Mehmet akif ittihat ve terraki uyesidir ve siyasi bir figure olarak abdulhamide karsi mucadele vermistir, bu konuda mal bulmus magribi gibi ustune atlanacak bir sey yok.
bu millet akifi samimi muslumanligindan, vatan sevgisinden dolayi bagrina basmis ve benimsemisdir , abdulhamid ile bir alakasi yoktur.
ilk zamanlar için gerçektir fakat safahat adlı eserinin sonlarında pişmanlığını şu dizilerle ifade etmiştir;
"Nasıl da kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;
Semer değilmiş o rahmetlininki; devletmiş!"
bununla birlikte, mısır'da bulunduğu son dönemlerinde yakın arkadaşı, yozgatlı mehmet efendi'ye şunları söylemiş olduğu, şemsettin şeker'in hatıratında yer almıştır;
"Ölmez de iyileşebilirsem hatıralarımı yazmak istiyorum. Hatıralarımda Sultan II. Abdülhamid'e karşı özür ve itiraflarım olacak."
mehmet akif ersoy abdulhamid cennetmekan hakkinda onceleri yanlis.birkac fikire sahip olmustu. birgun gercekleri ogrendi ve bu kararini degistirdi. daha iyi anlamak icin fethullah gulen hocanin youtube dan bu konuyla ilgili anlattigi bi olay var onu izlemenizi tavsiye ederim. https://www.youtube.com/w...ture=youtube_gdata_player burdan.
çünkü mehmet akif'in abdülhamid devrinden sonraki şiirlerinde vurgu yaptığı şey, yeni gelenlerin (ittihatçılar) 2. abdülhamid'den daha beter olduğudur.
yani mehmet akif'in 2. abdülhamid'e yazdığı dizelerden pişman olduğunu iddia etmemiz için ilerleyen yıllarda "kötü sandığımız (abdülhamid), aslında iyiymiş" gibi bir yargısının olması gerekirdi.
o ise "kötüyü kovduk daha kötüsü (ittihatçılar) geldi" anlamı çıkacak dizeler yazmıştır ilerleyen yıllarda.
yani beterin beteri varmış demek, ufak da olsa bir pişmanlık barındırır ama öncekinin, beter olduğunun ifade edildiği gerçeğini de atasözüne tekrar bakınca net görebiliriz.
bu da pişmanlık sayılamayacak kadar açık bir ifadedir.
kabul edilecek şey şu ki; mehmet akif 2. abdülhamid'i sevmemiştir, sevememiştir.
"Önceleri Abdülhamid'e düşmandı. Sonra tevbe etti." gibi bir yaklaşım şirktir. Abdülhamid cennetten gelen bir melekmiş, herkes ona tapınmak zorundaymış gibi bir anlayış hakim. Akif de, Said Nursi de tamamen Abdülhamid karşıtıydı ve kimsenin bu tercihi yargılama hakkı yoktur. Bu insanlar hiçbir zaman öyle pişmanlık masallarını gerçekleştirmemiştir. Çünkü ortada pişman olacak bir şey yoktur. Dindar kesim ısrarla bu durumun üstünü örtmeye çalışır. Ama kimse Abdülhamid'in Said Nursi'yi tımarhaneye attırdığı, otuz yıl ülkeyi muhbirler ülkesi yapıp paranoyaklaştırdığı, gözüne kestirdiği muhalifleri en fantezik biçimde ortadan kaldırdığı ve Mısır, Bosna, Kıbrıs gibi yerlerin onun döneminde elden çıktığı gerçeğini görmek istemez. Çünkü o melektir.
kimisinin mehmet akif'in "semerli" şiirini abdülhamit'in kıymetini sonradan anladığının göstergesi olduğunu sandığını anlamamıza vesile olan gerçektir.
yahu şiiri bir daha okuyun! sonuçta abdülhamit'in de ittihatçıların da halkı eşşek yerine koyduğunu söylüyor. ne ki abdülhamit daha iyi "semerci"ymiş!...
kimisi de kalkmış ne idüğü belirsiz yalancıların "efendim mehmet akif bana dedi ki..." türünden anlatımlarını kanıt gösteriyor zorbaların her daim karşısında olan mehmet akif'in abdülhamit'i pek bir sevdiğini ispat etmek için.
kaldı ki islami kesimden abdülhamit'e düşman olan bir tek mehmet akif değildi. said-i kürdi de, hal fetvasını veren büyük alim elmalılı hamdi de düşmanları arasındaydı.
Günümüzün en büyük modası, kendi siyasi görüşünü yüceltmek adına geçmişten kahramanlar devşirmek, onlara olmadığı bir rolü biçmek, o zat’a zerre kadar saygı duymayarak -hatta adeta hakaret ederek- farklı görüşler biçmek. Bugünkü karmaşada, belli bir kesimin çok sevdiği, kutsal saydığı ikili Mehmet Akif ve Sultan II. Abdülhamid, birbirlerinden hiç hoşlanmazlardı. işin aslını söylemek gerekirse Sultan Hamid Akif’i zaten tanımazdı, Mehmet Akif de Hamid’den hiç hoşlanmazdı.
Mehmet akif'in haricinde, elmalılı hamdi ve bediüzzaman said nursi'de abdülhamid'den nefret eden kişiler arasındaydı.
ittihatçılar, abdülhamid'i devirip başa geçtikten sonra ülkeyi paramparça ettiler ve bu osmanlının sonu oldu. Mehmet akif'in belki sonradan aklı başına gelmişti ama bunun hiç kimseye faydasi olmamışti.
"nasıl da kadrini vaktiyle bilemedik, tuhaf iş;
semer değilmiş o rahmetlininki; devletmiş!"
Hastalığında da abdülhamid'e özür borçlu olduğunu kabul etmişti.
Günümüze dönersek, zamanın abdulhamid'leri de mehmet akif'lerle, ittihatçılarla, bediüzzaman said nursilerle uğraşıp duruyor. Abdülhamid tahttan indi ve ülkede kaos oldu.
Ayni senaryoyu copy paste yaparak günümüzde görüyoruz. Abdülhamid düşerse 100 yıl daha belimizi doğrultamayacagız haberiniz olsun.
kimi ahlaksızın (veya ahmağın!.. hangisi karar veremedim. anlayıp da böyle yazıyorsa ahlaksız, anlayamadığı için böyle yazıyorsa ahmaktır) mehmet akif'in meşhur şiirinin işine gelen az bir kısmını refere ederek, mahmet akif abdülhamit'e düşmanlığından dolayı pişman olmuş gibi bir izlenim yaratmaya çalışmasına vesile olan mevzudur. oysa şiirin bir de sonuna bakalım:
nasihatim sana:''herzeyle iştigali bırak!
adamlığın yolu neredeyse, bul da girmeye bak!
adam mısın: ebediyyen cihanda hürsün gez;
yular takıp seni bir kimsecik sürükleyemez.
adam değil misin, oğlum, gönüllüsün semere
küfür savurma boyun kestiğin semercilere.
görüleceği üzere mehmet akif'in abdülhamit'e düşmanlığından dolayı ne üzüldüğü, ne pişman olduğu, ne de özür dilediği vaki değildir. halkı eşek olmamaya davet ediyor hepsi bu!...
işte hastalıklı ve yalancı yobaz kafası böyledir!.. asla ve asla büyük şairimiz mehmet akif gibi düşünemez... eşek olmayı insan olana yakıştıramamak gibi hassasiyetleri yoktur. bizatihi eşek olduğu için, eşekliği dert etmez, semercinin iyisini arar durur...