zenginlerin hayatlarının fakirlerin hayatlarından daha zor geçtiğinin, zengin olmanın aslında o kadar da iyi bir şey olmadığının kanıtı olan saçma salak bir dizi.
mesela mira. aman yarabbi nasıl da yüreğim parçalandı annesinin yanından babasının yanına taşındığında rahatının bozulmasına. ya kardeşi? allahıııııııııım. evde çalan kapı zilini duymayan çalışan yerine kapıya bakmak zorunda kalması ve ıslak kekiyle çayının 2 dk. gecikmesi kadar yürekleri dağlayan bir şey olmaz mesela fakirlerin hayatlarında. ha bir de ender hanım var. babasıyla yaşadığı çatışmaların kendisini nasıl yorduğunu, hizmetçilerinin etrafında dört dönmesine rağmen başının hep ağrıması fakirleri çok ama çok üzer. ama beni asıl üzen, uludağ'a tatile gittiklerin hepsinin tek bir odada kalmak zorunda olmalarıydı. lan resmen ağladım ya.
ayy iyi ki fakiriz de böyle zor şartlarda yaşamıyoruz. tahtalara vur annem tahtalara.
benim için ne izlediğim dizi adı, ne de cezanın rap şarkısı, aklıma gelen sadece levent yüksel'in söylediği şarkıdır. " sonuna kadar peşindeyim bırakmam" nakaratından sonra giren ses beni benden alır.
anladığım kadarıyla her bölümde 4-5 parti ortamına girip kızlı erkekli birbirlerini kesiyorlar. bir de şu simay kuzey'den boşanmış ismini filan değiştirmiş galiba. mert diye bir oğlanla afişe afişe yapıyor. kuzey görmesin bunları hepinizi siker.