mehmet akif ersoy

entry612 galeri67 video1
    37.
  1. şöyle de buyurmuştur üstad:

    "iki üç balta ayırmaz bizi
    mazimizden
    Ağacın kökleri madem ki
    derindedir cidden."

    ve

    "mazisi yıkık milletin atisi* olur mu?"
    4 ...
  2. 36.
  3. Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun; hakikat olsun tek!

    demiş yüce insandır.
    4 ...
  4. 35.
  5. "büyük adamlar yoktur;büyük fikirler vardır." diyerek aklın ulaşabileceği son noktaya gelen üstad.yine de türk gençliği nietzche'nin "beni öldürmeyen şey beni güçlendirir" sözünü bilir,üzerine 1001 laf söyler; ama mehmet akif'in bu sözünden ve diğer sözlerinden bihaberdir.
    ayrıca "atiyi karanlık görerek azmi bırakmak, alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak." sözünü göz önüne alırsak ne kadar önemli bir kişi olduğu belli olmaktadır.
    4 ...
  6. 34.
  7. ölümsüz eseri safahat'ın başında merhum ne güzel soylemiş;

    Bana sor sevgili kaari, sana ben söyliyeyim,
    Ne hüviyyette şu karşında duran eş'ârım:
    Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
    Ne tasannu'bilirim, çünkü, ne sanatkârım.
    Şii'r için "gözyaşı" derler; onu bilmem, yalnız,
    Aczimin giryesidir bence bütün âsârım!
    Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyliyemem;
    Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
    Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâzımsa;
    Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa

    ruhun şad olsun!
    6 ...
  8. 33.
  9. Mehmed Akif Ersoy'un altmışüç yıllık ömrü, bir destan güzelliğiyle geçti.
    Onun dosdoğru şahsiyetini, en insafsız muhalifleri bile alkışlamak mecburiyetinde kaldılar. Cumhuriyet devrimizin en dikkate değer fikir ve sanat öncülerimizden biri de M. Akif tir.
    O, bizim mütefekkir şairlerimizdendir; Ümidimizin, imanımızın, çilemizin, vatanseverliğimizin, hürriyet aşkımızın şairidir.
    Millî Mücadelemizin maddî ve manevî cephesini omuzlayan kahramanlar arasında, Mehmed Akif Ersoy'u görmeyenlere ve göstermeyenlere, söyleyecek sözümüz de uzatacağımız kitabımız da çoktur.
    Cumhuriyet tarihimizde, taassuba, cehalete, tembelliğe ruhsuzluğa - köksüzlüğe... Mehmed Akif öfkesiyle baş kaldırmış kaç şairimizi sayabilirsiniz?
    ikinci Mahmud zamanından beri, çağdaşlaşmak yolunda, Milletimize bazen tamamen yanlış, bazen kırk noksanla sakat reçeteler verildiğini, Akif kadar bilen ve bize doğru yolu gösteren kaç şairimizi gösterebilirsiniz?
    M. Akif'e göre, Milletimiz, ancak, marifet ve fazilet temellerine dayanarak yükselebilir. Akif'in marifetten kasti: ilimdir, tekniktir, sanattır. Fazilet ise: bizi millet haline getiren maddî ve manevî özellikleriyle kültür değerlerimizdir.
    Akif’in SAFAHAT isimli dev eseri, bilgisizliğimize, taklitçiliğimize, yanlış tevekkül anlayışımıza ve Batı Dünyası karşısında kapıldığımız küçüklük duygumuza bir isyan çığlığıdır.
    M. Âkif’e göre; "Eski, eski olduğu için atılmaz; zararlı veya faydasız olduğu için atılır. Yeni, yeni olduğu için alınmaz; doğru, güzel ve faydalı ise alınır!"
    Türkiye’mizi zaman zaman kasıp kavuran çeşitli buhranlar, bu ölçünün yokluğundan alevlenmektedir.
    Yurdumuzun huzurlu, güvenli ve güçlü olması, Mehmed Akif Fikriyatıyla mümkündür. Bugünkü ve yarın ki Türkiye'nin aydınlığı, genç nesillerimize, Mehmed Akif idealizmi vermekle sağlanabilir.
    1984 yılında, Ankara'da kurulan MEHMED AKiF ERSOY FiKiR VE SANAT VAKFI:
    Milletimize fikirleri, eserleri ve şahsiyetiyle mal olmuş bulunan mütefekkir şairimizin hâtırasını yaşatmak, eserleriyle ve örnek şahsiyetiyle yurt içinde ve dışında bilhassa genç nesillere tanıtılmasını sağlamak.
    Fikri, sanatı ve şahsiyeti üzerine yapılacak çalışmaları ve yayınlan desteklemek,
    Eserlerinin noksansız ve tenkitli baskılarını hazırlatmak ve yayımlatmak, dergilerde kalmış çeşitli yazılarını ve şiirlerini derleyerek yayın haline getirmek gayesiyle yola çıkmıştır.
    Site , bu düşünceyle hazırlanmıştır. Mehmed Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı'ı yeni çalışmalarla sizi tekrar arayacaktır.
    Selâm! Sevgi! Saygı!

