çocukluğuma dair hatırladıklarımdan birisi de bu birand kişisinin "iiiii.. bu akşam biyruttaki patlamalarda iiii... dördü sivil 16 kişi hayatını kaybitti" benzeri konuşmalarıdır.
magazin haberini bile heyecanla veren, televizyonu ilk açtığımda noldu acaba? diye beni meraka sürükleyen sunucu. ankara muhabiri erhan telli ile de kanka olmuşlardır.
dün ne alakaysa nihat hatipoğlu nun sunduğu dosta doğru programına çıkmış, komik diyaloglara sebebiyet vermiş kişi.. şöyleki;
nh: ilk camiye gidişiniz cocukluk yıllarında mı oldu yoksa daha sonraları mı gittiniz?
mab: küçükken çok ameliyat oldum, zaten farklı bir aile yapım vardı.ama o cami çok bambaşka bir ortamdır. başkadır o.. *
nh: evet bir telefon alalım.
nh: ramazan ayında neler yaparsınız? nasıl geçirirsiniz?
mab ramazanı çok severim. bambaşka bir duygudur o. * böyle farklı birşey yani.
nh: anladım efendim. evet bir telefonumuz var..
bugün sunduğu ana haber bülteninde pkk'nın kaçırdığı askerlerimizden birinin üsteğmen olduğunu açıklayan şahıs. tutayım kendimi diyorum ama.. ulan aymaz herif pkk'nın kurduğu pusulardaki ilk hedefinin subay öldürmek olduğunu, bu yüzden bölgede operasyona çıkan timlerdeki askerlerin hiçbirinin üstlerinde rütbe bulunmadığını, bir rehin olayında kaçırılan askerlerden biri subay olsa bile kendilerini er ya da çavuş olarak tanıtmalarının sağ kalabilmeleri için hayati önem taşıdığını canlı yayında milyonlara seslenen biri nasıl akıl edemez. sekiz vatan evladının hayatı nasıl bu şekilde umursamazca tehlikeye atılabilir.
haberlerin sonunda bir yerlerden uyarı aldı ki kaçırılan askerler arasında subay rütbeli birinin bulunmadığını söyledi. ama yaptığı aymazlık muhtemelen askerlerimizin serbest bırakılması için yapılacak pazarlıklarda işi bizim açımızdan zorlaştırabilecek çok büyük bir gaf oldu. askerlerimizin başıma gelebilecek istenmeyen bir durum karşısında baş sorumlulardan biridir bu kişi..
şehitlerimin adını ağzına almaması gereken adam. inan tiksiniyoruz "sayın talabani" diyen dillerinden şehitlerimin adı dökülürken. bu para, rant nemenem birşeymiş namusun, vatanın önüne geçiyor.
cocukken 32. gun programini hayranlikla izledigim, buyuyunce ne mal oldugunu anladigim gazeteci. trt'yi dolandirmak sucundan mahkum olmus, mahkumiyeti danistay tarafindan onaylanmistir. aydin dogan, emin colasan'i bu konuyu irdelememsi icin uyarmistir. benim anlamadigim ise boyle birisini hala medyada on planda tutup genclerimize kotu ornek olmasina destek olunmasidir. aydin dogan mine kirikkanat'la ya da emin colasan'la ugrasacagina bu konuya bir el atsa ya, ne de olsa gazetesinde "yolsuzluk yaptigi" mahkeme tarafindan tescilli birisini calistiriyor, hem de cok ust duzey bir pozisyonda.
emin çölaşan ın kovulduk ey halkım unutma bizi kitabında eskiden sahtekarlıktan hüküm giymiş kişi olarak tanımladığı insan. ayrıca eğer doğruysa, fatih altaylı nın iddiasına göre * güneydoğuda ki çatışmalarda ölen asker sayısı 5 ve altındaysa bunu haber yapmayalım diye tv yöneticilerine teklifte bulunmuş haberci.
yurtdisindaki bir konferansta turkiyenin yeralti kaynaklariyla ilgili olarak "turkiye turklere birakilamiyacak kadar kiymetli bir ulke" dedigi rivayet olunur. hatta rivayetten ote duyanlar bu konuda israrlidir.