Annesi Amasya Cezaevi'nde görevliydi ve oğlunu bırakacak kimsesi olmadığı
için onu her gün hapishaneye götürdü. Mehmet Ali Çelebi cezaevinin maskotu
oldu, gardiyanlar ve mahkumlar tarafından büyütüldü. Cezaevi ile, koğuşlar
ile tanışması yeni değildi yani.
1990 yılında Amasya Atatürk ilkokulu'nda öğrenime başladı. Okulu
birincilikle bitirdi.
1995-1999 yıllarında sınavla kazandığı Amasya Anadolu Lisesi ortaokul
bölümünü de birincilikle bitirdi.
Tüm diğer sınavları da kazanmasına rağmen, ağabeyi Volkan'ın Askeri Lise'de
okumasının etkisiyle 1999 yılında kendi isteğiyle Maltepe Askeri Lisesi'ni
seçti. (Ağabeyi 2001 yılında felsefeye yönelik aşırı ilgisi nedeniyle Hava
Harp Okulu'ndan kendi isteğiyle ayrıldı.)
Mehmet Ali Çelebi 2000 yılında Askeri Liseyi de birincilikle bitirdi ve
dönemin Ege Ordu Komutanı Orgeneral (ve bugünün Ergenekon sanığı) Hurşit
Tolon'dan diplomasını aldı.
Kura ile karacı olduğu belirlendikten sonra 2003 yılında Kara Harp Okulu'nda
eğitim ve öğretim hayatına başladı.
2007 yılında okulu birincilikle bitirdiği için diplomasını Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'tan aldı ve o fotoğraf karesi sonradan çok
kullanılacak tarihi bir kare oldu. Öğrenim boyunca bütün notları 10
üzerinden 10 oldu.
2007 yılında helikopter pilotu olmayı tercih etti; bunun için, dünyanın en
zor kursu tabir edilen bir senelik "helikopter pilotluğu" eğitimini
birincilikle bitirdi.
Peki, bu çok başarılı Teğmen Çelebi okul dışında nasıl biriydi?
Tatlı-sert bir mizacı vardı. Sakin ve gururluydu.
Doğruluğu ve onuru her şeyin üstünde tutuyordu. Mücadeleciydi.
Harp Okulu öğrenciliği döneminde arkadaşlarına, final sınavları öncesinde
bir hoca gibi 50-60 kişilik gruplar halinde ders anlatması ve onların bu
dersleri izlemesi sonucu sınavları geçmesi bir efsane şeklinde hep kulaktan
kulağa anlatıldı.
Tarihe meraklıydı. Başucunda her zaman Nutuk vardı. ("Nutuk'u arkadaşlarına
ve onların akrabalarına okumalarını salık vermesi", savcılığın
iddianamesinde altı çizili ve büyük harflerle yazılarak suç unsuru sayıldı !
Savcı ile Teğmen Çelebi arasında, bu konuda tartışma yaşandı)
Kitap kurduydu. Öyle ki, 2.5 yıllık cezaevi hayatında 500 kitap okudu.
Felsefeye düşkündü. Bunun bir nedeni de ağabeyi Volkan'ın felsefe öğrenimi
görmesiydi. Herakleitos'un Fragmanlar'ını, Apuleius'un Başkalaşımları'nı,
Platon'un Devlet'ini ve Diyaloglar'ını, Aristoteles'in Nikomakhos'un Etik ve
Retorik'ini, Epiktetos'un Söylevleri'ni, Boethius'un Felsefenin
Tesellisi'ni, Seneca'nın Tanrısal Öngörüsü'nü, Descartes'ın
Meditasyonlar'ını, Spinoza'nın Etika'sını, Erasmus'un Deliliğe Övgü'sünü,
Thomas Hobbes'un Leviathan'ını, Francic Bacon'un Denemeleri'ni, Mevlana'nın
Mesnevisi'ni çok sevdi.
Şiir seviyordu. Şair olarak Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı, Nazım Hikmet'i, Yunus
Emre'yi, Orhan Veli'yi beğeniyordu.
Futbol lisansı da olan Teğmen Çelebi okul takımının başarılı
futbolcularından biriydi. Küçüklüğünden itibaren koyu bir Beşiktaşlı ve
Amasyaspor'luydu.
