30/11/2009 programında okan'ın selen seyven'i anlatırken, aynı zamanda da torpillidir çünkü ezel akay'ın yeğenidir demesiyle yine beni benden almıştır. ne zaman biri hakkında tv başında bir gerçeği söylesem adam aynısını programda söyleyiveriyor. abimm filminin konusunu öğrenip kimin aklına rain man gelmez bilmiyorum ama bunu yine ilk okan dile getirmiştir .
an itibariyle okan bayülgen'in, her gece beni azarlayan ekşi sözlük, uludağ sözlük vs. diyerek programın ses sistemiyle ilgili yetkili asistana açıklama yaptırmakta olduğu programın ismidir.
teknik bir sorunun her zaman bir çözümü olduğunun kabul edilmediği program. güzeldir, izlenir çok da severiz okan beyi fakat sesin bu kadar da sorun olduğu bir program yoktur herhalde. çıldırıyoruz yahu her daim tetikteyiz vallahi.
günün konuklarından levent üzümcü telefonla katılan izleyicinin kendisine yönelttiği "kenan imirzalıoğlu'nun oynadığı kabadayı rolü teklifi size gelseydi oynar mıydınız?" gibi gayet masum bir sorunun karşılığında levent üzümcü çok şaşırdığım, acayip triplere girip, son derece agresif şekilde "bir şeyin çok talep görmesi doğru olduğunu göstermez" gibi bir cevap verip, kendini savunmak adına kenan imirzalıoğlu'na bok atmıştır. o ne gerginliktir öyle. sanki ne olmuş. "o rolü oynamam ama raconu da böyle keserim" der gibiydi manyak mıdır nedir.
gereksiz proğramlar dizisine bir yenisini katan ünlü olup bence ünsüzleşen zuhal topal'a gerekli giydirmeyi yapmayan, yinede mükemmel olan okan bayülgen klasiği.
an itibariyle levent üzümcü'nün sakalı bıyığı bırakıp köylü memed ağa moduyla geldiği ve şişirdikçe şişirdiği egosu ile birlikte yanında oturan boru sesli bayanın sürekli sırıtan surat ifadesinin can sıktığı program
sevgili sunucusu okan bayülgen telefondaki seyircinin konuşmasına fırsat vermeyip güle güle deyip kapattırıvermiştir telefonu. bari kadının da güle güle demesine müsade etseydin be adam. tamam alıştık senin böyle patavatsızlıklarına ama ayıp yahu. vallahi kınandın billahi kınandın. ahlak kurallarına terssin.
not: evet hala ses gelmiyor ve evet buyrun sesçi istediğiniz kadar sövün moduyla çıkardığın sesçi tarık da sorunu çözemedi.
medya arkasının disko kralına göre daha uzun sürmesi gerektiği daha doğrusu disko kralından o bölümü tamamen çıkartması gerektiği eğlencenin tam gaz devam ettiği programdır.
briç üzerinden muhabbet dönerken okan bayülgen'in evde eşinle briç sohbeti tvde magazin izlemekten, kim kiminle dedikoduları yapmaktan iyidir diyeceği sırada levent üzümcü lafa girer ve:
"yada nette hakkımda kim ne yazmış" diye bakmaktan. diyerek okan'a giydirmiştir birkez daha.
Evimizde ki televizyon makınalarımıza laf edilen, aslında kanımca üçlemenin en iyisi. Ses sisteminle ilgili yaşanılan teknik sorun hadisesini de bize bağlamanız okan bayülgen, üstünüzden çamaşır çıkarmak kadar kolay dimi? Siz ki özellikle siz beni bu konu da, oldukça hayal kırıklığına uğratmıştınız vakt-i zamanın da, o da, programınızın yönetmeni aslında, sizin bir zamanlar, programınıza gelen seyircilerinizden biri olması. Hanımefendinin eski bir gazete röportajından hatırladığım - bildiğim kadarıyla, kendisi lise mezunu ve programınıza seyirci olarak gelip, sizden, medeni cesaret gösterip iş isteyen, ve nasıl oluyorsa sizi fethedebilen biri. E şimdi siz böyle yaparsanız...Kapatılsın öyleyse, üniversitelerin radyo - tv, sinema - tv vb bölümleri. Nasılsa, sizin gibi üstadlarla çalışmak, bizim ütopyalarımızken, aslında bu derece basitmiş yani. üstelik kapatılsın dediğim o bölümlerden birinde, radyo -tv de okudum bende. ne gerek varmış meğer. Şimdi Rahşan hanım, bilmem kaaaaaç yıldır sizinle çalışıyor, ve kanal d rejisine oturuyor, ehh işi de kotarıyor dimi okan bayülgen? Niye öyleyse, geçen hafta üçlemenin hangisiydi hatırlamıyorum ama, sizde o'na bir serzenişte bulundunuz da, ''ya reyhan, vtr gir diyorum girmiyor, bu rahşan uyuyor mu'' diye sordunuz;? niye o zaman, ses sisteminde onlarca haftadır sorun oluyor da, biz bile o ses patlamalarını duyabiliyoruz? her işin ehli vardır tabii, mesela siz çok iyi bir oyuncusunuzdur, o zaten tartışılmaz. ama sinema da, diziler de, her önüne gelen oynuyor mesela, yoldan geçen 2 uzun bacaklı şarışın, yapımcıyla o gece tırnak içinde ''yemek yiyor'', sonra o yapımcının dizisinde oynayabiliyor dimi? o zaman kapatılsın konservatuarlar, kimse oyunculuk eğitimi almasın. Bu sizin gücünüze gider, gitmiştir de, bir çok kez feveran da etmiş, serzenişler de bulunmuşsunuzdur da, arada ironik bir biçimde dokundurmalarınız da oluyor ben çok iyi biliyorum.
''insan bilmediği konu da konuşmamalıdır'' dedi hakkı devrim bu gece de. o zaman, insan bilmediği işi yapmamalıdır da!! bu ''rahşan'' takıntısıyla bu kadar oluyor işte. ''
programınız oldukça ''ses'' getiriyor evet, ama oldukça ''ses''te götürüyor baksanıza. bende bu durumda ''sessiz'' kalamazdım.
içinde olmaktan belki de nefret ettiğiniz bir alanda olmaktan mütevellit, bu derece siniriniz, asabiyetiniz. biz sizi yedik yuttuk çünkü kaç yıldır biliyoruz. Birde baba oldunuz ya son dönem, kafanız da bir ton tilki, onu da tahmin edebiliyoruz. ama buna da kafa yorar mısınız lütfen biraz?
zamanın birin de, '' niye o diplomaları kıvırıp veriyorlar, bundan sonra ki hayatımız için bir mesaj mı veriyorlar acaba'' deyip gülmüştünüz programınız da. şimdi aynısını ben size soruyor ama gülmüyorum. hem de hiç!
Sonsöz: reytingden kazandığınız paralar bir tarafınıza girsin!!
bu kadar erken bitecekse 3 gün yapma bari diye seslendiğimiz sakallının programı. ** ayrıca o kartları göstermedi sanki. yazılı basın eleştrileri kaldı sanki. saat 2 de biten program. **
Eğer, ses sorununu açıklamaya çıkan sesçinin bile sesini duyamadıysak, sorun büyük diyerek hayıfladığım program. ya da artık şöyle bir tavsiye de bulunabiliriz, telefon bağlantısı almayın siz en iyisi. birde niye sizden başka bir kanal d programın da olmuyor bu sorun onu da merak etmekteyim açıkcası. yazdım işte bir önceki entry de ben, sorunun kaynağı sığ değil, derin.
telefonda kafası güzel genc kizları asagılayan, ancak kendi programındaki üç kuruşluk böğüre böğüre gülen aleni sarhoş kadınları el üstünde tutan (bkz: yalaka) program sunucusunun programı. telefondaki ve stüdyodaki hor gördüğü genç üniversiteli kızlar ileride belki doktor, mühendis, müdür, yada enazından memur olacak, ancak kendisinin programındaki kadın müsvetteleri beş para etmez şarkıları ve eski sevgilileriyle gündeme gelip medyada saçma sapan yer edecektir. bu iki kadın tipi arasındaki farkı anlayamayan (veya anlamamak istemeyip yalakalığı tercih eden) sunucumuzun gücü, elinde kozu olmayan ve sunucumuza sadece bir telefon kablosu kadar yakın olan gariban dinleyiciye yetmektedir, ve sunucumuz, stüdyo içindeki yada kendi ruhani dünyası içindeki gerilimi, telefondaki, sesleri zaten zar zor duyabilen (dejenere ses sistemi) biçare dinleyiciden çıkarmaktadır.
bu geceki briç olayı gerçekten sıkmıştır ve gayet gereksizdir (ece gürsel'in ayıcıklı pijamalarının ''gayet''inden değildir bu ''gayet'').
sigara ile ilgili espriksi yaklaşımını kendisinin sigaraya olan acizliğinin ironik bir savunması olarak algılamakta ve bir doktor olarak, olayın akıbetini, onun anlayacağı dilde ''az sonraaaa!!'' lara bağlayıp, bir 10 yıl sonrasına bırakmaktayım (bkz: yatalak).
kendisinin sakalı, bıyığı, saçlarına karışmış tüy yumakları son derece iticidir ve levent üzümcü'nünki de aynen aynısıdır. birbirlerini övüp durmalarının bilinçaltı nedeni budur (bkz: bozacının şahidi şıracı).
sözlükler hakkındaki yorumları ile sözlükler üzerinden prim yapmaya çalışan sevgili sunucumuz, aylardır birşey yazmayan beni bile siteye itelemiştir (daha fazla nereden prim yapabilirim???).
az evvel biten programda adamımız, tom cruise'a götten bacaklı değip daha sonra da telefonda saçmalayan kadına cevaben; levent üzümcü'nün boyuna rağmen yumuşak* rollerde başarısından bahsederek boy takıntısının ölçüsünü bizlere tekrar gösterdi sözlükleri takip ettiğini de bildiğimize göre ona buradan "kızın cüce olacak yere çömeldiğinde herkes üstünden atlayıp boyunu alacak bir daha da geri vermeyecek" demek istiyorum. bu iğrenç cümlelerimin tek nedeni hakkı devrim'e son zamanlarda "sürekli" geveze adam muamelesi yapılmasıdır bir nevi ceza yani. biz de biliyoruz adamın sürekli bir şeyler anlatmak istediğini, bildiğini anlatmaktan hoşlandığını ama bu kadar gözümüze sokmayın lütfen sevgili bayülgen. erol günaydın'lı programlar geride kaldı artık hakkı abimizin temsil ettiği insan sayısı daha fazla biraz daha tevazu ve saygı lütfen. unutmadan; türkiye madonna'yı seven overlokçular derneği olarak sayın bayülgen'i bir kez daha kınım kınım kınıyoruz ayrıca "ya rock söyleyecez ya da hicaz vallahi aç kalacaz" kelime grupları uygur kardeşlerin zeka seviyesini yansıtan esprilerdir, yalvarırım bu tarz kelime şaklabanlığı yapanlara özenmeyiniz.
Muhtemelen okan bayülgen'in oldukça iyi bir moduna denk geldiği için, dün akşam ki program çok güzel geçti. Gözlerden kaçması muhtemel iki küçük ayrıntıyı burda sizlerle paylaşmak isterim.
Okan Bayülgen bir anda namus belasını söylemeye başladı. "ana baba, bacı, kardaş, dar gününde el olur" diye girdi sözlere. orkestrada ardından şarkının introsunu çalmaya başladı. o sırada okan bayülgen'de müzisyen arkadaşlara benim gibi the doors hayranlarını mutlu edecek şu cümleyi söyledi. "Dikkat edelim, Doors gibi çalmayalım".
bilenlen bilir the doors'un Roadhouse Blues şarkısının introsu ile namus belasının introsu neredeyse aynıdır. okan bayülgenin bu ayrıntıyı kaçırmaması beni ayrıca mutlu etti.
***
birde programa konuk olan bayanlardan biriyle ilgili "sexy midir", "değil midir" şeklinde bir muhabbet dönerken, Okan bayülgen "gel buraya bir bakayım" dedi. o sırada Hakkı Devrim'den bir bomba geldi ama sanırsam kimse duymadı. "Dur bakalım, nasıl bakacak?". Ses tonuyla sanki, "yıllar sonra yeni bir şey öğreneceğim" der gibiydi.
okan bayülgenin sürekli sözlükleri yaladığı program. * tamam kardeşim iyi diyorsun hoş diyorsun ama bu okan bayulgen sözlük yada diskosözlük değilki senin dışında milyon konu hakkında entry giriliyor. neden bu kadar en beğenilen entry yada şu şu entry de kötü demişiniz diyorsun ki kötüyse kötüle butonuna bas ekranlarda beni kötülüyorlar filan bunları kovalaman abest . işini yap ne bileyim yeşim salkımı morart filan biz bunlarla avunuyoruz varsın ses yankı yapsın .
hakkı devrim olmadan eksik kalacak tv programıdır. ayrıca sözlük yazarlarının her anını dikkatle izlediği, okan bunları okuyor diye de entry gitme yarışının devam ettiği programdır.
