Bu şekilde düşünceler karşıt görüş oluşturuyor. Onun baş örtüsü yüzünden kısıtlama getirirsen oda kendisini güçlü hissettiği ilk anda senin açıklığın, laik oluşun, cumhuriyet, millet, devlet, değerlerin ile oynar. Zulüme maruz kalanlar güç kendilerine geçtiği ilk anda zulüm ederler. israil buna güzel bir örnektir. Açılan açılır, kapanan kapanır bunu böyle ulu orta memleket meselesi haline getirmek ortamı germekten başka bir şey değildir.
ulan hiç bir adam gibi kanun teklifi yok ancak böyle hava civa meselerle mecliste boş beleş vakit öldürürsünüz. ne türbanmış arkadaş. 12 yıldır başka mevzu yok. yemin ediyorum daha önce türbanlılara karşı hiçbir önyargım yoktu ama bunlar sakız ede ede artık suyunu çıkardı türbanlılardan soğuttu.
biz yeni çoğalmadık, biz hep vardık, ama zayıftık eziliyorduk, temsil edilme hakkımız yoktu, çok rahmetli ecevit istemiyordu mesela bizi mecliste. insanlar öcü görmüş gibi bakıyordu. halbuki türkiye deki kadınların yüzde 60ı hep başörtülüydü, ister bone taksın ister yazmalı olsun. bone ve iğne takanlar bunu medeni hayatın kolaylığı olarak kullanırken evlerinde oyalı yazmayla geziyorlardı zaten, sanki yazmayla okula girsek, meclise girsek kabul edicektiniz , tabi ki hayır. üniversitelerde başörtüsü serbestliğini bir türlü ak parti gerçekleştiremedi, chp nin paşa gönlü istedi ve oldu. o kadar oy alıp hala oy aldığı kitleye özgürlük getiremediği için ak partiyi çok da güçlü görmüyordum. eğer meclise girersek o zaman güçlü görebilirim. ya da aldığı oyun hakkını veren bir parti olur o zaman.
o değilde bakıyorum kemalizme saldıran çoğunlukta bunlarda genel olarak kadınlar.
kardeşim o saldırdığınız mustafa kemal size bu hakkı tanıdı. o olmasaydı bırakın meclise girmeyi okula bile gidemeyecektiniz. hatta insan yerine koyulup bir kimlik sahibi bile olamayacaktınız.
kadına seçme ve seçilme hakkını kimin verdiğini ne çabuk unuttunuz.
laiklik, din ve devlet işlerinden birbirinden ayrılması değil miydi? buradaki problem ne öyleyse? kadının başörtülü olması o meclise girmesine engel değil. eğer orada dini kullanır, bunun üzerinden siyaset yaparsa ancak o zaman problem olabilir.
Merak etmeyin halkın cogunlugu dini degerlerine bagliyken, halkin temsil edildiği TBMM ye başörtülü girildi diye cumhuriyet yıkılmaz, laiklik de bitmez.
Biz inançlarımıza bağlı olduğumuz kadar; cumhuriyete de, Atatürk'e de, laiklige de bagliyiz. Karsı olduğumuz ataturk degil, onun adi kullanılarak kemalizm maskesi altında din düşmanlığı yapilmasidir. Ben Atatürkcuyum, kemalistim ama herkese de saygı duyuyorum diyen adamla kimsenin problemi yok.
Edit; madem sözlerimi esprili bir dille baglayim:
Siz merak etmeyin; cumhuriyeti de laikligi de Atatürk'ü de en iyi biz savunuruz.
arkadaşım girsin dersin. şu sebeplerden dersin donelerini yazarsın. eyvallah. ama ardarda 3 cümle kuramayıp sadece orospu çocuklarını rahatsız eden bilmem ne falan diye entry gireceksen hiç girme abi bu başlığa. derdini anlatmak aciz adam gelmiş ahkam kesiyor.
türbana meclise girme olayına gelince ağır atatürkçü birisi olarak karşı çıkmadığım durumdur. girsin ab. özgürlükse herkese özgürlük. fakat. ki buraya bir fakat çok yakışır. evet fakat. görünen köy de kılavuz istemez. olay sadece türban değil. olayın götürüldüğü yer çok farklı kokular çıkaracak. bunu görmemek için kör olmak gerekir. 12 yıldır hükümette olan bir parti , zort deyince anayasayı bile değiştirebilen bir parti 12 yıldır neden türbanla ilgili tek adım atmadı da son 2-3 ayda parladılar böyle?
