çektirdikleri ızdıraptan daha fazla olduğu söylenemeyen ızdırap. bir dükkana giriyorsunuz* bu kızlarımız kendi aralarında muhabbet tutturmuş, müşteriyle ilgilenmiyorlar bile.** saçlarıymış tırnaklarıymış oyalanıp duruyorlar. mağazadan içeri girdiğinizde suratlarında tonlarca makyajla suratınıza bakıp önemsemiyorlar bile. biraz daha ilgili, alakalı olmayı ve gülümsemeyi öğrenmelerini öneririm kendilerine.
bu kızların da işi budur. müşteri bunları dağıtmazsa bu kızlar işsiz kalır.
zaten mağazalar da bu ürünler dağıtılmadan satış yapamayacaklarını bildiklerinden dolayı bu kızları çalıştırırlar.
insanın peşine takılırlar ,buyrun ne aramıştınız ? sanane lan diye cevap vermek istediğim durumdur.
bir gün gittik mağazaya ablam ve ben
satış görevlisi:buyurun hanfendöö ne aramıştınz dedi civciv sarısı saçlarıyla
ablam: kaybolan yıllarımı arıyorum verebilcen mi ??
erkek müşteri bir bilemedin iki kıyafet dener birini alır.
bayan müşteri haliyle onlarca kıyafet dener bunu gerçekleştirirken bayan tezgahtar renk önerir şununla bununla hoş olur, berkecan' a da postayı koydum biliyormusun? tarzı konuşur durur.
uzun yıllar süren gözlemelerimin peynirlisidir efendim bunlar.
peynir demişken yine almadım ilaçlarımı ben.
başka bir arzunuz yoksa
odama geçiyorum ufaktan.
aynı ızdıraba erkekler de maruz kalır hatta kadınlara yapılan tersoların sayısı erkeklere yapılanlardan oldukça azdır.çünkü kadınlar hem cinsleri tarafından pek terslenmezler ama erkeklerin terslenme veya hor görülme ihtimali daha fazladır.kadınlar bayan müşteriye daha rahat ürün önerirken erkekler kıskanç koca veya sevgili tarafından terslenebilir ortamdan uzaklaştırılabilirler.böylelikle erkeğin satış yapma oranı azalır ve prim üzerinden alınan maaşında azalmalara rastlanır.
müşteri gelir, tüm sevimliliğinizle hoşgeldiniz dersiniz. yüzünüze bakmaz, cevap vermez. kotların olduğu tarafa yönelir, mecburiyetten -hemen arkasından- siz de o tarafa gidersiniz. 2 kadın kotları inceler. eline bir tane model alır. bunun devamı nerde diye gayet kaba bir konuşmayla, yüzünüze bakmadan sorusunu yöneltir. siz o kotun devamı yok sanıyorsunuzdur. onun devamı yok efendim, tek kaldı dersiniz. kadın elini rastgele bir kota atar. ve şans o ki, aradığı kot odur. yanındaki kadına gösterir. hani yoktu, der. diğer kadın, aman boşver sen bu tezgahtarları, boş hepsi, diye çıkışır. kısacası gururunuzu bir güzel okşarlar.
müşteri gelir, anne-kız. kız eline bir elbise alır. dolaşmaya başlarlar. elbiseyi elinden alırsınız, buyrun siz rahat bakın dersiniz. bir şeylere bakarken, -yine mecburiyetten- yanında durursunuz. kız döner, gayet kaprisli bir şekilde, peşimde gelme onu da denemeyeceğim, der. elbiseyi bırakırsınız ama kızın peşini bırakamazsınız. * biraz daha bakınırlar. tam mağazadan çıkacekken anne tezgahtara; sizin de işiniz zor yavrum insanlarla uğraşıyorsunuz allah kolaylık versin, der. siz de; soğal teyzecim, kaprisli insanlarla uğraşmak daha da zor, dersiniz. kızı döner ve; sen kendini ne sanıyorsun, senin gibi bir tezgahtar parçası bana nasıl kaprisli der, sen kimsin diye bir güzel söver, o kadar insanın içinde hem de. tezgahtar kız, neden kendi üstüne alınıyorsunuz der arada ama; kızın bağırışından o ses duyulmaz. müdürünüz her ne kadar sizi korusa da, gururunuz tekrardan, kendini bir bok sanan bir insan tarafından güzel güzel okşanır. ne hoş.
bunlar bir de aynı gün, bir kaç saat içinde olunca, gör sen ızdırap neymiş.
-iyi durdu mu bu?
+evet üstünüze çok yakıştı.
-m'sini ver sanki dar biraz.... bu nasıl yaa ay karar veremedim.
+hatlarınızı iyi gösterdi bence.
-erguvan rengi var mı?
+malesef efendim. bu renk size gitti ama..
-neyse ben bi geziyim, dönüşte uğrarım.
son diyalogta artık herkes herşeyin farkındadır... dönüş yolları lal olmuştur. bu dertli çalışan laftan anlamaz müşteriyi ego dağlarına tırmandırmış, kapris uçurumlarına sürüklemiş en kötüsü de zaman kaybı yaşamıştır.
bu kızlara o ızdırabı yaşatan müşterinin amına koyıyım cümlesi ile başlıyorum entryme...
yer kadıköyde bir magaza bayramın 1. günü ögleden sonra 1 bayan müşteri ve 6 yaşında kızı koca reyonu dagıtmaktadırlar, bu sırada yorulan küçük kız, ısrarla ürünlerin oldugu masaya oturmakta ve satış görevlisi kız da onu kibar bir dille uyarmaktadır, "ablacım oraya oturma bak pantolonlar var orda, bak orda koltuk var oraya otur", 1 2 3 uyarılar sürer fakat ufak kız hala orda oturmakta ısrar etmektedir, o sırada anasıda kızı oldugunu hatırlar ve aman otursun bişey olmaz ben hep geliyorum zaten gibi saçma bir cevap verir kız arkadaşda bize yönetimden uyarı veriyolar felan der ama kadın bişe olmaz ben hep geliyorum zaten buraya der, sürekli geldigi için kendini magaza sahibi felan zannetmektedir. işte böyle karılar yüzünden o kızlar sürekli bir ızdırap halindedirler ve bu tarz yaklaşımlarla onlara yaklaşan karılarda kendilerini bir bok zannedip aptal aptal konuşmaya devam ederler.