    Yavuz Bülent BAKiLER
    4 ...
  10. 32.
  11. BÜLBÜL



    Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;
    Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.
    Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,
    Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.
    Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...
    Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâl
    Muhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;
    Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!

    Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,
    Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,
    0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturdu
    Ki vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.
    Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;
    Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!

    -Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
    Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?
    0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
    Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
    Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
    Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.
    Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
    Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
    Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;
    Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,
    Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?
    Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?
    Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:
    Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
    Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
    Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!
    Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,
    Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!
    Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,
    SALÂHADDÎN-i EYYÛBÎ'lerin, FATiH'lerin yurdu.
    Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;
    Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!
    Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;
    O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!
    Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;
    Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!
    Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
    Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!
    Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
    Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
    Dolaşsın, sonra, islâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...
    Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!
    5 ...
  12. 31.
  13. *
    Kim demiş avrupa insanı medeni?
    Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni!
    Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
    Desenize hayvanlar bizden daha medeni!
    -Mehmet Akif Ersoy-
    10 ...
  14. 30.
  15. türkiye kominist partisi lideri aydemir güler' in anne tarafından dedesi
    0 ...
  16. 29.
  17. ey sehid oglu sehid! isteme benden makber..

    sana agusunu acmis duruyor peygamber.

    satirlarina sahip sairustu bambaska vatansever insan.
    6 ...
  18. 28.
  19. 27.
  20. fakir doğup fakir ölen ama asla fakirlik edebiyatı yapmayan, yaşadığı zamandaki eğitim sisteminin(yabancı okullar)en büyük eleştiricisi, sözünün eri, insanlık abidesi gerçek vatan şairidir... Türk tarihinde çok önemli bir yere sahip olmasına rağmen kendisine gereken değerin verilmediğini düşünyorum(tıpkı fevzi çakmak ve kazım karabekir gibi)
    3 ...
  21. 26.
  22. Zulmü Alkışlayamam

    Zulmü alkışlayamam, zâlimi asla sevemem;
    Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
    Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım!..
    - Boğamazsın ki!
    - Hiç olmazsa yanımdan koğarım.
    Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
    Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
    Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
    Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle!
    Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
    Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
    Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
    Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
    Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
    Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
    Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
    irticâın şu sizin lehçede ma'nâsı bu mu?

    sözünün üstüne söz bırakmayan üstad, kıyas götürülemeyen şair, bu milletin ihtiyaç olduğu ruh ve maneviyat. çok yaşa âkif, çok yaşa..
    23 ...
  23. 25.
  24. cenazesi hak ettiği değeri görmeyen, halka unutturulup, aşağılanmasını sağlamaya çalışan bir kesime, sonsuz sevgimizle cevap verdiğimiz ve vereceğimiz büyük ustad. milli mücadelenin ilk yıllarında canla başla çalışmış, halkın uyanmasında büyük katkısı olmuştur. yaşı ilerlediği için cepheye alınmamış ama halkın içindeki görevine dört elle sarılmıştır. istiklal kazanıldıktan sonraki bazı olaylar, devleti sömürme edasındaki bazı kişiler ve yanlış gördüğü bazı siyasetler yüzünden meclis hayatında biraz sessiz kalmıştır. duygu ve düşüncelerini kağıda dökerek halkı ve yöneticileri uyarmaya çalışmıştır. yazdığı eserler, özellikle şu günlerde söylemek isteyip te söyleyemediğimiz birçok şeyi en güzel dille bazılarının yüzlerine çarpıyor ve bu onları deli ediyor. allah gani gani rahmet eylesin...mekanı cennet olur inşallah...

    not: yukarıdaki linki okumanızı tavsiye ederim..milli şairimizin düştüğü bu durum bazı zihniyetlerin hiç değişmediğini göstermektedir.
    13 ...
  25. 24.
  26. olumunun 70. yildonumunde aciyla ve de hasretle andigimiz buyuk istiklal sairi.
    taha akyol'un bugun kosesinde kaleme aldigi yazi konuyla ilgili olarak okunmaya deger...
    http://www.milliyet.com.t...06/12/26/yazar/akyol.html
    2 ...
  27. 23.
  28. Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...

    Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.

    Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.

    imânı olan kimse gebermez bu ölümle:

    Ey dipdiri meyyit, "iki el bir baş içindir."

    Davransana... Eller de senin, baş da senindir!

    His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?

    Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.

    Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?

    Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?

    Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?

    Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!

    Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan

    Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.

    Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!

    Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!

    Herkes gibi dünyâda henüz hakk-ı hayâtın

    Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?

    Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.

    Ümmîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

    Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;

    Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar

    Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: Çözülmez...

    En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!

    Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile şirkin;

    Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin

    Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,

    Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,

    Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;

    Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

    Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...

    Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!"

    Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,

    Tek kol da "yapışsam..." demiyor bir tarafından!

    Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;

    Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.

    Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...

    Uğraş ki: Telâfi edecek bunca zarar var.

    Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!

    Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!

    "iş bitti... Sebâtın sonu yoktur!" deme, yılma.

    Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.
    19 ...
  29. 22.
  30. vefatının 70. yılı dolayısıyla Ankara'da bir bilgi şöleni (sempozyum) ile anılan istiklâl Marşımızın şairi yüce şahsiyet.
    4 ...
  31. 21.
  32. Burdur a yeni açılan üniversiteye adını veren milli şair.
    5 ...
  33. 20.
  34. zamanında kulaklarının büyüklüğü nedeni ile kendisini alaya almak isteyen züppenin dost meclisinde iken "kulaklarınız bir insanınkine göre çok büyük değil mi?" sorusuna "benim kulaklarım bir insanınkine göre büyük ama sizinkiler bir eşeğinkine göre fazla ufak değil m?" yanıtını veren, büyük hatip ve şair.
    11 ...
  35. 19.
  36. 18.
  37. türk-islam mütefekkiri. islamiyeti ve türklüğü içine sindirmiş ve batı karşısında ezilmemiş ancak batıya önyargılı da bakmamış aydın. batı ile ilgili olarak işleri dinimiz gibi, dinleri işimiz gibi diyerek batıyı hem eleştirmiş hem övmüştür, batı medeniyeti diye diye taklitçilik yapanlara batı dersi verecek kadar batının pozitif değerlerine açık, batıyı tek başına ezecek kadar yürek sahibidir. istiklal marşı yalnızca bir tane başyapıtıdır, öyle mısraları vardır ki insanı yaşatır, götürür, getirir, öldürür, her anıyla duyarsınız yaşadığı dönemi, kavga adamıdır, ideal adamıdır, velhasıl tribünlere pankartı asılacak cinsten değil, adam gibi adamdır, tanışma fırsatını yakalayabilmiş olmak istediğim ender insanlardandır.

    akif prensiplidir, kendisiyle görüşmek isteyen bir arkadaşı görüşmeye gelemediği için geçerli bir mazereti olmasına rağmen bir daha akifle görüşememiştir, akif sözünün eridir, hazırcevaptır, dindardır, milliyetçidir, velhasılı kelam bedeni kadar bir yürek sahibidir. ölmüştür ama diridir. ahlaktı, imandı, gayeydi, sözün anlatamadığı çok şeydi..

    edit: nobel falan almamıştır, çok da abartmayalım(!)
    14 ...
  38. 17.
  39. istiklal marşı nı yazma yarışmasına ilk olarak neden katılmadığı sorulunca, para ödülü olduğu için katılmadığını söylemiş, istiklal marşı parayla yazılamaz demiştir. Tabi katılan eserlerin hiçbiri kabul edilmeyince mecbur kalıp yazdı, aldığı ödülüde giyecek montu bile yokken tamamen bir hayır kuruluşuna hediye etti..

    Safahat'e neden istiklal marşı nın alınmadığı sorulunca, o benim değil Türk Halkının şiiridir, diyerek ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gösterdi.

