Bedava Peynir Sadece fare kapanında olur Sözünü Aklıma Getirdi.
Bugün Bir Arkadaş Vasıtası ile Tanıştığım Sistem. Sunum Adı Altında Komedi ile Karşılaştım Resmen .
1.Özellik Benimle Konuşan kişinin 54000$ Bahsederken Kolunda 9 liralık saat var.
Benim Gibi Yazılım işinde Uğraşan Birisine web sitesi teklifi sundular hala gülüyorum. 3 yıllık toplamda piyasada 30 dolara alınacak domain ve dünyanın en iyi hosting firmasından alınacak 150 dolarlık hosting paketini 750$ gibi Rakamdan Satıyorlar. Cpu Limitini Soruyorum Paketin "ben bilmiyorum " diyor * Sunucunun Özelliklerini Soruyorum "Bilmiyorum" Sunucu Nerde " Sabancı Kulelerinde " Hangi Panel Yüklü " Bilmiyorum" Sisteme Bak Bir Ürün Satmadan Sisteme Dahil Edeceğim Kullanıcılardan Para Vadediyorlar. Siz, siz olun bir yazılımcıyla konuşmadan böyle balon Şeylere Bulaşmayın Hem Milletin Hakkına Girersiniz Hep de Cebinizden Çıkacak Paradan Olursunuz.
500 tl yatıracak kişiler bul her bulduğun için para kazan.
satış yapmak falan hikaye.
müthiş bir para havuzu var. oraya sürekli para girişi oluyor. tabi bu sayede piyasada tutunabiliyorlar. bunun ekmeğini ilk başta girenler yiyor. alt kademe anca 5 yılda falan bir şeyler kazanabiliyor.
para kazanmak alın teri ile olmalıdır. insanları boş bir şeye para yatırmaya ikna etmek alın teri değildir. şimdiden söyleyeyim sonra bana alın teri var demeyin.
istanbulda bir kursta tanıştığım kız buna üye mi denir, holdingin çalışanı mı denir bilmiyorum bunlardan biriymiş işte. sürekli aforizma paylaşıyor. "asla vazgeçme!", "başlamak bitirmenin yarısıdır" kıvamında. bir de sürekli belli tarihler veriyor. "15 mayısta independence day!", o günden sonra bakıyorum hala 'face'de paylaşım peşinde. boş işler bunlar, bigün göt edicem kızı o olacak.
yıllardır konuşmadığım ilkokul arkadaşımın bana kanka diyerek konuşmasından işin içinde bişey olduğunu anlamıştım.bi iş var çok zengin olucaz.sana güvendigim icin iş teklifini sana sunuyorum yoksa herkesi sokabilirim bu işe ama ben senle çalışmak istiyorum falan.işi anlatır mısın diye soruyosun yok gel burda anlatıcam.neyse işte 2 tane 18 yaşında takım elbiseli genç geldi bide benim arkadaş.sunumları falan anlatıyolar bende arkadaşa ayıp olmasın diye dinledim.sunum dediğimde 5 sayfalık powerpoint sunumu.yoldan mercedes bir araba geçti.bana sunumu anlatan kişi bende seneye bu arabayı alıcam antalyada okuyorum üniversiteye uçakla gidip geliyorum dedi.bende kibar bi şekilde reddettim saadet zinciri sistemini bildiğim için.hemen atarlanmaya başladılar.2 sene sonra biz uçucaz çok zengin olucaz sen aynı yerde kalıcaksın, bu işi reddetmek delilik şuan burda gördüğün herkes bu işi yapıyor falan filan diye gevelediler.
he üzüldüğüm kısımsa arkadaşımın beni para kaynağı olarak görmesiydi.tamam bende eski arkadaşlarımı arayıp hal hatır soran birisi değilim ama işim düştüğü zamanda kanka en iyi arkadaşımsın falan ayağına yatmam.
bu işte çalışanların facebook profiline bakarsanız hep kişisel gelişim ve enes olgun videoları görürsünüz.go go go mega, hedeflerine ulaşmak için hayallerine dokunmalısın gibi gizemli yazılar yazarlar.naber dediğinizde "hayallerimin peşinden koşuyorum sen nasılsın" diye bir cevap alabilirsiniz.nerde boş gezen bi adam varsa bu işe üye olmuş.üye olan bütün arkadaşlarımın hepsi lise terk.simit cafelerin 2. katlarında takılırlar.hepsinde borsadan zengin olmuş iş adamı tavırları görürsünüz.sanki kendileri çok akıllı bu işe girmeyen kesimi aptal olarak görürler.tamam belki 100 kişiden 4-5 kişi zengin oluyodur ama ben bu işi yapamam arkadaşlarımı kazıklayamam.yüzlerine bakamam benim gibi düşünüyosanız bi bok yapamazsınız.ama ben siker geçerim umrumda olmaz diyosanız evet dost akraba kazıklayarak iyi paralar kazanabilirsiniz.
mekan: simitçi,
takım elbise fiyatı: gömlek hariç 60 lira (pazarlıkla 50)
sunum yapılacak cihaz: lg x130 netbook (kasıyor)
ucuz yollu telefon,
mekana ulaşım aracı: toplu taşıma,
diyalog: kardeşim 2 ayda altına audi a4 çekmek istemez misin?
