aklınca başlığını eleştirenlerden öc almak için kişinin açtığı başlığı bulup aynı eleştiriyi kendisine yapan yazardır. ilgiyle takip ediyoruz efenim. *
fikirlerinin çoğuna katılmasam da derdini düzgün anlatması, ve daha da önemlisi "anlatması" ve iletişime açık olması gibi yönleriyle takdir ettiğim yazar. *
sözlüğe geldiğini sol frame'e getirdiği başlıktan hemen belli eden yazardır. (bkz: gece) .arada bir sağlam bir başlık sol frame'e geliyor ise şayet bunun sebeplerinden biri de ancak odur.
sesini duyduğum güzel insandır. bu gece sakallarıma pudra sürüp ak sakallı poisonx olaraktan rüyasına
gireceğim bu adamın. *
öte taraftan (bkz: #6294156) öz ve özneyi aynı kökten sulamasına rağmen, bunu şahsıma kabul ettiremeyecek yazardır. bunu da böyle bilsin. elbette ki öz ve özne birbirini tamamlamak mutlakiyetinde olmalıdır. ancak; biri diğerini sömürerek büyüyecektir. sömüren büyüdükçe, sömürülen yok olacaktır... *
' sen konya'da bar açtın biliyorum hadi söyle itiraf et ' diye üstüne üstüne gittiğim yazardır. hatta o kadar ki bir ara kendisi de yapmadıklarından şüpheye düşmütür. izlenimlerime göre konya'da bar açmayacak kadar da akıllıdır.
"bizim güçlü dişlerimiz ya da pençelerimiz yok. bizim doğaya karşı silahımız zekâ; insanın en büyük silahı ve "bilgi" değil onu işleyen "zekâ" güçtür."
diyerek beni benden almış yazardır. ne kadar çok bildiğinin bir anlamı olmaz onu yorumlayıp üzerine kendinden birşeyler katamadığın sürece.
bu biraz ferrari sahibi olan ve araba kullanmayı bilmeyen bir adam olmak gibidir. burada ferrari, bilgiyi temsil eder ve onunla fotoğraflar çekinebilir, çok sağlam pozlar verebilirsin ve lakin o arabayı kullanamıyorsan otobüs duraklarında bekleyerek tüketirsin ömrünün ciddi bir kısmını.
insanın kaçışları arasında en beyhude olanın kendinden kaçışı olduğunu bilen, farkındalık duygusu gelişmiş olan, sözlükten baaağzı yazarlarla görüşülünce adı bayağı sık anılıp kulağı çınlatılan ve makaleleri tarafımdan tavsiye edilir durumda bir yazar.
biryol istanbul'a gelse ya. burada kendisinden kaçması gene mümkün olmayacaktır kabul ama ezelden istanbul'lu olan ikiliden güneşi, topkapı sarayı'nın sırtlarında batarken bir görsün. işte o anda kendisinden kaçmasına gerek kalmayacaktır. zira bu manzara karşısında insan kendini kaybediyor resmen...
bir sms ile mutlu olabilecek yazar. burada mesajı gönderenin kim olduğu önemli tabi... ben göndersem "o kadar" mutlu olmaz misal. veya ne bileyim adriana lima mesaj gönderse şu an itibari ile umrunda olmaz tahminim o ki.
aşk işte... böyle boktan, öyle içinden çıkılmaz ve insan hayatındaki yoksunluklar arasında "temel" sayılmasa da en az temel yoksunluklar kadar yokluğu bilinen o duygu. yeter ki gönül sevmeyegörsün kardeşim. sonrasında bir de alışmışsa sevmeye ve onu da bulmuşsan kurtuluşun yok. intihar edemeyecek bir umudunun yanında seni hayatta tutmayacak bir efkârın vardır onsuzlukla boğuşurken. okuduğun hiçbir kitaptan tek kelime kalmaz hatrında, izlediğin onca filmden tek bir sahne... şarkıları, şiirleri tüketirsin ki öylesi bir acıyı hiçbirisi net tarif edemediği için en yakın olanı seçersin aralarından. tekrar tekrar dinlersin, bağıra-çağıra söylersin ama duyulmaz.
aşk mı dedin? öyle işte... bir "günaydın" demesi bunu yapar sana.