Sualtı dalgıçlık kursiyerliğini de tutuklanmadan kısa bir süre önce
birincilikle bitirmişti.
O kadar zayıf, o denli narin görünüyordu ki, sanki tutmaya kalksanız
kırılacak gibiydi.
Tam 30 aydır Silivri'deydi. Tutuklanmasından 29 ay sonra, cep telefonuna
emniyet müdürlüğünde birileri tarafından "yanlışlıkla !" 139 terör örgütü
üyesinin telefon numaralarının yüklendiği yine bizzat emniyet tarafından
itiraf edilmişti...
Ama o hâlâ tutukluydu!..
Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi, 18 Şubat Cuma günü Silivri
Mahkemesi'nde söz istedi, kürsüye geldi.
O narin, o tutmaya kalksanız kırılıverecekmiş hissi veren gencecik adam,
başına örülmeye çalışılan "dijital pusu"yu tek tek, belgeleriyle anlattıktan
sonra konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
11 Şubat 2011 saat 20.45'te düşmanın sinsi savaş silahı olan bazı TV
kanallarından, "mahkeme kapılarının komutanlarımın üzerine kilitlendiğini"
duydum ve üzüntüyle izledim. Hakaret olarak kabul ediyorum.. Sebep, kaçma
şüphesi... Siz, Mustafa Kemal'in askerlerinin cepheden kaçtığını gördünüz mü
? Komutanlarım sınırları açsanız, çekip gitmezler. Onları Hizbullahçı mı
zannettiniz ?
Buradan Türk milletine, Genelkurmay Başkanı nezdinde tüm komutanlarıma ve
silah arkadaşlarıma sesleniyorum: içiniz rahat olsun. Biliyoruz ki, bu bir
savaştır. Savaşta asker yaralanır, asker esir düşer, asker ölür. Bunların
bilincindeyiz. Biz Türk subayıyız. Bizim için hak yok, vazife vardır. Merak
etmeyiniz, burası bize zindan değil Çiğiltepe'dir.. Onuru karşısında
yaşamını hakir gören Albay Reşat Çiğiltepe'nin vazife anlayışıyla buradayız.
Mustafa Kemal'in, "Size ölmeyi emrediyorum !" emri, bizler için halen
geçerlidir. Sonsuza kadar da geçerli olacaktır.
Endişe duymayınız, Teğmen Çelebi'yi geçemeyenler onu yetiştiren
komutanlarına ne yapabilir ki... Cephede bir Mehmet vardı, şimdi 150 Mehmet
var. Cephe şimdi daha da güçlü.
Bu şartlarda sizden tahliye talep etmem, benim için vatana ihanetle
eşdeğerdir. Mevzubahis vatansa bundan gayrı kalan her şey teferruattır.
Şimdi kapıları kapatın ! Yüzümüzü ışığa doğru uzatacağız..
Giyotin inecek.. Tekrar uzatacağız..
inecek.. Uzatacağız..
Gün gelecek, giyotin kesemeyecek: Kazanacağız !"...
Mahkeme arasında, az önce sanık kürsüsünde o "dev konuşmayı" yapan gencecik
teğmenin bana doğru geldiğini gördüm. Saygıyla uzattı elini, "doğruları
yazdığınız için minnettarız.." diye başladı. Boğazımın düğümlendiğini
hissettim, elimi kaldırıp sözünü kestim ve yalnızca o üç sözcüğü söyledim:
- Vatan size minnettardır.
Ümit Zileli
==
"Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak
sayılır." "Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan ve halkını esir
eden, içerideki cephenin suskunluğudur."
celladına aşık olanlardan.
ki o gömdüğü muhalifler kendisi haksız yere hapis yatarken özelde onu, genelde hükümetin hukuksuz fişleme ve cadı avına karşı insan haklarını ve yargı bağımsızlığını savunmuş insanlar.
Nankör bir insandır.