çünkü türban en büyük oy kapılarıydı. türban ile yapılan ajitasyon. neden bu kapılarını kapatsınlardı ki? ama son olaylar sonrası içte de çatışan cemaatle de çatışan gezi de az çok bi oy kaybeden ve adım adım tek adam sistemine doğru giden parti tedirginlik ile türban adımlaını atmaya başlamıştır.
herşeyin bir zamanı vardı ve bunlar gerçekleşmeye başladı. kepçeyle bizden alınanlar şimdi çay kaşığıyla geri alınıyor. isteyen oy için desin isteyen demesin. akp gider ama davayı devam ettirecekler hep gelecektir. kemalist narkozundan kurtuluyoruz evelallah.
açık biçimde anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır.niçin aykırıdır? çünkü bir grubun, zümrenin inancını devlete bulaştırmak olur bu.
türban kamuda olmalı diyenlerin savunması hep kıyaslama üzerinedir.yani konu; ''başı açık memur oluyor,kapalı olamıyor'' noktasına getirilir. ilk bakışta ne kadar masum geliyor öyle değil mi?
oysa açık-kapalı diye bir kıyaslama yapılamaz çünkü türban takan inancı gereği takar oysa başı açık olan kadın için böyle bir inanç şartı yoktur. ''inancım gereği başımı açıyorum'' deniliyor mu hiç? var mı böyle bir tabir? ve bu cümlenin bir mantığı var mı?
kimse inancı gereği başını açmaz. dolayısı ile türban takmak isteyen inancı gereği taktığı için kamuya türban girdiği anda otomatik olarak bir inanç grubunun
sembolü devlete bulaştırılmış oluyor. bu da çifte standart yaratıyor.ondan sonra herkesin devlete hakim olup inancını devlete bulaştırma teşebbüsü olması kaçınılmaz hale geliyor.
hem türbanı kamuya sokup hem de anayasanın eşitlik ilkesine ters düşmek istenmiyorsa devlet memurluğunun ve milletvekilliğinin kılık kıyafet yönetmeliğinin hükümsüz hale gelmesi icap ediyor. eğer hem bu yönetmelikler aynen kalacak hem de içine bir inanç sembolü dahil edilecekse haliyle devlet bir inancı sahiplenmiş olur bu da kaçınılmaz olarak inançların çatışmasını tetikler.
çünkü bir grubun inancı devlete bulaştırıldığı anda bu bir dayatmadır ve yaşanacak çatışmanın haliyle kan davasını da tetiklemesi kaçınılmazdır.
demokrasinin olmadığı yerde inanç dayatması olur.oysa demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerindendir laiklik.yani devletin tüm inançlar karşısında tarafsız olması ilkesi.
devlet yurttaşları arasında ayrım yapamaz.her alanda eşit mesafede durmak zorundadır.inançlar konusunda da devlet taraf tutamaz. çünkü aynı dine mensup hatta aynı mezhepe mensup insanlar bile inanç noktasında farklı düşünebiliyor, farklı ritüelleri olabiliyor.
dolayısı ile devlet hiçbir şekilde hiçbir inancı referans almamalı, kuralı kanunu hiçbir inanca dayanmamalı.kural,kanun ortak akıl ve asgari müşterekle konulmalı.
ayrıca kimse kelle hesabına bakarak ben fazlayım devlete ben hakim olurum haliyle dinimi inancımı da devletin inancı yaparım sayısal fazlalığım gereği buna hakkım var hatta bu güçle inancımı diğer inanç gruplarına da dayatırım düşüncesine kapılmamalı.zira devlete kim hakim olur o iş kelle hesabına bakmıyor çok zaman.
sürü sepet örneği var bunun.yemende sünni azınlık devlete hakimdir. suriyede yıllardır nusayri azınlık devlete hakim olmuştur mesela arnavutlukta 45 sene bir ateist diktatör hüküm sürmüş ve 26 sene boyunca da tüm inançlar yasaklanmış devletin resmi inancı ateizm olmuştur ve %70'i müslüman, %30'a yakını hristiyan olan arnavutlar 26 sene camilere kiliselere gidememişlerdir zira bu ibadethaneler kapatılmıştır.
