Eee vakti zemanında the oc izlemiş biri olarak, izleyenlere çok ön yargılı olduğum dizi. Türk dizisi izlenir mi arkadaş. Hele hele böyle yabancı diziden kayırma. Küçük sırları da izlemiştin değil mi, gossip girl dururken.
senaristlerin sırf kurgusal boşluk olmasın diye götlerini yırta yırta yazdıkları dizimsi. yani yok montajlanmış sesmiş de yok şu da yok bu da. konu bulamıyoruz deyin de olup bitiversin.
öncelikle sözlükçülerin her boku beğenmeme timinden değilim bunu belirterek başlamak istiyorum. takip ediyorum bu diziyi ve diğer bölümlerden farkı bu bölümün yani 34. bölümün bariz sıkıcıydı lan bu bölüm! daha fazla kasamayacağım kendimi. bu ne lan!! ne biçim bölümdü ya içim sıkıldı bir bölüm boyunca "medcezir: yaman'ın kurtuluşu"nu izledik resmen. diziyi dörde bölsek dörtte üçünü yaman'ın kurtulma sahneleri oluştursa diğer kalan dörtte birlik kısımda gelecek bölüme kalacak konu işlenseydi daha çekilir bir bölüm olabilirdi. sıktı resmen bu bölüm. ayrıca reklamlara gelecek olursak "yine mi reklam yine mi reklam"!!!
bizim yaşadığımız olan hayatımızı anlatan dizidir. her sabah portakal suyumuz hazır olan kahvaltımız, koşuşturmacalı, olaylı anlar, holdingdeki toplantılar vs. vs. aynısı yalnız bizimkinde varoşa rastlamak büyük ayıp!
hiçbir anlamı olmayan anca öpüşmekten ve başrol oyuncularının mal mal şarkı söylemelrinden meydana gelen (şarkı söylemeye ne meraklılarmış seslerine tükürdüklerim)saçma sapan bi dizi.
Her saniyesinde ergenlere notebook, galaxy, iphone gibi teknolojik aletlere sahip olmadan, düzgün bir fiziğe, birkaç adet platonik aşığa, kaslı kollara, uzun bacaklara, trend kıyafetlere, "yhaa olm bırak peşimi" tarzına sahip olmadan asla ve asla insan sınıfına girilemeyeceğini kafasına kafasına vurarak empoze etmeye çalışan, yalçın abinin programından bile yüz bin kat kalitesiz dizidir. sokakların kopyala yapıştır ergenlerle dolu olmasına bir vesile de bu diziden gelmiştir. Battı balık, yan gidiyor...
sadece müziği ile tanıyorum bu diziyi. dönüp hiç bakmadım ama oturduğum sandalye'de bilgisayara bakarken kardeşlerim yaklaşık olarak 1, 1.5 saat bunu izliyor ve ben sadece müziğini dinliyorum. işin enteresan tarafı, müzik hiç kesilmiyor. bi' dizide ne kadar atraksiyon, kargaşa, kaos, heyecan, gerilim olabilir la?
cezanın ve türkçe rap tarihinin en iyi 3 albümünden biridir. old school kokusunu içinizde hissetme tadı verir albümdeki tüm şarkılar. ayrıca diğer albümler:
(bkz: bir pesimistin gözyaşları)
(bkz: romantizma)
(bkz: rapstar)
Sair olmak isteyen bir gezgin yasama hevesi kalmamis bir bezgin bezirganin onde gideni zengin diye devam eden muhteşem bir ceza parçası, içinde tek bir kelime bile kötü söz olmayan küfür içermeyen parça.
the o.c. nin tüm sezonlarını defalarca izlemiş biri olarak ki orjinali hiç de ergen dizisi falan değildir.
bu gibi yabancı dizilerden evrilme olanları da hiç seyretmem ve hazetmem. dizinin bölüm tanıtımında gözüme çarpan bi' sahnede bu dizi senaryosu the o c ile aynısıysa; Julie Cooper la Ryan abisi arasındaki yakınlaşmayı fena halde kaçırmışım.