"kuvvet ordudur! düsmanlar milletimizi bagimsizliktan mahrum etmek için evvela onu ordudan mahrum etmek çarelerine giristiler, kumandanlarimiza ve subaylarimiza tecavüz etmeye basladılar. ordumuzu tamamen lagvederek, milleti bagimsizligini muhafaza için muhtaç oldugu dayanak noktasindan mahrum etmeye tesebbüs ettiler.
herhalde ordu, düsmanlarimizin birinci taarruz hedefi oldu. orduyu imha etmek için mutlaka subaylari mahvetmek ve asagilamak lazımdır. bundan sonra milleti koyun sürüsü gibi bogazlamakta engeller ve müskülat kalmaz." MUSTAFA KEMAL ATATÜRK"
"unutmayalım; ordu milletin namusudur. bizler önce şeref, sonra hayat anlayışıyla yetiştirildik. er veya geç aklandıgımızda savcilar kendilerine Mustafa Kemal´in sözünde yer begensinler!" Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi"
Ergenekon Davası'nın 20 aydır tutuklu sanığı, kara pilot teğmen.
verdiği savunma aşağıdadır.
13.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet;
Atatürk ten, yarattığı devrimlerden koparılmak istenen koşullarda yaşıyoruz, yaşatılıyoruz.
Mustafa Kemal düşüncesi en tehlikeli biçimde sorgulanıp zehirlenmektedir. insanlık tarihinde olağanüstü bir uygarlık devrimi gerçekleştirmiş kişiyi yıkmak isteyenlerin amacına hizmet edilmektedir.
Telefon tapelerimde; tarihi yaşayan, yaratan ve yazan ebedi önderimizin eseri TC Kuruluş Destanı, Nutuk, daha uygar bir geleceği güvenceye almak için Atanın Afet inan’a yazdırdığı Medeni bilgiler, ülkemizin tapusu Lozan’ı konu edinen ve ülkenin birliğini amaç güden cümleler suç unsuru olarak görülerek kalın ve büyük puntolarla işaretlenmiştir.
Nutuk'u ancak, Mustafa Kemal’in ışığından ruhları kamaşan yarasalar,
Medeni bilgileri ancak medeniyet düşmanı ahlak tarantulalaları,
Lozan'ı ancak garip ihtirasların bulandırdığı karışık beyinler suç unsuru olarak görebilir.
BUNU YAPANLAR TÜRK MiLLETiNiN KUTSALLARINI,
ÜZERiNDEN DESTURSUZ GEÇiLEBiLECEK BiR KÖPRÜ MÜ SANDILAR???
Mustafa Kemal bu gibileri şöyle tarif ediyor:
AKLI EREN, MEMLEKETiNi SEVEN, HAKiKATi GÖREN KiMSELERDEN DÜŞMAN ÇIKMAZ. iÇiMiZDEN BÖYLELERi ÇIKARSA ONLAR YA AKLI ERMEYEN CAHiLLER YA MEMLEKETiNi SEVMEYEN KÖTÜLER YA DA HAKiKATi GÖRMEYEN KÖRLERDiR!
Vatanın bütün ümit ve istiklalini bağladığı gençliğin neyi görmesini istemiyorlar. Orada terör yok. "Ya istiklal, ya ölüm var "
"TEMEL iLKE TÜRK ULUSUNUN HAYSiYETLi VE ONURLU BiR ULUS OLARAK YAŞAMASIDIR. BU TEMEL ANCAK TAM BAĞIMSIZLIĞA SAHiP OLMAKLA ELDE EDiLEBiLiR. NE DENLi ZENGiN VE GÖNENÇLi OLURSA OLSUN, BAĞIMSIZLIKTARN YOKSUN BiR ULUS, UYGARLIK KARŞISINDA UŞAK OLMAK MEVKiiNDEN YÜKSEK BiR iŞLEME LAYIK OLAMAZ "
Orada terör yok. Türk Bağımsızlık Savaşı’nın hangi koşullar ve çetin güçlükler içinde kazanıldığı ve eseri gençliğe emaneti var. Gençliği en elverişsiz koşullarda dahi eyleme çağıran yüreklendirme kamçısı Gençliğe hitabe var.
O Gençliğe Hitabe ki onda uygarlık bağımsızlık ve özgürlük uğruna sonsuza dek sürecek uğraşların ve savaşların şu tükenmez buyruğu var.
