dün, dünya haber ajanslarına düşen bir haber ve bu habere dayalı olarak avrupa ülkelerinin televizyon kanallarındaki çeşitli yorumlarla ortaya çıkan gerçektir.
libya lideri kaddafi'nin, trablus kentindeki evine nato güçlerince düzenlenen operasyon ve bu operasyonda ölen küçük oğlu ile üç torunu'nun ölümüne ilişkin haberdi bu. kaddafi ve eşinin yara almadan kurtulduğu da belirtiliyordu, aynı haberde.
bu operasyon, hristiyan bir ülke liderine karşı gerçekleştirilmiş ve aynı sonucu vermiş olsa hemen tüm avrupa televizyon kanallarında, olayın siyasi ve diplomatik yönünden çok ölen masum çocukların durumu konuşulur, tartışılır, düzenlenen askeri operasyonun acemice olduğundan ve başarısızlığından söz edilirdi. ancak, müslüman bir ülke liderine karşı düzenlendiğinde hiç de tepki almadı.
oysa, o ölen çocuklar da etten-kemiktendiler ve onlar da masumdular. o halde bu tepkisizliğe neden neydi? müslüman olmalarından başka ne olabilirdi?
insanlarınıza iyi ve sağlıklı yaşam koşullarını sağlamış, bu anlamda güçlü bir altyapı oluşturmuş olabilirsiniz, teknolojik, ekonomik ve askeri anlamda güçlü olabilirsiniz ancak, bir çocuğa yaklaşırken, dil, din, ırk farkı gözetiyor ve seçici davranıyor iseniz asla medeni olamazsınız.
kim bilir! mehmet akif'in 'tek dişi kalmış canavar' olarak tasvir ettiği medeniyet anlayışı belki de böyle bir anlayış olsa gerektir.
kıbrıs rum kesimi'nin, 'komşularıyla sınır sorunları yaşayan bir ülke birliğe üye olamaz' açık şartına rağmen birliğe alınmasında, israil'in, uluslararası sularda seyreden insani amaçlı bir gemiye operasyon düzenlemesine karşı gösterilen 'dut yemiş bülbül tavrı'nda ve filistin halkına yönelik, bir çoğu insanlık dışı olan akıl almaz çılgınlıklarına göz yumulmasında, kimyasal silah üretiliyor bahanesi ile girilen ve yerle yeksan edilen ırak'ta hiçbir tesis bulunamamasına karşın, amerikan yönetimine karşı takınılan sessiz tavrın, bu kez iran'a saldırmak için 'nükleer silah üretim tesisi var' rivayetinde de sürdürülüyor olması, avrupa'nın açık seçik uygulamakta olduğu bu çifte standartın kanıtları niteliğindedir.
filistinli, somalili, angolalı, nijeryalı çocuklar da etten-kemiktendirler, onlar da diğerleri gibi soluk alıp verirler ve en az avrupalı çocuklar kadar masumdurlar. lakin, her nedense medeni avrupa'nın gözleri onları görmez. daha doğrusu, eşek gibi görür de görmek istemez.