işte devlete inançlar bulaştırılırsa olanlar bunlardır.devlete kim hakimse o inancını diğerlerine dayatır ve bu dayatmalar demokrasinin olmadığı yerlerde görülür.haliyle laiklik demokrasinin olmazsa olmaz ilkelerindendir.
devlet sadece inançlar konusunda değil siyasi ideolojiler konusunda da taraf tutmaz ve türban aynı zamanda bir siyasi sembol haline de gelmiştir. dolayısı ile bu açıdan da devlete bulaştırılması kabul edilemez.aksi halde devlete kim hakim olursa o kendi siyasi ideolojisini,sembolünü dayatmaya yeltenir.
belirttiğim üzere iş dönüyor dolaşıyor demokrasiye gelip dayanıyor.
mesela devlet memurları da, m.vekilleri de belli kılık kıyafet yönetmeliğine tabidir.örneğin bir kadın memur dizinin üstünde etek giyemez,yüksek topuklu ayakkabı giyemez,saçlarını da toplamak zorundadır. erkek memur sakal bırakamaz,saç uzatamaz,takım elbise giymek zorundadır,kravatsız gelemez. peki niye bu kurallar konulmuş?
mini etek giymek ayıp mı? bir erkeğin uzun saçlı olması ayıp mı? kadın saçını toplamak zorunda mı? kot pantolon,tişört,şort giymek ayıp mı? kişinin inancı gereği bir kıyafeti giymesi, bir objeyi üzerinde taşıması ayıp mı? veya bir kişinin siyasi görüşü gereği o siyasetin sembolü olan bir objeyi taşıması,ona göre bir kıyafet giymesi veya saçını sakalını bıyığını o sembole göre belirlemesi ayıp mı? hayır değil.hepsi insana dair.
sadece siyasi semboller konusunda milletvekilleri diledikleri gibi hareket edebiliyorlar doğal olarak.bunun dışında memur oldun mu dilediğin gibi giyinemiyorsun. sebepleri açık; devleti temsil edenin en saygın, en ciddi şekilde görüntüyü vermesi ve yine devleti temsil edenin hiçbir konuda taraf tutmaması, kılığı,kıyafeti,görünümü,eylemleri ve söylemleriyle yurttaşlar arasında ayrıma neden olacak bir algı yaratmaması.
bu yüzden en saygın ve en tarafsız kıyafetler giymeleri, en saygın, en tarafsız görüntüyü vermeleri isteniyor ve anlaşmazlık olan yani asgari müşterek de birleşilememiş hiçbir kıyafet kamuya haliyle devlete bulaştırılmıyor.
işte türban konusu da tarafsızlık noktasında zaafiyet yaratıyor.devlete türban sokulduğu anda devlet bir inanç grubunun sembolünü sahiplenmiş oluyor ki bu sembol bir siyasi grubun da sembolü haline gelmiş durumda haliyle o siyasi ideoloji de sahiplenilmiş oluyor devlet tarafından. bu da doğal olarak yurttaşlar arasında ayrım demek oluyor.
bu dayatma yapılırsa inançlar etrafında ve devlet gücü üzerinden bir çatışma kaçınılmazdır.bu güç mücdelelerinin intikam duygularını tetiklemesi de kaçınılmazdır.
yani sözün özü; futbolda hakem neyse devlet de yurttaşlar karşısında o'dur.örneğin bir real madrid - barcelona maçında hakem sahaya mesela bordo-mavi bir formayla yada forma üzerinde barcelona amblemiyle çıkarsa o hakemin tarafsızlığına doğaldır ki gölge düşer,çok iyi maç yönetse dahi hiçbir real madridli objektif bakamaz ve o hakem kararlarını kabullenmez hatta barcelonalılar dahi lehlerine verilen her düdükte kollanıyoruz algısına kapılırlar.
işte devlet memuru da tıpkı bir spor müsabakasının hakemi gibidir. memur bir inancın sembolünü üzerinde taşırsa devletin tarafsızlığına gölge düşürür.milletvekili de inançlar konusunda hakemdir zira devleti yönetendir m.vekili seçilmiş kişidir ve hedefi ikna etmek olan siyaset kurumunda yalan dolan entrika menfaat boldur.inançlar ise kutsaldır.bu yalanın dolanın menfaatin içinde yeri yoktur.siyasete inançlar bulaşırsa sömürü kaçınılmazdır.o yüzden vekil inançlar konusunda taraf olmamalı, memur ise hem inançlar hem ideolojiler noktasında tarafsız kalmaldıır.