"BUGÜN ULAŞTIĞIMIZ SONUÇ, YÜZYILLARDAN BERi ÇEKiLEN ULUSAL YIKIMLARIN YARATTIĞI UYANIKLIĞIN VE BU SEVGiLi YURDUN HER KÖŞESiNi SULAYAN KANLARIN KARŞLIĞIDIR.BU NETiCEYi TÜRK GENÇLiĞiNE EMANET EDiYORUM.
EY TÜRK GENÇLiĞi,
BiRiNCi VAZiFEN TÜRK iSTiKLALiNi, TÜRK CUMHURiYETiNi iLALEBET MUHAFAZA VE MÜDAFA ETMEKTiR, MEVCUDiYETiNiN VE iSTiKBALiNiN YEGANE TEMELi BUDUR."
Nutukta Darbe yok! Kültür devrimi, bağımsızlaşma, çağdaşlaşma, demokratikleşme var.
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Mustafa Kemal sevgimiz, çizgimiz bize zehir edilmeye çalışılıyor.
Çok net ifade ediyorum.
Bunları buraya suç unsuru olarak koyanların görevleri beni bununla suçlayıp hapis yatırmaksa, benim görevim hapis yatmaktır.
Onların görevi beni öldürmekse o zaman benim ki de bu uğurda ölmektir. Hem de gözümü bile kırpmadan.
Bu düşüncede olanlar sürgüne gönderiliyorsa, benim görevim umutsuzluğa kapılmadan yola çıkmaktır.
Nutuk, Medeni bilgiler, Lozan, Hasdal'da serbestse ben orada olacağım.
Vicdanımızı yastık yapar yatarız ama yastığımızın altına da Nutuk koyarız.
Mustafa Kemal'in asil devletinde bunları suç kabul eden herkese sesleniyorum:
Zincire vursanız ellerimi ve ayaklarımı tehdit edebilirsiniz.
Boynunu vurduracağım derseniz boynumu tehdit edersiniz.
Avukatını tutuklarım derseniz savunmamı tehdit edersiniz.
Hapiste çürüyeceksin derseniz tehdit ettiğiniz şu zavallı bedenimdir.
20 ay yattım 120 bin ay yatsam ne olur? Ömrüm zindanda bitse ne olur?
Adam olan yeminine sadık kalır. Ben askerlik yeminime sadık olarak bu dünyadan göçeceğim.
Beni, benliğimi, ruhumu hiçbir şekilde tehdit edemezsiniz.
Bunlardan biri için bile korkuya kapılacak olursam işte o zaman tehdit edilen gerçekten ben olurum.
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Vatanını, ulusunu sevmiş olmanın bedelini ödeyen insanların ne ilkiyiz ne de sonuncusu.
Ancak unutulmasın ki biz burada olduğumuz için Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyüklüğünden bir şey kaybetmez. Vatan sağ oldukça elbet bu mevkilere, makamlara gelip bu görevleri ifa edecek vatan evlatları bulunur.
Üç tane alırsınız, her sene Harbiye den bin tanesi mezun olur.
Türk Silahlı Kuvvetleri mahkeme salonlarına sığmaz!
Ben adı TÜRK olan milletin askeriyim.
Biz Türk askerleri karşımızda ölüm, elimiz vicdanımızda,
torunlarımızın yarın inceleyeceği tarihe ait mesuliyetler gözümüzün önünde,
yolumuzu Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti için yaşam nöbeti tutan sözleri ve direktifleri çerçevesinde çiziyoruz.
Herkes bilsin ki, bizler burada nöbetteyiz.
Mustafa Kemal Atatürk için her koşulda, her zamanda ve mekanda siper olacağız. O yükseklerdedir ama bacakları halen duyarlıdır. Yere değdirmese de bizim gibi şerefli Türk Subaylarının, şerefli Türk aydınlarının başlarına bas basa, omuzlarına basa basa ileri atacak adımlarını, yürüyecek! O bu topraklarda hiç kaybetmedi, yine kazanacak!
Sayın Başkan, Saygıdeğer Heyet,
Türk Milleti adına karar veren heyetinizden Nutuk'u suç sayan bu iddianameyi tarihin çöplüğüne atmanızı talep ediyorum.
Vakti zamanında şunları meclis kürsüsünden Terör konusunda AKP'yi suçlayarak şunları söylemişti.
