askeri bu hale düsmemeliydi diye ic gecirmis.
bu ifadeler bence bazi noklatin ip uclarini tasiyor. zira, akli dengesi yerinde olan hicbir insanin böyle bir laf etmemesi lazim. eger bir bakan bu lafi ediyorsa, benim aklima hemen su olasiliklar geliyor: asker ve türk devleti tarafinda bu askerlerin hain olabilecegi, teröristlere gönüllü olarak teslim olmus olabilecegi, o teslim anindaki görüntüleri ve ifadeleri de baski altinda olmadan vermis olabilecegi yönünde ciddi manada süphe var demektir. ben bu cümlelerden bunu anliyorum.
askerlerimizin kurtulmasina sevinememesinin nedenini hala amerika yandasi ve cok pis turk dusmani oldugu akli ve fikri yurutulen bakan.
adam, "keske olselerdi" dememis, "vay adiler vatani satip teroristlerin elini siktilar" dememis... adamin dedigi "kurtuldular ama bu goruntulerin elde edilmesi, kurtulmalarindan kaynaklanan zevkimizin icine etti" demistir. ama akp'li oldugundan, ne demek istedigini aciklamak ona dusmez, biz onun niyetini okuruz, ona da laf hakki tanimayiz. "ben senin cigerini bilirim" der ve konuyu kapatiriz.
erkekliği sonradan sonraya ortaya çıkan adalet bakanı.
2003'teki çuval geçirme olayını yutkunup, 21 ekim'deki sadırıda kaçırılan 8 asker için "kurtulduklarına sevinemedim, hiçbir tsk mensubu bu duruma düşmemeliydi" -sanki çuval geçirilmesi onurumuzu ayaklar altına almadı- diyerek erkeklik gösterisi yapmıştır.
dün ise, ankara üniversitesi'ndeki bir törende konuşma yaptığı sırada arkadaşlarını salona almayan polisleri protesto eden öğrencilere polis müdahalesine ve çıkarılan bir yasayla ilgili soru sormak için konuşan bir öğrenci koruma polislerinin müdahalesiyle yaka paça dışarı atılmasına ses çıkarmayıp, tören sonrası gazetecilere; "Ne istiyorlar bilmek isterdim. Hukuka aykırı bir muamele gördüler mi bilmiyorum. Polisin yetki ihlali varsa onunla ilgili de işlem yapılır. Savcı ve emniyet müdürü ile görüşürüm. Ben bağırmalardan rahatsız olacak biri değilim" demiştir.
herhalde konuşma yaptığı sırada cereyan eden bu olay sırasında polislere "öğrencileri bırakın" talimatı veremezdi... sonradan demokratlık böyle bir şey herhalde... burada öğrencilerin yaptığı doğrudur yanlıştır onu tartışmıyorum, adamlar yaka paça dışarı çıkarılırken en ıfak müdahalede bulunma, sonra basın önünde demokrasi şovu yapacam diye "ne istiyorlar bilmek isterdim, ben bağırmalarından rahatsız olacak biri değilim"
işi gücü bırakıp saçma sapan açıklamalar yapan bakan.
neymiş efendim, kaçırılan askerlerin dönmesine sevinememiş. senin oğlunun o bölgede askerlik yapma ihtimali bile yokken bu durumu kavramanı beklemek en basit ifade ile saflık olurdu.
son bombası; sigara yasağı ile ilgili olarak, neymiş vatandaşın elinde bi sigarası kalmış, ona dokunmamalılarmış.
yahu sayın bakan; kendinizi bu kadar iyi tanımlamanız gözlerimi yaşarttı. yani benim anladığım vatandaşın elinde hiçbirşeyi kalmadı, herşeyi * ettik bari sigarasına dokunmayalım da şimdilik(!) avunsun.
bütün ülkeler insanlarının sağlığını korumaya çalışırken böyle bir açıklama yapılması insanın aklına başka başka şeyler getiriyor ya neyse, sözlüğün başı belaya girmesin.
yaptığı gereksiz, saçma ve boş açıklama sonrası, serbest bırakılan askerlerden birisinin annesi tarafından, çocuklarımızı bu vatan için yetiştirdik. ölmediler diye onurumuzla oynanmasını hazmedemiyorum. şeklinde ayar yemiş gereksiz bakan.
Şahin, "Üzgünüm...Ancak partimiz hakkında kapatılma davası açıldığı
için üzgün değilim. Sadece bu çağda dünyanın düz olduğuna inananları
gördüğüm için üzgünüm. (Dünya dönüyor, yuvarlaktır) diyenlerin yaşama
hakkı olmadığına inanların varlığını gördüğüm için üzgünüm. AK Parti bu
tür badireleri çok atlatmıştır. Bu badireleri de atlatacak ve daha da
güçlü çıkacaktır" diye konuştu.
Şahin, "Yargı, talimat almaz. Suçluyla, suçla mücadele eder. Suçluysa hakkında dava açılır, yargılama yapılır. Bu tür işlerden siyasi sonuçlar çıkarmayı doğru bulmuyorum" diye konuştu.
"Yargı, talimat almaz. Suçluyla, suçla mücadele eder. Suçluysa hakkında dava açılır, yargılama yapılır. Bu tür işlerden siyasi sonuçlar çıkarmayı doğru bulmuyorum" neresinden bakarsanız bakın elinizde kalacak cümleleri sarf etmiş kişi.
bildiğim kadarıyla suç ve suçluyla mücadele eden yargı değil güvenlik güçleridir. daha komik olanı yargının suçlulara karşı dava açtığıdır. merak ettim kişi yargılanmadan nasıl suçlu ilan edilir. hukukta davalılara zanlı denilmiyor muydu?
ergenekon soruşturması konusunda yaptığı açıklamalardan sonra bir gazeteci tarafından kapatma davası sonrasındaki açıklamalar da hatırlatılarak, "bu iki açıklamanız çelişkili değil mi?" sorusuna sinirlenen adalet bakanı.
karşınıza sağlam somut örneklerle gelen olunca anca sinirleniyorsunuz zaten. böyle yapınca haklı olduğunuzu düşünüyorsunuz. kasımpaşa tarzı değil mi bu?