biliyordum.. bak işte buradan göçmek ile bu deveyi gütmek arasındaki o arafın bok çukuruna düşmeden de biliyordum ben bunu. -yola çıkarken, tam da yola çıkarken- kimi oyunlar karşısında dev, kimi oyunlar karşısında cüce olabilmenin o gülliver rollerinden sıyrılmaya çalışırken en çok, bak işte burada bu sadece kendi boyutumla katıksız, bu sadece kendi hacmimle yalın, bu sadece kendi kütlemle eşdeğer, 'tüm'ümle baktığım aynalardan geçmeye çalışırken, ben biliyordum.
(kucağımda açık duruyordu kitap.
zamanında okumamıştım.
zamanla okuyacaktım o şiiri)
biliyordum, her defasında koridorun sonundaki duvarla yüz yüze geleceğimi, aynı daracık yolu geri katedeceğimi, sonra bir ses adımı yinelesin diye büütn ışıkları kapatıp, sonra yine gidip, yine geleceğimi.. tüm dipsizliğimi, ıssızlığımı, ıslaklığımı kurutan bu bile bilelik oldu hep. olsun. güzeldi..