    Mükemmel olan şairliğini bir kenara bıraksak bile, yaşam tarzı ve iyi ahlakı ile mükemmel bir insan, üstad.
    26 ...
  40. 16.
  41. Tükürün cephe-i lâkaydına şarkın, tükürün,
    Kuşkulansın, görelim gayretleri halkın,
    Tükürün milleti alçakça vuran darbelere,
    Tükürün onlara alkış tutan kahpelere!..

    içimizdeki irlandalıları anlatan bu dörtlüğüyle her daim anılan milli şairdir.
    9 ...
  42. 15.
  43. en buyuk eseri safahat olan ve buraya istiklal marsı'nı almamıs yazar. canakkale sehitlerine adlı siiri ilede insanları kendine hayran bırakan şairimizdir.(bu şiiri yazdıktan once veya sonra canakkaleye gitmemiştir.)

    (bkz: canakkale sehitlerine)
    4 ...
  44. 14.
  45. Mehmet Akif Ersoy 1873 yılında istanbul'da doğdu. Maarif Nezareti'ne bağlı iptidaîyi ve Fatih Merkez Rüştiyesi'ni bitirdi. Rüştiye'de "hürriyetçi" öğretmenlerinden etkilendi. Fatih Camii'nde iran edebiyatının klasik yapıtlarını okutan Esad Dede'nin derslerini izledi. Mekteb-i Mülkiye'nin idadi (lise) bölümünde okurken şiirle uğraştı. 1889'da girdiği Mülkiye Baytar Mektebi'ni 1893'te birincilikle bitirdi. Yirmi yıllık memuriyeti sırasında veteriner olarak dolaştığı Rumeli, Anadolu ve Arabistan'da köylülerle yakın ilişkiler kurdu. ilk şiirlerini Resimli Gazete'de yayınladı. 1906'da Halkalı Ziraat Mektebi ve 1907'de Çiftçilik Makinist Mektebi'nde hocalık etti. 1908'de Dârülfünûn Edebiyat-ı Umûmiye müderrisliğine tayin edildi. ilk şiirlerinin yayımlanmasını izleyen 10 yıl boyunca hiçbir şey yayınlamadı. 1908'de II. Meşrutiyet'in ilanıyla birlikte Eşref Edip'in çıkardığı Sırat-ı Müstakim ve sonra Sebilürreşad dergilerinde sürekli yazılar ve şiirler yazmaya başladı. 1913'te Umur-u Baytariye müdür muavini iken memuriyetten istifa etti. ittihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi. 1. Dünya Savaşı sırasında istihbarat teşkilatı Teşkilât-ı Mahsusa tarafından Berlin'e gönderildi. Yine Teşkilât-ı Mahsusa'nın bir görevlisi olarak çöl yoluyla Necid'e ve savaşın son yılında Lübnan'a gitti. Dönüşünde yeni kurulan Dâr-ül-Hikmet-ül islâmiye adlı kuruluşun başkâtipliğine getirildi. Savaş sonrasında Anadolu'da başlayan direniş hareketini desteklemek üzere Balıkesir'de etkili bir konuşma yaptı. Bunun üzerine 1920'de Dâr-ül Hikmet'deki görevinden alındı.

    istanbul Hükümeti Anadolu'daki direnişçileri yasadışı ilan edince Sebillürreşad dergisi Kastamonu'da yayınlanmaya başladı ve Mehmed Âkif burada Milli Mücadele'ye katkısını sürdürdü. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM'ye seçildi.Meclis'in bir istiklâl Marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılan 724 şiirin hiçbiri beklenilen başarıya ulaşamayınca maarif vekilinin isteği üzerine 17 Şubat 1921'de yazdığı istiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edildi. Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmed Âkif, daha sonra sürekli olarak Mısır'da yaşamaya karar verdi. 1926'dan başlayarak Camiü'l-Mısriyye'de Türk dili ve edebiyatı müderrisliği yaptı. Bu gönüllü sürgün hayatı sırasında siroz hastalığına yakalandı ve hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yaptı. Yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döndü ve 27 Aralık 1936'da istanbul'da yaşamını yitirdi.

    ESERLERi:

    Safahat (1911)Süleymaniye Kürsüsünde (1912)Hakkın Sesleri (1913)Fatih Kürsüsünde (1914)Hatıralar (1917)Âsım (1919)Gölgeler (1938)
    5 ...
  46. 13.
  47. her ne kadar şiirle çok içli dışlı biri olmasamda çanakkale şehitlerine isimli şiiri bir savaş hakkında yazılmış en güzel şiirdir diyebilirim gönül rahatlığıyla...okudukça insan kendini savaşın içinde hisseder, birden yanıbaşına bir bomba düşecek ve o bomba bir mehmetçiğin daha canını alacak gibi hissettirir...
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük