Reisicumhur, bir yabancı gazetecinin, "Batılıların nelerini almak istersiniz?" sorusuna "Biz Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi gördüklerimizi kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz" diye karşılık vermiştir.
Cumhuriyetçi liderin yenileşme atılımlarını uygulamaya koyduğu yeni hukuk, ticaret ve toplum düzeninin başlatıldığı 1926 yılında 17 Şubat günü Türk Medeni Kanunu; 1 Mart günü Türk Ceza Kanunu; 3 Mart günü Hâkimler Kanunu günü ve Türk Kodeksi Kanunu; 22 Mart günü Memurlar Kanunu; 3 Nisan günü Veraset ve intikal Vergisi Kanunu; 10 Nisan günü Türk Tabiiyetinde Bulunan Her Türlü Şirket ve Müesseselerde işlem ve Kayıtların Türkçe Tutulması Hakkında Kanun; 19 Nisan günü Türk Karasularında Her Türlü Denizcilik işlerinin Türk Vatandaşlarına Tahsisi Kanunu(Kabotaj Kanunu) ve Adli Kanun ile 22 Nisan günü Borçlar Kanunu kabul edilmiştir.
Ayrıca belirtilmelidir Kâzim Karabekir ve arkadaşları da yeni düzenlemelerin kabulü yönünde oy kullanmışlardır.
Reisicumhur, özellikle Medeni Kanun görüşmeleri başlarken Meclis Başkanı'na, "Kanunun hiç bir maddesi değiştirilmeden bütünüyle müzakere edilerek aynen kabul edilmelidir" uyarısında bulunmuştur. Bu sırada bazı milletvekillerinin kendisini görmek istedikleri haberi gelmiştir. Başbakan ismet inönü de reisicumhurun yanındadır. Eski Şeriye ve Evkaf Bakanı Abdullah Azmi Efendi, Medeni Kanun tasarısı hakkında bazı ricaları bulunduğunu, kanun maddelerini ayırarak değil bütünüyle müzakere ve kabul edeceklerini, ancak bir iki ek madde konulmasını istemiştir. Bunlar, "Birden fazla kadınla evlenmeyi mümkün kılacak ve Müslüman kızların Müslüman olmayan erkeklerle evlenmelerine engel olacak" maddelerin kanuna eklenmesidir ve reisicumhur bu talebi kesin bir üslupla reddetmiştir.
Ne var ki Türk kadınına Batılı kadınların haklarını aynen kabul eden reisicumhur, kendi özel dünyasında yabancı erkekle evlenen Türk kadınına ve yabancı kadınla evlenen Türk erkeğine tahammül göstermeyecek, Medeni Kanun'un baş destekçisi olsa da yabancı kadınla evlenme konusunda bekâr arkadaşlarına sırası geldiğinde, "Bize göre değil ha çocuklar..." şeklinde uyarıda bulunacaktır.
Medeni Kanun kabul edildiğinde Türkiye'de dini azınlıkları oluşturan Yahudi, Ermeni ve Ortodokslar, kendilerine Lozan Antlaşması'yla tanınan haklarından vazgeçmek zorunda kalmışlardır.
▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎▪︎
Kaynaklar
Afet inan, Atatürk hakkında Hatıralar ve Belgeler, s.242-246.
Ertuğrul Zekai Ökte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Yurtiçi Gezileri, s.414.
Kâzım Karabekir, Günlükler, Cilt II, s.982.
Kazım Özalp-Teoman Özalp, Atatürk'ten Anılar, s.39-40.
Falih Rıfkı Atay, Çankaya, s.476.
Willy Sperco, Mustafa Kemal Atatürk, s.165.
1926 tarihinde isviçre'den iktibas edilen/alıntılanan bir kanundur. Türk Medeni Kanunu(TMK)
Türk Medeni Kanunu, en çok kadınlara ve sahipsiz yetim çocuklara hak vermiştir. islam hukukunda kadın, erkeğin yanında bir hiçtir, erkek isterse 3 talakta boşar karısını ayrıca gene islam şeriatında sahipsiz bir çocuğu evlat edinemezsin; evlatlık olan çocuk, kendisini evlat edinen ailenin yasal mirasçısı olamaz. Medeni Kanun'da bu durum tam tersidir. Muhammed'in evlatlığı Zeyd'in karısı Zeynep'le evlenmesinden beri evlatlık kurumu yoktur islam'da. islam, yetimin hakkını koruyan değil aksine yetimin hakkını çatır çutur yiyen bir dindir.
Kadınlara haklarını 1400 yıllık islam şeriatı değil 1926 tarihli Medeni Kanun verdi. Her Türk kadınının Atatürk'e bir vefa borcu vardır. islam öncesi Türklerde kadın-erkek eşitliği, tek eşlilik vs. vardı. Ayrıca gene eski Türk kültüründe sahipsiz bir çocuğu evlatlık edinmek ve öz çocuğu gibi büyütmek, evlatlığın kendisini evlat edinen ailenin yasal mirasçısı olması durumu vardı. islam'la birlikte bunların hepsi gitti, Cumhuriyetle birlikte Atatürk'ün sayesinde islam öncesi eski kültürümüz geri geldi.