"... Çünkü 18 yılda orduya şunları yaşattınız. 2003'te askerimizin başına çuval geçirdiler müzik notası dahi veremediniz. 2007'den sonra Fetö'nün kumpaslarına müsade ettiniz. Subaylar -ben dahil- terörist olarak yargılanırken Habur'da teröristleri kırmızı halilarla karşıladınız. 26. Genel Kurmay Başkanı'nı terörist sanık olarak 26 ay hapis yatırdınız. Terörist Şemdin Sakık'ı ona tanık yaptınız. 2008 - 2014 yılları arasında Fetö işkenceleri ile ve Fetöcü doktorların sahte sağlık raporlarını ile 3.000 askeri öğrencinin harp okullarından atılmasını izlediniz; hala haklarını vermediniz. Kozmik odaya teröristleri soktunuz, askeri casusluk yapılmasına müsade ettiniz. Kumpaslarla alan temizliği yaptılar, fetöcüleri general yaptınız. Sonra "aldatıldık, kumpas yaptılar" dediniz. Ama halen Ali Tatar'a şehit diyemediniz, mezarına gidemediniz. Donanmanın Kutup yıldızı Amiral Cem Çakmak'ın adını Türkiye Cumhuriyeti gemilerinden birine veremediniz.
15 Temmuz'dan sonra da fırsat bu fırsat kuvvetler ve genel Kurmay'ı ayrı ayrı Milli Savunma Bakanlığı'na bağladınız, genel kurmayın içini boşalttınız. Askeri liseleri kapatarak betonları cezalandırdınız. Milli Savunma Üniversitesi kurdunuz başına bir tarih hocası getirdiniz. Harp okullarını ona bağladınız. Askeri hastaneleri kapattınız,sağlık sistemini bozdunuz. ilk müdehale yapılamadığı için maalesef şehit sayımız arttı.
Askeri mahkemeleri kaldırdınız, disiplini zatyıflattınız. 15 Temmuz darbesinde terör tehditi var denilerek suça sürüklenen masum askerlere sahip çıkmadınız. Halen Fetö'nün bunları istismar etmesine müsade ediyorsunuz. Devletin tüm kurumlarında olduğu gibi askeri öğrenci alım komisyonlarında haksızlıklar yaptınız. Yüksek Askeri Şura'ya ilgili ilgisiz sivillerle doldurdunuz, ordunun işleyişini bozdunuz. YAŞ'ta yaş işler yaptınız, kıyım makinası gibi çalıştırdınız. 15 Temmuz gecesi kumpaslardan mağdur olan komutanlara güvendiniz, sonra onlarla işiniz bitti, onları emekli ettiniz. Afrin'e bayrak diken Mustafa Barut'a önce kahraman dediniz 2019 Yaş'ta emekli ettiniz. "
Bunları dile getiren adam şimdi terörü bahane ederek tüm bu suçlamaları yaptığı partiye katılıyor.
Ben çok merak ediyorum bu dönüş neden diye? Bir sonraki seçime 1 yıldan az zaman kaldı. Bildiğim kadarı ile izmir'de kendi yazılım firması var. Buna bir de ömür boyu sürecek milletvekilliği maaşını ekle. Maddi ne sıkıntısı olabilir. Seni bu AKP aday yapar mı? Bence yapmaz. Gencecik de adam, omurgası ne zaman bozuldu. Ama madem iddia ettiği gibi CHP'nin terör örgütü ile ilişkisine istinaden ayrılıyorsun bulduğun çözüm bu mu? Zaten önce Muharrem ince ile Memleket Partisi'ne geçtiler. Baktı orada aradığını bulamadı, MHP'ye yanladı. Onlar kabul etmedi. ittifak ortağıma ayıp olur diyen iyi Parti de istemeyince AKP'nin kapısı çalındı.
Milletvekilliğinden istifa edip de ne yapacaksan yap bari de delikanlı diyelim. Yazık. Silivri'de yatarken protesto gösterilerine katılan, biber gazı soluyup, tazyikli su yiyen insanlara üzülüyorum. Tarık Akan gibi nice insanlarımızın hakkını nasıl ödeyecek acaba? Dünyanın en şizofren ülkesi Türkiye burası...