belli bir saatten sonra, sevgililerin "atraksiyon" noktasıdır. çok bıçaklı kavgalar olmuştur. istanbul'un göbeğinde esrarlı bir havası vardır.
(bkz: ulus parkı)
geçen yıl en sevdiğim arkadaşımla gittiğim ** teleferiğe binince biraz tırstıran ama çok eğlenceli olan,hatta garsonun hatunlara asılma potansiyelinin yüksek olduğu en güzel istanbul parklarından biri.
tepesinden teleferik geçer bu parkın. ben bu teleferiğe sayısı belirsiz sayıda binmişimdir. bu binişlerden hangisidir hatırlamadığım bir binişte teleferik motoru bozulmuştu ve hiç tanımadığım bir kızla yarım saat boğaz manzarası izlemek durumunda kalmıştım. gel gör ki ne ben tek kelime konuşabilmiştim ne o bana tek kelime etmişti. velhasılkelam öyle yarım saat inönü stadı ve kızkulesi falan romantik bir sessizlik yaşadık...insan 18 yaşında olunca daha bi utangaç oluyor sanırım..şimdi olsa en azından hangi takımı tuttuğunu falan sorardım...elbet bi takımı tutuyordur...(ehehe)
"ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım..." **
Şiirdeki "maçka" arada sırada yolumun düştüğü bu maçka parkı mı bilmem;fakat buradan her geçişimde tenha bir köşesinde bir bank bulur, oturur, bu şiiri okur, seni düşünür, düşünür, düşünürüm...
istanbul'dan eğer bir gün gidersem özleyeceğim nadir yerlerden birisi burası olacaktır.
elinize taş alıp yere atın sonra aksiyonu sonuna kadar içinizde hissedin zamanında böyle saçma bir hareket yaparak 30 köpeğin bana bakarak havlamasına sebep olmuştum.