2-3 gün önce bir arkadaşım telefon açtı.
Çokta samimi olduğum biri değildir, yani özellikle buluşmuşluğumuz yoktur da ortam gereği bazen denk geliriz.
Kendinden emin ve heyecanlı bir ses ile;
- Efendim
- Naber nasılsın
- iyilik sen ne yapıyon.
- iyi ya bizde işte koşturuyoz.
(Kısa bir sessizlik)
- Ya bak sana ne diyecem? Ben çok güzel, çok karlı bir iş yapıyorum şu an ve senin de bu işin içinde olmanı istiyorum. Tam senlik bir iş!
- Allah Allah hayırdır ne işi?
- Akşam bahçelide şu mekana gelir misin? Detaylı konuşalım.
- Gelmesine gelirimde merak ettim ne işi, biraz bahsetsene?
- Geldiğinde konuşuruz, tam senlik bir iş ya, hiç kafanı takma çok para kazanacağız çok eğleneceğiz. Akşam ben ordayım sen gel mutlaka.
- Tamam gelirim görüşürüz.
Aşağı yukarı böyle bir konuşmadan sonra, akşam olunca biraz merak, biraz şaşkınlık içinde düştüm yola. “Benlik iş ve çok para” “Ben”, “para”, “çok para benlik iş”, “para çok iş benlik”, “iş benlik para çok” diye sayıkladım yol boyu.
Sonra kendime daha keskin sorular sormaya başladım.
- O arkadaşı ne kadar tanıyordum?
- Çok az.
- Bana niye böyle bir iyilik yapsın?
- Niye yapmasın, belli mi olur.
- Parayı buldum mu acaba?
- inşallah.
- Araba olarak ne alırım?
- BMW 320
- iş?
- Bırakırım
- Ankara?
- Terk ederim
- Sevdiklerin, arkadaşların?
- Tanımıyorum
- Yazlık?
- Hayır
- Dünya turu?
- Evet
Az buçuk heyecanda yok değildi, en kötü ihtimal bir şey yazma işi veya senaryo işidir falan dedim.
Ve nihayet sabahları havuzun kenarında muhteşem hazırlanmış kahvaltı sofrasından sadece bir tane zeytin alıp “acelem var çıkmam lazım” dedirtecek kafeden içeri girdim.
Hemen gözlerimle arkadaşımı aradım.
“Heyy” diye bi ses geldi bir masadan. Çevirdim kafamı o tarafa. işte orda.
3 kişi oturmuşlar. Benimkinin ve yanında oturan kişinin önlerinde kâğıtlar var, bazı broşürler var. Karşılarında ise yorgunluktan bitap düştü düşecek bir kızcağız.
Gittim oturdum yanlarına, kısa bir selamlaşmadan sonra şöyle cümleler duymaya başladım.
“Bak tam senlik bir iş”, “bence kaçırma bu fırsatı”, “biz sana yardımcı olacağız”, “düşünecek bir şey yok”, “biz bir aile gibiyiz”….
Kızda;
“Ya ben yapamam, bilmiyorum” falan diye reddetmeye çabalıyordu. Bu sırada gözüm önlerinde ki kağıtların üzerinde ki bazı şekillere takıldı.
Böyle üçgenler, bazı sıralamalar, üçgenin başında bir isim yazıyor, altlarında başka isimler...
Birden gözlerim fal taşı gibi açıldı “yoksa” dedim, “yoksa…. illuminati!!!”…
Tek gözler, çizgi filmlerin içlerinde ki gizli “Sex” yazıları, Rockefeller başkan, Layd Gaga, Katy Perry başkan yardımcısı, yuvarlak masalar, maskeli toplantılar…
Falan diye düşünürken, ibre* döndü bana!
Hoş beş kısa bir sohbetten sonra, kız müsaade isteyip kalktı.
Kızın arkasından “vizyonsuz” dediler.
Ben vizyonluyum! Cumartesi Pazar demem karanlık taraf için her şeyi yaparım. Sübliminal mesajlar veririm, duvarlara üçgenler çizerim, sürekli bir gözümü kapatarak gezerim. V.b.
Ama…
Ama her şey buraya kadarmış. Gerçekleri duyunca yıkıldım
Başladılar anlatmaya; “1000 dolar + KDV’ e yakın para vereceksin (hainler hala dolar diyorlar), sonra gideceksin, insanlar bulacaksın onları da sisteme girmeye ikna edeceksin, onlar sisteme girdikçe sen para kazanacaksın???
- Ama o arkadaşı ne kadar tanıyordum?
- Hiç.
- Bana niye böyle bir iyilik yapsın?
- Ya bu devirde kim kime iyilik yapar.
- Parayı buldum mu acaba?
- Allah sağlık versin gerisi boş
- Araba olarak ne alırım?
- Şimdikinin neyi var, ayağımı yerden kessin yeter.
- iş?
- işsizlik olmuş %11 saçmalama
- Ankara?
- Sokakları denize çıkmasa da seviyoruz seni Ankara
- Sevdiklerin, arkadaşların?
- Onlar benim canlarım
- Yazlık?
- inşallah
- Dünya turu?
- Gez dünyayı gör Konya’yı demişler….
